Çarşamba, Aralık 31, 2014

Salla zarları üstad, süpriz karşılaşma var, böcekayılar saldırıyor


Medium.Com'da D&D modüllerini TSR nasıl tasarlayıp çıkartıyordu hakkında bir yazı var. Okumanızda yarar var.

Nasıl nasılsa o kadar modül çıkartmış anlamıyorum ancak modülleri bir komite olarak yazdıkları ortaya çıkıyor. Bu kadar kişinin ayrı bir şeyler katmaya çalıştığı modüllerin hepsinin birbirine biraz benzemesi ve benin canımı sıkmasını şimdi anlıyorum. Bir sürü ayrı kişinin izninin ve fikrinin aranması, her gelenin bir öncekini bozması...

Bence yaratıcılık bir kişiden, en fazla iki kişi ile olabilecek bir şey. Diğer insanların yayın aşamasında ufak görevleri olabilir ancak yaratılanın içeriği ve sorumluluğu küçük bir grup tarafından üstlenilmeli.

Belki de oyun tasarımından pek anlamadığımdan. Modülleri hayli bir oyun testinden geçirdikleri ortada. Benim ODTÜ Metucon'larda oynatmaya çalıştığım oyunlarda sadece temel bir fikir ve notları aklımda çıkardım oyuncuların karşısına ancak bu benim oyuncuları istediğim yere getirmekte zorluk çekmekten kaynaklanan bir yeteneksizliğin sonucu da olabilir. Bazı arkadaşlar gibi anahtar noktalara getirip önceden yazılmış, 20 yaşında görkemli olduğunu hayal ettiğimiz, şimdi baktığımızda resmen cocuksu, kralın veya kötü büyücünün zun söylemlerine ulaşamıyordum.

Esas şaşırtıcı olan, çok kalın olmayan bir macera modülünün tasarım ve yayına çıkmasının iki sene gibi uzun bir zaman alması. Eminin bizim eski BKFT tayfası aynı sürede 10 tane macera çıkartırdı benzeri şekilde.

TSR bu modül yayına çıktıktan sonra hayli değişip bizim daha iyi bildiğimiz 2nd Ed AD&D olayına girmişti ancak zamanında okuduğum modüllere göre pek bir şey değişmemiş aradaki 8-10 senede.

3. versiyon çıkınca her ne kadar kitaplarından ve değişikliklerden pek memnun olmasam da, D20 sistemi olarak açık bir sistem ortaya koymaları ve dışarıdan sisteme modül yazılması çok hoşuma gitmişti. İyi ya da kötü, herkes kendi fikrini anlatabilir olmuştu. Zamanında Rifts sistemi için bir şeyler yazıp nete koyduğumda Palladium'dan lagaluga duyma ihtimalimiz büyükken böyle bir sistem değişikliği lazımdı. (Halen Palladium önüne gelene dava açmakla meşgul olduğundan her ne kadar Rifts dünyası ve sistemini çok sevsem de gözümden düşmüş ve yeni kitaplarına çok dokunmak istemediğim bir basımevi haline gelmiştir).

Pazartesi, Aralık 29, 2014

Hitit Güneşi Podcast Epizort 89! Baltalara sarılın! Hobbit!

Terlik versek evladım?
Biz Hobbit'e gittik! Her ne kadar biz gittiğimizde salonlar bos ise sonradan dolmuş, gişe rekorları kırmış!

Hobbit filmleri bitti diye bundan sonra Hobbit ayaklarını nerde göreceğim diye üzülenlere İnstructibles'dan bir tarif verelim...

 Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Çarşamba, Aralık 24, 2014

Hitit Gunesi Podcast Bolum 88 - Mehmet Korkut Öztekin

Kadir Yiğit Us'un ikametgahı güzel İzmir'e gidip bir şekilde yolu Ankara'dan geçmiş çizer, akademisyen ve güzel insan Mehmet Korkut Öztekin ile sohbete daldık. Öztekin son yıllarda  ülkemizden Amerika'ya çizgi roman çizen çizerlerimizden bir tanesi. Boom! Studios tarafından çıkarılan Robocop'un çizeri olarak göğsümüzü kabarttı. Frank Miller'ın Robocop 3 filmi için yazmış olduğu senaryo üzerinden yazar Steven Grant ve çizer Mehmet Korkut Öztekin'in ellerinden Robocop Last Stand olarak geçen yıl çıktı. Dokuz Eylül Üniversitesi Grafik Bölümünde Yardımcı Doçent olan Öztekin ile neler mi konuştuk:


Mehmet Korkut Öztekin'in çizimlerine buradan ulaşabilirsiniz. Çizmiş olduğu Robocop Last Stand'e de buradan göz atabilirsiniz. Almak ister iseniz Amazon'u önerebilirim



 Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Pazartesi, Aralık 22, 2014

Sihir nereye gitti?

Daha önce Susanna Clarke'ın Jonathan Strange ve Mr. Norrell kitabının dizi olarak çekilmekte olduğu paylaşmıştık. Geçen süre zarfında dizinin ilk görüntüleri, kısa da olsa, ortaya çıktı. Bu kısa görüntüde İngiltere'de sihirin artık neden çalışmadığı konusundaki endişeli beyefendilere Bay Norrell bu konudaki yeteneklerini açıklıyor. Hemen aşağıda.

Pazar, Aralık 21, 2014

Gri Madde

Kapatmak lazım, cereyan yapabilir
Gri Madde/The Grey Matter Peter McCoubrey ve Luke McCoubrey kardeşler tarafından çekilen bir kısa film. Eski korku filmlerinin havası var biraz. Eğlenceli ve kanlı olmuş. Bir ofis çalışanının başına gelen tekinsiz bir olayı anlatıyor. Bir gece kendini kafasında koca bir delikle buluyor. Bu delik ona aşk hayatında yardımcı olduğu gibi değişik bir de zevk kazandırıyor. Afiyet olsun.

Salı, Aralık 16, 2014

Yer boş gökyüzü demir

Kaç gündür yazdığımı bloga koyamadım. En sonunda yayınlıyorum. Iron Sky birkaç yıl önce Fin yönetmen  Timo Vuorensola  tarafından yazılıp, yönetilen ve bağışlarla çekilen bir absürt Nazi komedisi idi. Şahsen beğendim yanları olduğu gibi abartılı ya da gereksiz olduğunu düşündüğüm kısımlar da vardı. Fakat her ne olursa olsun desteklenmeye ve izlenmeye değer bir film idi. İzlemediyseniz, Türkiye’de hiç gösterime girmedi, torrent siteleri aracılığı ile veyahut yurt dışından satın almak vasıtası ile izleyebilirsiniz

İlk Iron Sky filminden sonra yönetmen Vuorensola konu hakkında çalışmayı durdurmadı ve devam filmi için çalıştı. Bu yıl içerisinde de Iron Sky: The Coming Race adlı filmin tanıtımları dönmeye başladı. Aynı şekilde bağışlarla çekilecek filmin konusu Hint efsanesi Şambala’ya dayanıyor.Yani içi boş dünya. Yayın tarihi ise bir değişiklik olmaması durumunda 2016. Bu yeni film için şimdiye kadar üç adet görüntü yayınlandı.  Ben de adamlar bu kadar uğraştan sonra iki kelam film için yazayım dedim. Görüntülerde dinazora binmiş Hitler’i, dans eden Putin’i ve makineli tüfekli İsa’yı görebilirsiniz. İlaveten Laibach’ın gazlı müziği de kaldığı yerden devam ediyor.  Bence eğlenceli bir film olacak. Hatta gidin yardımda da bulunun derim. Hedefin daha %55’i tutturulmuş durumda. Az kaldı bitmesine.

Pazar, Aralık 14, 2014

Haftanın Resmi: X-Wingler...

Her ne kadar çok özgün olmasa da, Yıldız Savaşlarından arak olsa da, Deviant Art'ta Neilbrady arkdaşımız çok güzel çizmiş...

Vrommm vroooommmm!!!


İnsanın filmi hevesle bekleyesi geliyor ancak benim beklentilerim çok düşük. Haliyle sinema salonundan mutlu çıkma ihtimalim artıyor. Herkese öneririm.

Hitit Güneşi Podcast Epizort 87! Constantine!

Basar, Kansu, Hakan ve Mert bulusup Konstantin'den başladı, Gamergate ile bitirdi!

Notlarıma göre şunlardan bahsetmişiz:

  • Konstantin Dizisi
  • Ekranlarda sigaralar
  • Vladimir Putin'in gögüs memeleri
  • Ann Leckie'den Ancillary Justice yorumları
  • Scalzi'den Lock In hakkında görüşler
  • Gamergate rezilliği
Daha başka şeylerden de konu açıldı arada ancak sadece Putin için dinlenir bu!

 Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Çarşamba, Aralık 10, 2014

Yollar gidişine, görenler duruşuna hasta

Köprü trafiği akıcı
Pek sevdiğimiz yabanıl ellerin çılgın şoförü Mad Max'in yeniden çekilen filminin önce resimleri sonra da ilk tanıtımı düşmüştü internete. Bugünde ilk tanıtım görüntüleri çıktı. Gözüken o ki sahneler hiç fena çekilmemiş. Beklemeye değecek gibi duruyor. Çok da kalmadı. Gösterim tarihi 15 Mayıs 2015 Aman dikkat, önce emniyet.

Pazar, Aralık 07, 2014

Newton'a karşı

Geçen hafta kahramanların kavgası ile ilgili görüntüleri kurcalarken karşıma aşağıdaki kısa film çıktı. Yer Çekimi Silahı/The Gravity Gun adlı bu kısa film Meşhur bilgisayar oyunu Half Life'ın son bölümüne gönderme yaparak kahraman kızımız Alyx Vance'in yeni oyuncağı ile Sir Isaac Newton'a karşı nasıl bir mücadeleye giriştiğini anlatıyor. Hiç de fena olmamış.

Cumartesi, Aralık 06, 2014

Sihir centilmenliğe halel getirir mi?

Sihir azizim
İngiltere sıkı kuralları, kemikleşmiş gelenekleri ve donuk toplumsal ananeleri ile farklı bir ülke. Bir centilmen yürür koşmaz derler. Diğer yandan ise Susanna Clarke farklı bir soru atmıştı ortaya. Bir centilmen sihire ilgi duyar mı? Sihri tatbik eder mi? Viktorya İngilteresinin katı ahlak anlaşıyında buna yer var mıdır? Clarke'ın çıkalı uzun yıllar olan ilk ama kallavi romanı Jonathan Strange & Mr. Norrell uzunca bir zaman önce çıkmıştı. Eralp sağ olsun sayesinde haberdar olup okudum. Yine zati şahanelerine gönderme yaparak özetleyeceğim bu roman "Yetişkinler için Harry Potter tadında".

2013 yılında çıkan haberlere göre BBC kitabı diziye uyarlayacaktı ve 2014 yılı içerisinde de bu diziyi izleme imkanımız olacaktı. Aradan geçen süre zarfında dizi için pek de takvime uygun bir gelişme olamadı. Fakat geçenlerde dizinin oyuncuları açıklandı. Bu yıl içerisinde izleyemeyecek olsak da ilerleme olduğunu görmek pek lezüzatlı. 2015 yılı içerisinde diziyi izletme zevkine erişebileceğiz.

Eddie Marsan (Best of Men, Ray Donovan, Filth) pek saygıdeğer Norrell Beyfendiyi, Bertie Carvel (Restless, Hidden, Matilda) ise sihirşinaz Jonathan Strange'i oynayacak.  Diğer oyuncular ise Alice Englert (Ginger & Rosa, Beautiful Creatures), Marc Warren (Hustle, Mad Dogs, The Musketeers), Samuel West (Mr Selfridge, Fleming) ve Charlotte Riley (Wuthering Heights, Easy Virtue).
 
Bekleyip göreceğiz. Ey kitabı halen okumayanlar. Dişinizi sıkın ve okuyun dizi yayınlanmadan. Biraz kalın olabilir fakat her şey de kolay olacak diye bir kaide yok.

Cuma, Aralık 05, 2014

Haftanın Resmi

Zaman yolculuğu zor zenaat. Tehlikeleri var. Bilinmeyenleri var. Gidememek var. Gidip dönememek var. Var da var. İşte aşağıdaki resim bu tehlikeleri anlatıyor. Dikkat zaman yolculuğu öldürür. Böylece kamusal görevimizi de yerine getirip genç dimağları da uyarmış oluyoruz. Siz siz olun böylesi sonu meçhul maceralara atılmayın. Dave Pollot'un pastorel uyarılarına lütfen kulak veriniz.

Sürat felakettir

io9'dan

Perşembe, Aralık 04, 2014

Kahraman kahramana bunu yapar mı?

Gözüne vur!
Süper kahramanlar ile bilgisayar oyunu kahramanları karşı karşıya gelirse ne olur? Muhtemelen kanlı olur. Corridor Digital oturup bu soruya bir cevap aramış, üzerine bir de kısa dilm çekmiş. Fena da olmamış. Bir yanda Thor, Wolverine ve Kaptan Amerika. Diğer yanda ise Alyx Vance, Ash, Master Cheif ve ismini bilmediğim Minecraft adamcığı.

Pazartesi, Aralık 01, 2014

Yıldız Savaşlarına tekrar bakmak

Yıldız Savaşlarının yedinci bölümünün ilk tanıtım görüntüleri yayınlandı. Her en kadar fazla bir şey anlatmasa da, bazı sahneler biraz manasız gözükse de, ışın kılıcının mahmuzları olsa da kendime adıma konuşuyorum ışın kılıcı sesinde bir kulaklarım dikeldi, Millenium Falcon garip manevralar yaparken müzik ile tüylerim diken diken oldu. Film nasıl olur bilemiyorum. Umarım iyi bir seri olur ve Yıldız Savaşları orijinal serisinin hak ettiği devamı ona verir.

Yeni filmdi, görüntülerdi derken nette aşağıdaki videoya denk geldim. Beşinci bölüm için  tekrardan, bugünün bakışı ile bir tanıtım çekmişler. Biraz daha gazlı, biraz daha karanlık. Hazır yedinci film konuşulurken paylaşayım dedim. Bu arada yedinci filmin Türkçe isminin İmparator olduğunu da bugün öğrendim :p Afiyet olsun.

Çarşamba, Kasım 19, 2014

İmparatoluk Marşı'nı bir de disket sürücülerden dinleyin

What's thy bidding, my master?
Bilgisayar maceramın önemli bir bölümü disketlerle boğuşmakla geçti. Kullananlar bilir. O plastik iblislerin bize çektirdikleri az değildir. CD okuyucular çıktığında bile bir şekilde disketleri kullandım. Fakat yıllar içerisinde işlevlerini yitirdiler. Evde dolapları karıştırsam bir kaç tane disket sürücü bulabilirim diye tahmin ediyorum. Yaşlı bir kadın gibi elektronik malzemeyi biriktiriyorum. Neyse benim gibi biriktirip ileride turşuya yatırmak yerine Anand Jain disket sürücüleri daha faydalı bir iş için kullanmış. Her ne kadar kendisinin akıl sağlığından endişe etsem de başardığı iş bir hayli etkileyici. Bu şahıs oturmuş, üşenmden disket sürücülerin o huzursuz homurtularından Yıldız Savaşları İmparatorluk Marşı çalımış. Nasıl becerdiğini, o homurtuları notaya nasıl döktüğünü bilmediğim gibi öğrenip aydınlanmak da istemiyorum. Sadece dinlemek benim için yeterli. Gerçekten bana çok zor gözüken bir iş becermiş. Buyurun disketlerin efendisine.

Salı, Kasım 18, 2014

Orta Dünya için Yeni Zelanda'ya uçmaya değer

Uçan herkes çok mutlu, yemeklere ne katıyorlar acaba?
Hobbit film serisinin sonuncusu yaklaşıyor. Şükürler olsun. Altı kitabı, evet altı kitaplarınızı iyi kontrol edin, üç filme sıkıştırıp pek çok detayı dışarıda bırakan Peter Jackson tek kitabı üç filme sığdırıp sündürdükçe sündürdü. Ne yazık ki sündürdüğü kısımları doldurmak için de bir hayli debelendi. Neyse konumuz bu değil. Neredeyse bir sene önce bundan bahsetmiştik. İsterseniz konuştuklarımızı buradan tekrar dinleyebilirsiniz. 

Esas bahsetmek istediğim Yeni Zelanda'nın Orta Dünya'yı sahiplenmesi. tabi ki bunun duygusal nedeneri de var. Yine de adamlar bu fırsatı iyi değerlendirip reklamlarını eğlenceli ve zekice yapıyorlar. Daha önce hava limanlarındaki dev Gollum maketlerini ya da uçuş görüntülerini görmüştük. Yaklaşan son film için Yeni Zelanda Hava Yolları yine pek eğlenceli bir güvenlik filmi çekmiş. Hobbit'in son filmi için de umarım aynısını söyleyebilirim. Aşağıdan izleyebilirsiniz. 

Pazartesi, Kasım 17, 2014

Ya siz zombiler?

All You Zombies Robert A. Heinlein'ın 1958 yılında yazdığı meşhur zaman açmazı öyküsü. Yiğit pek sever ve yanlış hatırlamıyorsam öykünün çevirisini de yapmıştı. Epizort 26'da da bahsetmiştik. Öykünün Predestination adlı filmi bu senenin Ağustos ayında gösterime girdi. Film IMDB'de 7,6 almış ki hiç fena değil. Tez zamanda izlemeyi planlıyorum. 


Öykü zaman yolculuğu üzerine bir açmazı anlatmasından başka vurucu başka detaylar içeriyor. Tabi böylesi detayları burada yazmak birazcık okumanın tadını kaçırabilir o yüzden isterseniz direk filmin görüntülerine geçin. Yoksa okuyun. Misal çift cinsiyetli olan esas karakter, geçmişe gönderilerek eski kendisini hamile bırakması.

Pazar, Kasım 16, 2014

Hitit Güneşi Podcast Epizort 86! LonCon 3!

Algan, Banu, Başar, Hakan ve Işın olarak 72. Dünya Bilim Kurgu Konferansı LonCon3'de buluştuk ve gezip gördüklerimizden bahsettik. Gelecek WorldCon'a hep beraber cümbür cemaat gidelim!

LonCon3'de Iain M. Banks anısına Azad oyunu yaratılıp oynandı.

 Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Cumartesi, Kasım 15, 2014

Geçmiş Cadılar Bayramınız mübarek olsun

Moe ile kankaları, küçük kardeşleri yaşlı, zengin, züppe lavukların takıldıkları garip sütbarına girdikten sonra çıkan kargaşada sadece tak tak ve bam bam bam sesleri değil Kubrick göndermeleri havada uçuştu. Simspon'ın gelenekselleşmiş Cadılar Bayramı özel bölümü her yıl olduğu bu yıl da ayrı lezüzatlı, ayrı eğlenceli. Geçen yıl yaptıkları göndermelere bu yıl da Stanley Kubrick ile devam ediyolar. Afiyet olsun.

Cuma, Kasım 14, 2014

Cingıl bels dedi doktor

Yeni Doktor için sezon başladı. Çok fazla yorum yapmayacağım. Halen bir iki bölümünü seyretmiş olduğum için çok da yorum yapmamam doğru olur. Yeni Doktor'un oturması için biraz daha seyretmekte fayda var. Yeni sezon hızla devam ederken klasikselleşmiş olarak yılbaşı özel bölümü duyuruldu. İlk görüntüler. Ho ho ho!

Haftanın Resmi

Mısır mitolojisini oldum olası severim. Tanrıları da ayrı ilginç gelir bana. Bu nedenle aşağıdaki Anubis yorumunu da paylaşmak istedim. Kian02'inin çizimi.  


Perşembe, Kasım 13, 2014

Meksika'da bir samuray

Pek sevdiğimiz yazarlardan Neal Stephenson, Charless C. Mann, Mark Teppo, Ellis Amdur ve çizer Robert Sammelin'in ortak yazdığı bir çizgi roman yayınlandı. İlgimi cezbetmesinin en önemli nedeni ise çizgi romandaki öykünün bir samurayı Meksika'ya götürmesi ve tabi ki Stephenson'un yazar ekibinde olması. Çizgi romanın ismi Cimarronin: A Samurai in New Spain. Konusu ve yazarları ile ilginç gözüken çizgi romanı henüz okuma şansım olmadı. Ancak io9'da hakkında güzel şeyler yazmışlar. Yazılanların en ilginç kısmı ise öykünün tarihsel olarak hatti zatında doğru olması ve dövüş sahnelerinin fiziken tamamen gerçek olması. Bunun için ekipte bulunan uzak doğu dövüş uzmanı Sammelin'i kullanmışlar. Hoş onun dışında Stephenson'un kesip biçme konusundaki takıntısı da biliniyor. Örneğini buradan görebilirsiniz. 

Çizgi roman geçen ay çıktı. Amazon'dan almanız mümkün. Hemi de kindle için de satılıyor. Bir şekilde edinebilirsem hakkında daha çok yazıp çizeceğim. Goodreads'de de fena şeyler yazmamışlar. Daha önce okuyan olursa görüşlerini bekliyoruz.


Çarşamba, Kasım 12, 2014

Kuyruklu yıldıza yumuşak iniş!

ESA, Rosetta misyonunda ilk defa bir kuyruklu yıldıza yumuşak inişi başardı!


xkcd'den canlı yayınlanan bu olayda emeği geçen bütün ESA elemanlarına tebrikler! Şimdi merakla kuyruklu yıldız yüzeyinden fotoğrafları bekliyoruz!

Birkaç sene önce NASA'nın Deep İmpact misyonu 9P/Tempel kuyruklu yıldızına kocaman bir ağırlık çarpmıştı ama yüzeyine iniş söz konusu olmamıştı.

Rosetta ve yavrusu Philae, 67P/Churyumov–Gerasimenko ile güneş sisteminde güneşe doğru yolda birlikte olacaklar ve bize gelişmeleri bildirecekler.

Haftanın Öteki Resimleri - Fantastik Motorlar

Bilenler bilir, bilmeyenler umursamaz, ben motorsikletlerden hazzederim, garajda üç tane biriktirdim şimdiden. Yer olsa dördüncüyü düşünüyorum diye itiraf ederdim.

Haliyle DeviantArt'ta bir takım motorsiklet temalarının toparlandığı bir kataloğu görünce kurcalamaya başladım.

Mesela Neisbe İs arkadaşımız Madmax'in 24. yydaki halini çiziktirmiş sanki:
 

Dahası zıplama çizgisi ötesinde. Hooopppp!

Salı, Kasım 11, 2014

Dünyayı geride bırakmak

Sid Meier benim ve benim gibi olduğunu düşündüğüm pek çok kişinin hayatında iz bırakan belki de yönünü değiştiren bir insan. Nedir yaptığı derseniz, yaptığı pek çok başından kalkamadığımız oyunu tasarlamak ve zaten çarpık olan hayata bakışımızı iyice çarpıtmak. Abartma diyorsanız basit bir örnek vereceğim, 2000'li yılların başında iş yerinde bir arkadaşımız Civilization'ı God Mod'da bitirmek için bizzat iş yerinde harcadığı mesai inanılmazdı. Bu arada bitirdi de. Her neyse geçenlerde yarattığımız teknolojinin nasıl bizden daha uzun yaşayıp, yok etme dürtümüzü nasıl devam ettireceğine dair bir kısa film paylaşmıştım. Bugün Sid Meier klasiği olan Civilization: Beyond Earth adlı oyunun tanıtım görüntülerini seyrederken aynı şey aklıma geldi. Yeni oyun bir hayli depresif görüntüler ile başlıyor.

Pazartesi, Kasım 10, 2014

Haftanın Videosu: PLUG

David Levy'nin yönettiği kısa bir bilim kurgu filmine takılalım bu gün.

İnsanlığın dünyayı terki sırasında geride unutulan Leila'nın başka organik yaşam biçimleri arama çabalarını izleyelim.

Pazar, Kasım 09, 2014

İstanbul Kitap Fuarı başladı

Ey kitap severler! Ey okumayı, hayal gücünü her şeyin üzerinde tutanlar! Ey sayfaların baş döndürücü kokusuna bağımlı olanlar. İstanbul Kitap Fuarı dün başladı. Fuar her zaman olduğu gibi TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi- Büyükçekmece'de 8-16 Kasım'da düzenleniyor. Benim gibi çalışıp bu hafta sonunu kaçırdıysanız sadece bir hafta sonunuz kaldı. Fuara pek çok yayınevi katılıyor. Bu sırada pek çok etkinlik ve imza günü de olacak. Etkinlik takvimini buradan görebilirsiniz. Sevdiğiniz yazarlardan imza almak, bir iki kelam etmek istiyorsanız ise imza günlerini iyi takip edin. Kitap mevsimini kaçırmayın derim!

Hitit Güneşi Podcast Epizort 85! İskoçyadan geyikler!

Niye geciktik: Death Metal albümü çıkarıcaz

Bu sene, üzerinden aylar geçti ama bu sene, dedik ki İskoçya'yı yerinde görelim, bakalım bu İskoçya'nın ayrılması nedir, ne değildir, bu ürettikleri içkiler ne menem bir şeydir, dağlarlardan, göllerden bahediyorlar, bir şeye benzer mi ve daha nice sorunun cevabı için Hitit Güneşi ekibi olarak İskoçya'ya çıkartma yaptık. Dere tepe düz gittik. Nice göl, dağ ve ada gezdik. Belirtmek gerekiyor ki huzurlu, sakin ve güzel bir ülke. Havası biraz sisli ama güzel, ara ara soğuk, çoğunlukla bulutlu. Hoş bizim gittiğimiz her yerde güneş çıktı.

Her neyse bu güzel ziyaretimiz sırasında Loch Ness'in kıyısında Fort Agustus'ta konakladık. Aradık, taradık gölü ama öyle canavar felan yoktu. Ama göl pek güzel. Konakladığımız tarihi bir binaya konmuş otelin şömineli salonunda geyiğe verdik kendimizi. Yanda odunların çıtırtıları bir yanda, elimizde içkilerimizle biz bir yanda. Arada gelip içki servisi bile yaptılar. Bir süreliğine kendimizi asilzade sandık valla. Ne konuştunuz derseniz buyrunuz.

Hakan, Özgür ve Mert oturdu. Ellerinde kadehleri, önlerinde şömineleri, Birleşik Krallık topraklarındayken konuya Kral Arthur ile ilgili bir film haberinden girdiler. Warner Bros'un altı filmlik bir Kral Arthur film serisini tartıştılar. Kaç film olurdan, film olur mu tartışıldı. Yeni dönemin gözde dizilerinden Vikings de masaya yatırıldı. Tarihsel olguların filme çekilmesi ve öyküleştirilmesinde neler kaybolur, neler eklenir. Bu soruya geyiğin dibinde cevap aradılar. Olmadı gezdikleri bir kalenin anlatımını öne sürüp geydiler de geydiler.

- Mert

Not: Tembel podkast editöründen iki laf: Bu kayıdı Nisan 2014'te kaydettik. Bu kadar geç yayına sürmem rezillik, özür dilerim. Yakında kayıtlarımızda tekrar hızlılık olacak, endişe etmeyin!

Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Cumartesi, Kasım 08, 2014

Haftanın Resmi: Simon Stålenhag

Simon Stålenhag, Stockholm civarlarında yaşayan İsveçli bir ressam.

Dinozorlar ve terkedilmiş garip cihazların dolu olduğu çizimleri çok hoşuma gitti.


Alternatif veya yakın gelecekten gelmiş gibi duran çizimlerini sitesinden takip edebilirsiniz, hatta edin. Durmayın. Klikleyin buraya.

Gördüğümüz şeylerin çizimlerin dünyasında normal olmasından uzaktan kumandalı robotuyla polislere terör estiren çocuğa kadar, gerçekötesi bir gerçekçilik çizgisi var. Anti-yerçekimi tarım cihazındaki çiftçiyle sakince konuşan insan resmi ile yukarıda arka planda ne olduğunu anlamadığımız bir cihazların karşısında bildiğiniz İsveç klasiklerinden olan Volvo ve Saab parkedilmiş araba parkında oynayan çocuklar, bana sokakta elinde benim daha 10 sene önceki bilgisayarımdan daha kuvvetli bir cihazla dolaşan birisi gibi normal geliyor. Birkaç sene içerisinde alışık olduğumuz bazı şeyler aynen duracak, bazı şeyler çok değişecek.

1975'te annem öğrencilerine "2000 Yılında Ankara'yı hayal edin" diye sorduğunda 18-19 yaşındaki ODTÜlüler uçan arabalar, yürüyen kaldırımlar hayal ettiğinde annemin cevabı "Eminim kırmızı EGO otobüsleri hala yokuşları zorlayarak çıkacaktır" olmuştu. Ancak ne annem ne de çocuklar aradan geçen 25 artı 14 yıl içerisinde her iki grubun da bir şekilde haklı olduğunu kanıtlıyor. Hem kırmızı EGO otobüsleri hala orada, hem de cebimde 1975'e göre bir süper bilgisayarla dolaşıyorum.

Simon Stålenhag'ın çizimlerinde aynı tadı alıyorum, nasıl ki gelecek hem çok tanıdığım bir yer olacak, eminim hem de beni çok şaşırtan bir yer olacak.

Hoşuma giden birkaç resmi daha zıplama engelinin arkasında sakladım.

Salı, Kasım 04, 2014

Fare X


"Sen, aslında sen olmayabilirsin" Değişik bir önerme. Bunu felsefi bir söylem olarak yazmadım. Fare X ya da Mouse X bu soru üzerine onbeş dakikalık bir kısa film. Önermeyi şöyle bir soruya çevireyim. "Eğer etrafından kendinin suretleri ile karşılaşırsan ne yaparsın?" Muhtemelen gerçek, asıl, esas, tekil gibi kavramlar grileşmeye, muğlaklaşmaya başlar. İşte bu kısa film de bunun üzerine kurulmuş. Justin Tagg yönetmen konu hakkında da kısa bir söyleşi yapmış. İlgilenirseniz detaylarını okuyabilirsiniz. Mümkünse vaktinizi ayırıp bu ilginç kısa filmi seyredin. Tavsiye olunur.

Cumartesi, Kasım 01, 2014

Savaş, Savaş hiçbir zaman değişmez

Görev dağdan daha ağırdır
"Savaşı doğuran, yaşatan sizlersiniz. Onu yine sizler yücelteceksiniz." Zamanın herhangi bir evresinde bu ya da buna benzer bir söylem olmuş, oluyor, olacaktır. Hatalarımızdan en büyüğü olan yok etme dürtüsü hiç bir zaman değişmedi. Değişmeyecek de gözüküyor. Doğamızın bir parçası bu. Birbirimizi yok etmek için yeni araçlar, yöntemler geliştiriyoruz. İnsanlığın gelişm dürtüsü ve ivemsi tamamen savaş üzerine kurulu. Pek sevdiğim bir yerde güzel özetleniyor savaşın doğası: "Savaş, savaş hiçbir zaman değişmez."

Dima Fedetof savaşı ve bizleri anlatan çok başarılı Fortress bir kısa çizgi film yapmış. CG kullanmış. Anlatımı, çizimin tarzı ve havası çok etkileyici. Britanya Savaşı tadında olmuş. Savaş torunlarımıza kesinlikle bırakacağımız bir miras ama bu konudaki yılmaz azmimiz devam ederse bu miras bizim soyumuza değil bu gezegene kalacak. Çünkü bu zihniyet ile savaşın bizden daha uzun yaşayacağı kesin.

Cuma, Ekim 31, 2014

Haftanın Resmi

Bu hafta Ghost in the Shell'in gelmemesini umduğumuz filminden bahsedince animeden bir şeyler paylaşayım dedim. İnsanı ezen boş sokakların üzerinde yükselen binalarda çiçek açan tabelalar. Aşağıda daha fazlası da var. 


Perşembe, Ekim 30, 2014

Haftanın Öteki Resmi

Madem zaman bulamadığımdan podcast yüklemekte sorun yaşıyorum, şu resimle idare edin! Saat 18:43, ben kahvaltı yapmaya gidiyorum arkadaş!


Deviant Art'tan Grosnes'in diğer çizimlerine de bakın, çok eğlenceliler!

Kasım ayı yazım ayı

Bir kez Kasım ayı geldi çattı. Kasım ayında ne var derseniz NaNoWriMo var. Yani National Novel Writing Month. Türkçe meali ile de boş gezinmeyin, oturun da bir roman yazın ayı. Buradaki amaç benim  ve bizler gibi yazmaya üşenen, erteleyen kişileri gaza getirmek ve yazmalarına yol açmak. Ecnebi kökenli olan bu oluşumun herhangi bir kar ya da para kazanmak gibi gayesi yok. Ben düzenli olarak son bir kaç yıldır üye olup kelime bile yazmıyorum. Fakat bu yıl farklı planlarım var. Yine de kısmet. 

İlgileniyorsanız Nanowrimo'nun Türkiye ayağı 31 Ekim'de İstanbul'da bir araya geliyor. Facebook gruplarından daha detaylı bilgiye erişebilirsiniz. Değişmez ise 31 Ekim cuma akşamı, saat 19:30'da Moda'da Viktor Levy Şarap Evinde toplanacaklar. Ben tabi ki katılamıyorum ama tembellikten değil iş nedeni ile. Haydin kaleme, klavyeye, kahveye. Kasım ayı geliyor!

Çarşamba, Ekim 29, 2014

Makinedeki hayaletin de peşine düştüler

Ghost in the Shell, her ne kadar tam olarak anlamak için fazlası ile seyretmiş olsam da, beni ve tahmin ederim ki pek kişiyi etkileyen, çizgi romanlara, çizgi filmlere, bilim kurguya ve geleceğe dair görüşlerini etkileyen bir animedir. İlk denk geldiğimde nefes almadan seyretmiştim. Yıllar içerisinde her seyrettiğim de ayrı bir detay, ayrı bir öykü gördüm. Her seferinde zevkle seyrettim. Tabi ki biraz abartıyor olabilirim ama animedeki insanın yalnızlığının ve çaresizliğinin vuruculuğu çok büyüktür. Velhasıl Masamune Shirow ve Mamoru Oshii'ye müteşekkirim yaptıkları için.

Ancak gelin görün ki kötü Amerikan sineması bir kez daha sevdiklerimize el uzattı. Bir süredir Ghost in the Shell'in filminin çekileceğini duyuyordum ama kedi olması umudu ile duymamaya çalışıyordum. Fakat gözüken o ki adamlar bu işe hız vermişler ve oyuncu seçmeye başlamışlar. Oyuncu bulurlar mı? Çekmeye başlarlar mı bilmem ama çekmemelerini tercih ederim. Yapacakları işin ne aslının ruhuna uygun olacağını ne de güzel bir olacağını zannetmiyorum. Daha öncede Akira'ya sulanmışlardı. Konuşulan Amerika bazlı bir Akira olacağı idi. Halen çekmeye başlamadılar ama Akira'nın film projesi gel gitleri de olsa rafa kalkmadı halen. Keşke çekecekleri  bu gençlerin ki kadar lezzetli olabilse ama ortaya çıkacak filmlerin bizleri tatmin etmekten uzak olacaktır. İlerleyen günler filmlerin geleceğini bize gösterecek. Heyhat var mı böyle güzel bir açılış.


* Resim Project 2501

Pazar, Ekim 26, 2014

KIsa Film: The Sand Storm

Muhtemelen gayet yakın gelecekte, suyun karaborsaya düşecek kadar kuraklığın ve ilkim değişikliğinin yaşandığı, muhtemelen uzak doğudaki bir şehirde insaları anlatan bir kısa film. The Sand Storm kızılca kıyametin arifesinde ortamda biraz da bizi anlatmış. Saha büyük bir filmin öykünün ufak bir parçası olma hissiyatı da veriyor. İleride farklı bir şekilde karşımıza çıkabilir. Hafiften de bana Paolo Bacigalupi'nin Kurma Kızı'nı anımsattı. Afiyet olsun.

Cumartesi, Ekim 25, 2014

Seyfettin Efendi Hayırsız Ada çıktı

Eskiden beri Osmanlı'nın klasik dönemi hep ilgimi çekmiştir. Gerek ortamı gerekse kültürü olarak. Ancak son yıllarda ilgim ve merakım biraz daha günümüze yakın dönemlere kaymaya başladı. Bunun bir çok nedeni var tabi ki. Sanırım fantastikten biraz sıkılmış olmam, istimpunk denilen akımın/estetiğin daha ilginç gelmeye başlaması, bilimin biraz işin içine girdiği sanayileşme çağının cazibesinin artması, 19. YY için Osmanlı kaynaklarının çokluğu ve de birazcık da olsa büyümüş olmam bu nedenlerin başlıcaları. Özetle bugünlerde Osmanlı'nın son dönemlerinde geçen eserler daha bir ilgimi çekiyor.

Cuma, Ekim 24, 2014

Haftanın Resmi

Eğer Yıldız Savaşlarında İmparatorluk krediyi kağıda basarsa nasıl olurdu sorusu üzerine Olivier Marchand bir banknot çizmiş. Bir hayli de güzel çizmiş. Aşağıda bir resmi var. Fazlasının sitesinden görebilirsiniz. Ayrıca satın da alabilirsiniz! 

In Galactic Empire we trust!



Money, it's a hit, Don't give me that do goody good bullshit!

Geek Tyrant'tan

Cumartesi, Ekim 18, 2014

İş hayatı ne kadar sıkıcıdır

Pek çoğumuz çalışıyoruz. Her gün bıkıp usanmadan bizi yoran işlere gidiyoruz. Hayatımızın koca bir bölümü dört duvar arasında geçiyor. Hele bir de büyük ofislerde, pek çok çalışn ise birlikte kürek mahkumu iseniz tadından yenmiyor. Başınızdaki yöneticiniz elinde kırbacı ile daha hızlı kürek çekmeniz için elinden geleni yapıyor. Ofis yaşantınızı böyle tasvir edebilirsiniz. Veyahut kendinizi bir Jedi, etrafınızdakileri Yıldız Savaşları evreninden karakterler, patronunuzu da bir Sith Lord'u olarak hayal etmeniz de gayet mümkün. Ancak bunu yaparken kantarın topuzunu kaçırmamaya dikkat edin. İşte Michael Schroeder, Michael Adams Davis ve  Sam Macaroni oturup bunun filmini Nerf ile çekmişler ve şiraze de biraz kaymış. Hatti zatında eğlenceli, hatti zatında lezuzatlı.

Cuma, Ekim 17, 2014

Haftanın Resmi

Radaslov Zilinsky'dan gelecekteki sınıf farkı üzerine bir çizim.


Misafir umduğunu değil bulduğunu

Hayatınızı savaşa adamak çok zor. Muhtemelen sizi değiştiriyordur. Her anlamda. Hayata bakışınız, hisleriniz, akıl sağlığınız, beklentileriniz ve diğerleri. Fakat bir kısmınız metal, silikon, kablo, vs'den ibaret ise bu durumu birazcık değiştirebilir. Ne kadar insan olduğunuz ve hissedebildiğiniz ayrı bir tartışmada olsa beklentilerinizin dramatik bir şekilde boşa çıkması ilginç sonuçlar doğurabilir. Life adlı kısa film artık kıdemli bir askerin bu durumunu anlatıyor. İzlemeye değer.

Perşembe, Ekim 16, 2014

Martin'i beklerken

Hitit Güneşi'ni uzunca bir süredir ihmal ettik. Tabi ki bunun pek çok nedeni var. İş hayatının getirdiği yükler, dönemsel iş artışları, özel hayatımız, mevsim dönümlerinin yarattığı depresif ve bıkkınlık hali, ülkenin içerisinde bulunduğu durum, Doların, Avronun, Pezonun gidişatı, Hindistan'da metre kareye düşen muson yağmuru ortalamasında düşüş, güneş lekeleri, ayın karanlık yüzünde süre gelen karanlık iş ve de en önemlisi tembellik. Her nedense bu akşam biraz da olsa bu tembellikten sıyrılıp iki kelam yazasım var. Bana da çok mantıklı gelmiyor ama bazen garip olay vuku buluyor.

Son dönemlerde Hitit Güneşi dışında salladığım işler arasında kitap okumak, blogları okumak ve dizileri seyretmek de var. Eskisi kadar olmasa da halen üç beş bir şey seyrediyorum ama hepsi kısa ömürlü oluyor. İlk bıraktığım anda bir kez daha ardıma bakmadan uzaklaşıyorum. Neleri harcamadı ki. Doktor Kim başladı, ilk bölümü izleyip durdum. Yine de ona kesin devam edeceğim. Yeni Doktora daha çok şans vermeliyim. Hak ediyor ayrıca. Sanırım halen Taht Oyunlarının yeni bölümlerini bekliyorum. Gerek okumak, gerekse seyretmek için. Kitabı bir Robert Jordan sarmalına girmeden bitmesi umudu içerisindeyim. Diziyi ise son dönemde en çok emek harcanmış dizilerden biri olduğu için ve de Tyrion'a ayrı bir hava katan Peter Dinklage için bekliyorum. Tabi ki sonunun da nereye doğru gittiğini merak etmiyor değilim. 


Pek çoğumuz bunu merak ediyor. Komplo teorileri havada uçuşuyor. Geçenlerde bir tanesini paylaşmıştım. Hiç de fena değildi. Ne olacağını göreceğiz. Herkes tahminler yaparken bir kişi olaya bambaşka bir yöntem ile yaklaşmış. Canterbury Üniversitesinden Richard Vale Bayesci bir istatistiksel yaklaşım kullanarak altıncı kitap Kış Rüzgarları ve henüz ismi olmayan yedinci kitapta kimlerin ağırlıklı olarak yer alacağı ve dolayısıyla hangi karakterin ne kadar yer alacağı üzerinden öykünün gideceği yer konusunda da fikir veriyor. Gerçek Bakanlığınca yasal bir uyarı ve bir nevi kamu spotu olarak açıca ifade ediyorum ki henüz kitapların tamamını okumayan var ise devamını okumamasında fayda bulunmaktadır. Öğreneceklerinden dolayı sorumluluk kabul etmiyorum. Ama en önemlisi ise istatistik içeriyor.

Pazartesi, Ekim 06, 2014

Uzayın tehlikeleri

Uzay büyük bir bilinmez. Neleri barındırdığının halen çok sızın biliyoruz. Dead Moon Walking uzayı ve tehlikelerini çok güzel ve keyifle anlatan bir seri çizgi film. Kısa kısa yapılmış bölümleri var. Hakkında çok fazla bilgi bulamadım. Anladığım kadarı ile Make Visual ekibi tarafından yapılmış. Sitesinde bölümleri ayrı ayrı bulabilirsiniz. Sıradan hepisi de aşağıda. Ne demiş Heinlein "Have spacesuit, will travel". Aman dikkat, önce emniyet! Fatih sağ olsun, ondan çaldım.

Pazartesi, Eylül 29, 2014

Bir Deliliğin Dağlarında incelemesi

H.P. Lovecraft okuyanlar bilirler. Lovecraft okuması, anlaması ve hatta bazen sabredip sonuna kadar gitmesi zordur. Yazarın anlatımı biraz da farklı bir döneme aittir. Tekrarlar vardır. Ortamlar gariptir. Karakterler tekinsizdir. Belki de bunlar Lovecraft'ı benzersiz yapıyordur. O da başka bir tartışma. Yiğit sağ olsun sayesinde bu önemli yazarı daha iyi anlamak için elimizde görüntüler geçti. Aşağıdaki görüntüler gayet günlük hayatta konuşulan sade ve basit bir dille size Deliliğin Dağlarında adlı eseri ve yazarın yazma alışkanlıklarını anlatıyor. Fakat bir sorun var o da bizim günlük hayatımızın değil bir Afrikalı Amerikalı'nın günlük dili ile aktarılıyor. Lütfen ön yargılı ya da ırkçı bir yaklaşım içine girmeyin. Bir fırsat verin. İzleyin. Dinleyin. Kaçırmayın. Aydınlanın.