Cuma, Ocak 13, 2012

Warehouse 13 - Patlamış Mısırlık Fantastik Bilim Kurgu?

Son birkaç haftadır (aydır?) Warehouse 13 izliyorum yavaş yavaş. İş dönüşü kafa bir şey basmaz haldeyken çok güzel izlenecek bir şey ancak ciddiye almak...

Warehouse 13, Eureka evreninde geçen iki Amerikan Gizli Servis elemanının başından geçenleri anlatıyor. Myka ve Lattimer isimli iki gizli ajan başkanı korumak gibi süper önemli görevlerden alınıp cehennemin dibinde taşra'da salak bir yerde gizlenmiş bir depoda çalışmaya sürülüyorlar. TC devletinin efendi memurları gibi emir büyük yerden, boyumuz kıldan ince diyerekten kalkıp gidiyorlar ve görüyorlar ki depo depo değil. Area 51 gibi bişi!


13. Depo'nun içinde (Karayolları Ankara Adana yolu 13. malzeme deposu değil bu) yok yok! Dr. İndiana Jones'un toparladığı bütün herşey burada toplanmış olsa gerek. Bölüm arkasına bölüm son derece geyik ama tarihsel gerçeklere uygun cihazlar ortaya konuyor. Timothy Leary'nin halüsinasyon gösteren gözlüğünden Escher'in tasarladığı labirentlere kadar bir sürü şeyin bulunabileceği bu depolardan her nasılsa bir sürü mal çalınıyor, elemanlarımız habire bu malları geri almaya çalışıyor, sağda solda yeni cihazlar, cisimlerle karşılaşıp onları topluyor.

Soldan sağaİ Artie, Myka, Lattimer ve Claudia
(O kadar bölüm izlememe rağmen isimleri kopya çekmem gerekti)

Alphas evrenine de geçmiş karakterler. Hem Eureka hem Alphas benim görüşüme göre birer felaket olduğuna göre, Warehouse 13 hakkında daha iyi şeyler söylemem şaşırtıcı. Öte yandan üç diziyi de aynı evrene koymak, birinden birine karakter geçirmeyi ve senaristlere konu yolları açmaya yarıyor olsa gerek. Yetenekli senarist kiralasalar tabii... Keşke... Ah ah...

Warehouse 13 standard Amerikan dizi formatında. Bir erkek bir hatun karakter, aralarında azcık bir
seksüel gerilim, reklamlar dahil 55 dakikaya, reklamsiz 42 dakikaya sığdırılacak bir macera yaşıyor. Macera sonunda karakterlerde azcık bir gelişim görülüyor, bir de sezon boyunca giden, son birkac episodun ana konusu olacak maceraya mal toplanıyor.

Öte yandan yine tipik bir Amerikan dizisi. Kafayi çalıştırmaya hiç gerek yok. Son derece geyik, son derece yüzeysel bir dizi. Ne önemli bir karakter ölüyor, ne de karakterler adam gibi gelişiyor. Mesela yardımcı karakterlerden birisine bir erkek arkadaş bulma konusu işleniyor 3-4 bölüm, 5. bölümde adı geçtiğinde adam yok, neymiş, terkedilmiş kız. Hiç bir şekilde niye o zaman bu kadar işledik, neden anlaşamadılar, nereye gitti filan irdelenmeden pat, konu kapandı, geçiniz. Biz izleyiciler olarak da senaryoyu bu şekilde kabullenmemiz isteniyor. İşin kötüsü de zaten amacımız başka bir şey yaparken izlememizden ya da koltukta uykuya dalmamaya çalışmamızdan, izleyici olarak kabulleniyoruz, dert etmiyoruz. Bölüm bitince eğer geç olmadıysa bir tane daha koyuyoruz. Maksat düşünmeye gerek olmasın. Duvara boş bok bakmaktan, aman aman, kazara ilginç bir kitap ya da blog okuyup kafayı çalıştırmaktan daha iyi sonuçta. Devletimiz ve tüketici toplumları yaşatmaya yeminli kapitalist düzene de böyle dizi lazım zaten!

Warehouse 13 Genel Müdürü
Karakterleri anlatın derseniz... Anlatacak çok bir sey yok. Lattimer bildiğiniz fratboy salağı, kafası pek çalışmayan bir karakter. Myka ise kafası boş hatun karakteri. Birini al, vur ötekine. Dizideki yan karakterlerden Artie adlı anti-babacan, paso insanları tersleyen ama onları korumaya çalışan ajan çok daha ilginç iken bu karakter genelde son saniyede diğer ikisine bir bölüm başında görev verip sonunda  bir McGuffin ile kurtarmak dışında bir işe yaramıyor. Hacker hatun karakter Claudia ise başarılı bir şekilde kullanılmak yerine sağı solu hack edip kendine güven sorunlu bir karakter olarak tasarlanmış. Pek bir gelişme gösteremiyor. Birinci sezonda var olup ikinci sezonun başında aniden ortadan kaybolan aura okuyucu hatun Leena yine ilginç bir karakter olabilecekken senaristlerin abuk subuk davranışlarına kurban gidiyor.

Wikipedia'daki iddiaya göre Warehouse 13'te çalışan elemanlar normalden yüksek zekaları sayesinde seçiliyor... O zaman Amerika yandı. Harbiden eyvah eyvah. Şaban'ı göndersek Warehouse 13 müdürü çıkar yarın.

İtiraf etmek gerekirse henüz izlemediğim bir üçüncü sezonları var ama pek bir farklılık olacağından emin değilim. Ancak sadece her hafta yarattıkları birkaç cihaz ve cisim için izlenir de, 100 Cisim ile  Dünyanın Tarihi Podcastı gibi bir şey yapsalar çok daha eğlenceli olurdu. Bir RSS feed ve bir grafik artist tasarlasalar, anlatsalar, sonunda da bir RPG sistemine kaynak kitabı çıkartsalar hem daha ucuza çıkardı hem de daha çok para kazanırlardı bence.

Dizi kendini ciddiye almıyor, geyik olmayı seviyor ancak kendini ciddiye almamak var (bakınız Doktor Who), almamak var (bakınız Oruchuban Ebichu, esasında... Bakmayınız. Yok yok bakınız.. Ama... Bakmasanız daha iyi. Ya da bakarsanız suçu bana yüklemeyin).

Sonuçta bu diziyi kafa çalıştırmak ve bir şeyler keşfetmek için izlemiyorsunuz. Tek diyeceğim var, H.G. Wells çok seksi olmuş. Oraya kadar komaya girmeden gelebilirseniz tabii! (İlk sezon sonlara doğru)....

Sırf gadget zevki için izlenir. Gerisi boş.

(Dipnot: Ebichu da böyle bişi)



(Dipnot #2: Yahu podcastlarda ordan oraya atlamayı çok iyi beceriyorum da yazarken de böyle nasıl oluyor anlamıyorum!)

Hiç yorum yok: