Pazar, Ağustos 31, 2014

Banks, Hamilton ve Reynolds

Buraların meşhur takoz roman üreticilerinden Iain M. Banks, Peter F. Hamilton ve Alastair Reynolds, 2012'de bir araya gelip Google Play'da bir söyleşi yapmışlardı. Iain M. Banks anısına ve diğer yazarların dediklerinin de ilginç olacağını düşüğündüğümden bir hatırlatayım dedim.




Loncon3'te Peter F. Hamilton'un da katıldığı, detektifler hakkında bir panele takıldık, bu kez Alastair Reynolds'a denk gelmedik ancak 2009'da Picocon'da dinlemiştim.


O zmanalar Alastair Reynolds daha gözümde yeni, amatör olarak gözüküyordu, aradan 4 sene daha geçti, takoz üretmeye devam ediyor!

Cuma, Ağustos 29, 2014

Teknoloji Harikası

Daha birkaç gün önce Iain M. Banks'ın Kültür romanlarından esinlenmiş bir kısa film yayınlamıştım. Şimdi de Banks'ın Kültür ve 1970'ler Dünyasını çakıştırdığı çok da fazla bilinmeyen Teknoloji Harikası'nı sunuyorum sizlere.

Çarşamba, Ağustos 27, 2014

Bize de bir Lessing lazım

Sinirden kafayı yemiş
muhabiriniz bildiriyor

Nobel edebiyat ödüllü bilim kurgu yazarı Doris Lessing, geçen sene vefat etmişti ancak gençliğinin büyük kısmını geçirdiği Zimbabve'ye katkısı devam ediyor.

Üçbinden fazla kitap, Lessing'in kendi kütüphanesinden ayaklanıp kendilerini Zimbabve'deki çeşitli halk kütüphanelerinde bulacaklar. Bir çok kütüphane yeni kitap alacak bütçeye bile sahip değilken bu kitapların varlığı bir çok kişinin hayatını değiştirmeye yeter olsa gerek.

Yıllar önce Saraçoğlu mahallesindeki halk kütüphanesine uğramıştım. Ankara'nın göbeğinde olan bu İl halk kütüphanesinde okuyacak tek bir bilim kurgu kitabı bulamamıştım. Acaba istesek bize de verirler mi Doris'in kitaplarından? Göbek derken, Kızılay'ın ortasında olan bir kütüphaneydi, İl kütüphanesi olduğunu yeni öğrendim.

Her mahalleye böyle kitaplık lazım.
Burada büyük bir kasaba ile birkaç yüz kişilik bir köyün kenarında yaşıyorum. Her ikisinin de kitaplığı var.

Zaten Saraçoğlu mahallesini de yıkıp yerine AVM yapacaklarmış. Yakışır, ne dersiniz?


Harry Potter aslında bir ruh hastası mı?

Harry Potter serisinin bir kitabını bile okumadım. Bunun herhangi bir nedeni de yok. Üşengeçlik. Önceliğin başka kitaplarda olması. Yeni uzun bir seriye başlamak istememek ya da sadece okumamak. Onun yerine filmlerini seyrettim. Kiminde sıkıldım. Kiminde eğlendim. özetle ne severim ne de sevmem. 

Bu arada yıllar içerisinde kitap ve yazarı J.K. Rowling hakkında pek iddiaya denk geldim. Tembellik yapıp biri hariç hiç birinden bahsetmeyeceğim. Okuduğum en dişe dokunur iddia ise Harry Potter özel yetenekleri olan bir büyüce değil bir akıl hastası ve meşhur okulu Hogwarts'ın da bir okul değil düpedüz bir tımarhane olduğudur. Geçen gün Radikal'de denk geldiğim bu iddianın doğruluğu ve eksik yanları tartışılabilir. Ancak yazan kişinin savları hiç de fena değil. 

Bilim kurguda ve fantezide yaşanan tüm olayların bir sanrı olduğu, gerçek olmadığı ya da kişinin kafasında yaşandığına dair pek çok örnek var. Biraz üzücü de olsa okuduğunuz kitaptaki pek çok ögenin aslında anlatan kişinin ya da kahramanın hayal gücü olduğu, hastalıklı zihninin ürettiği ögeler olduğu ve aslında kendine bir dünya yaratmak üzere yapı taşları olarak kullanıldığı gerçeği ya da ihtimali her zaman bana biraz depresif ve acıklı gelmiştir. Ne de olsa biraz da kaçış edebiyatı olarak okuduğumuz bu kitapların bazı gerçekleri yüzümüze vurması pek de hoş değildir. 


Velhasıl Potter'ın pek çok şeyi zihninde yaşadığı, şiddete eğilimi olduğu ve meşum Voldemort'un onun ikinci benliği olması fikirleri benim için tüm serinin ilginç bir okuması. Bir de komplo teorisini güçlendirmek için Rowling'in gerçek hayatta ruh sağlığı bozuk çocuklara yardık ettiği detayı var ki üzerine pek çok teori inşa etmek mümkün. Aşağıda Radikal'in bağlantısı ve asıl yazı var. Karar sizin. Yoksa boş bakışları, garip saçı, yuvarlak gözlükleri ile Harry bir nevi Karındeşen Jack miydi?

Salı, Ağustos 26, 2014

Gerçek Birşey

2014'ün Dünya Bilim Kurgu Kongresi Loncon3 daha yeni bitti denebilir. Yani tembel podcast editörünüze göre yeni bitti. Loncon3'ün Saygıdeğer Ziyaretçilerinden birisi Iain M. Banks olacaktı ancak ne yazık ki bildiğiniz gibi kendisini zamansız kaybettik.

Yine de Loncon3 Banks olayları ile doluydu. Bunlardan birisi 'Oyunların Oyuncusu' romanında bahsi geçen Azad'ın kurallarını yaratmaya çalışmaktı. Bu gün paylaşacağım video da bu romandan esinlenmiş.


Bu da Londra'da Excel'de Azad ile uğraşanlar, oyun kurallarını yayınlarlar umarım!

Kuralları anlamak İmparatorluk yönetmek kadar zordu, ben anlamadım. Kozan lazım!

Pazar, Ağustos 24, 2014

Tek kare Usagi

Usagi Yojimbo pek sevdiğim bir tavşan samuray. Kendisi ile tanışmam ilkokulda elimde kafa ayarı tornavidası ile Commodore 64 oynarken olmuştu. Oyun yüzünden mi, tipinden mi bilmem o yaştan beri pek severim. Bir grup hayranı oturmuşlar ileride film olabilecek şekilde tek kare canlandırma Usagi'nin bir kısa filmini çekmişler. Tabi ki bunu yaparken de izin almayı ihmal etmemişler. Aradaki kısa bir kısmı saymazsak tamamı tek kare. Eğlenceli olmuş. Bana eski günleri anımsattı. Buyrunuz tavşan korumamız Usagi'ye.

Cumartesi, Ağustos 23, 2014

Batman ne kadar gölgede kalabilir?


Bir çok Amerikan çizgi romanı ellili yıllardan başlayarak çizilen, okunan çizgi romanlar. Kahramanlar, kötüler, etraf, teknoloji ve hatta cinsiyetler bile yıllar içerisinde günün şartlarına uygun olarak değişiyor. Bunun pek çok örneği var. En yakın örnekleri Örümcekadam’ın artık Afrika kökenli olması ile Thor’un cinsiyeti.

Nette bir süredir Batman ve gizli kimliğini koruması konusunda tartışmalara denk geliyorum. Nasıl karakterler gelişiyor, değişiyorsa çevresineki dünyadaki özellikle de teknolojik değişikliklere ayak uydurmak için kullandıkları yöntemlerde değişiyor. Bu çerçevede iki görüş var. Bir tarafta günümüz izleme teknolojileri ile Batman’in kim olduğu anlaşılmasının hiç de uzun sürmeyeceği ve akabinde Wayne malikanesinin kolluk kuvvetleri tarafından basılacağını savunan bir görüş var. Diyorlar ki mevcut izleme yöntemleri ve cihazları ile aşağı yukarı bir ayda Bruce Wayne’in tüm operasyonları ortaya çıkartılır. Açılan davadaki iddiaların en azı şirket hesaplarında sahtecilik, yasa dışı silahların kullanımı, kamu malına zarar, kamu görevlilerine mukavemet olacaktır. Detayını buradan okuyabilirsiniz. (http://observationdeck.io9.com/how-long-would-batman-last-in-the-real-world-1606594228)

Diğer yanda ise gözde milyoner veyahut milyarder bekarımız Bruce Wayne’in sahip olduğu teknoloji ile pek çok hareketini gizleyebileceği, arkasında bıraktığı izleri kolaylıkla silebileceğini iddia ediyorlar. Bir “Şehir Efsanesi” olarak Yarasadamın bu efsaneyi devam ettirmek için tek yapması gerekenin şirketleri vasıtası ile ürettiği, sattığı o üstün teknolojik cihazları kullanması olduğu söyleniyor. Kritik noktadaki ışıkların söndürülmesi (son filmde vardı) belirli sokak kameralarında geçici arıza ya da kayıtların bozulması ya da en çetrefilli olarak son model akıllı telefonlar ile çekilen resimlerinin ağdan ve cihazlardan tek tek silinmesi. Bu teknolojik oyuncakların Kara Şövalye’nin gecelere karışan bir efsane olarak kalmasını sağlayacağı ifade ediliyor. Bu tez ile ilgili yazılanlar da ahanda burada. (http://io9.com/how-can-batman-stay-an-urban-legend-in-a-world-of-sur-1617918310)

Bence Batman ya da başka kahramanın günümüzdeki dünyada barınabilmesi çok da muhtemel değil, fakat unutmamız gereken bir nokta ise bu kahramanların ortaya çıktıkları ve yaşadıkları evrenlerin farklı gerçeklikler olarak dünyamızdan bambaşka dinamikler ile çalışıyor olması. Özetle biz de ne bizim dünyamızdan siz onlarınkilere bakın. Zaten çizgi romanlarda biraz da bu nedenle yoklar mı?

Cuma, Ağustos 22, 2014

Perşembe, Ağustos 21, 2014

Cenaze levazımcılığı zor iş

Cenaze levazımcılığı zor iş gerçekten This Way Up 2008 yılında Oscar adayı olan bir kısa çizgi film. Eğlenceli ve sürükleyici. Sonlarındaki görüntüler bana A Nightmare Before Christmas ile Grim Fandango'yu anımsattı biraz. İzleyiniz.

Çarşamba, Ağustos 20, 2014

Ghost in the Shell Arise #4: Ghost Stands Alone

Ghost in the Shell Arise'ın üçüncü bölümü yakınlarda Japonya'da gösterildi. Torrentlere de düştü. DVD Blue Ray falan da yakında çıkar. Ayrıca İngilizce seslendirilmiş olarak da çıkmak üzere. Dördüncü bölüm Ghost Stand Alone'un ilk görüntüleri çıktı. Ne yazık ki Japonca. Yine de fikir veriyor. Bu bölümde iki yeni önemli karakter var. Üçüncü bölümde azıcık gözüken yeni siber savaş zamanı Emma Tsuda ile Vrinda, Jr. adlı garip bir tip.

Ghost in the Sheell Arise dört bölüm olarak hazırlanan yeni Anime. Halk Güvenliği Bölüm Dokuz'un bir araya gelmesini anlatıyor. Son bölüm Japonya'da 6 Eylül'de sinemalarda gösterime girecek. Böylece dört bölümlük seri sona ermiş olacak

Salı, Ağustos 19, 2014

Deliliğin Dağlarında neler oluyor?

Guillermo del Toro bir süredir H.P.Lovecraft'ın Deliliğin Dağlarında adlı öyküsünü filme taşımak için dayanılmaz istek ve arzu duyuyordu. Bunun tasarımlar, çizimler ve pek çok diğer ön çalışma yapmıştı. Ancak sonradan, ne yazık ki, olmaz olsun, ne gerek vardı, çekmese olmaz mıdı, Ridley Scott'ın Prometheus filmi çekilmeye başlanınca film fikrinden vazgeçti. Sonra Toro filmi izleyip tekrar Deliliğin Dağlarında'yı tekrar çekmeye karar vermişti. Çok da şaşırtıcı değil tabi ki. Geçenlerde Toro Collider'a film hakkındaki düşüncelerini anlatmış.

Toro'nun kitaba ve dehşetli detaylarına yaklaşımı bir hayli umut verici. Filmi iki farklı sürüm olarak yayınlamayı planlıyor. İlk sürüm daha bir toplumca kabul görecek bir şekilde iken, ikinci sürümde kitabın dehşetini bütün çıplağı ile yansıtacak gibi duruyor. Bu iyi bir haber ya da ben öyle sanıyorum :) Aşağıda Toro'nun söyledikleri var. Çevirmeye her zamanki gibi üşendim. Umudumuz filmin biran önce gerçekleşmesi.

Pazartesi, Ağustos 18, 2014

2014 yılı Hugo Ödülleri

Dün gece Londra'da Loncon'da 2014 yılı Hugo Ödülleri kazananları açıklandı. En roman ödülünü Ann Leckie'nin Ancillary Justice adlı kitabı kazandı. Ben duymadım, bilm,yorum, bilen vardır elbet. En iyi kısa roman (Novella nedir kardeşim??) ödülünü ise Equoid ile pek sevdiğimiz Charles Stross kazandı ki ödüller arasında bildiğim tek eser/çalışma budur. Sağ olsun bizimle paylaşmıştı.

Tören nasıldı? Kimler neler dedi? Kaybedenler nasıl tepki verdi? Ortam nasıldı? Loncon nasıdır? Bunlar ve bunlara benzer soruları dün gece orada olan Banu ve Hakan'ın cevaplayacağını umuyorum. Kazananlar aşağıda. Bir kez İngilizce'den çevirmiyorum, çeviremiyorum. Bu kadar çok terim olmaz ki. Edep yahu.

Çekileyazmış Deadpool filmi

Deadpool çizgi romanlarını okumadığım ama internette pek çok yerde sürekli karşıma çıkan bir Marvel kahramanı. Özelliği öldürmenin zor olduğu kadar çenesinin düşük olması ve mizah anlayışı. Deadpool çeşitli yerlerde yan karakter olarak karşımıza çıkmıştı. En barizi X-Men Origins: Wolverine'de Ran Reynolds'ın oyduğu rol idi. Sanrım ondan bir hayli memnun kalmış olacaklar ki bir süredir Deadpool'un ana karakter olacağı bir film üzerinde çalışıyor. Reynolds da kendisini oynayacak. Geçen haftalarda internete film için hazırlanmış bir görüntüler düştü. Bence bir hayli güzel ve eğlenceli olmuş. Filmin çekilip çekilmeyeceği halen belli değil ama çekilmez ise bence yazık olur. Aşağıda halen seyretmediyseniz görüntüler var.


Pazar, Ağustos 17, 2014

2014 Hugo Ödülleri açıklanıyor

Hakan bildiriyor
Şu anda Londra'da Loncon'da 2014 Hugo ödülleri açıklanıyor. Londra muhabirimiz Hakan ile Banu ise canlı olarak seyrediyor. Orada olmasanız da bu bağlantıdan siz de seyredebilirsiniz. Kaçırmayın.

Pazar, Ağustos 10, 2014

9 Dakika

Issızlığın ortasında, bir başına, sadece köpeği ile yaşayan bir adam. Sessiz, sakin ve huzurlu. Bütün bu düzen bir gece tekinsiz olaylar bozar ve telefonunda hatırlamadığı 9 dakikalık bir görüntü bulur. 9 Minutes tek bir oyuncu ve köpek ile çekilmiş, başarılı oyunculuğu, çekimleri ve kurgusu ile güzel bir kısa film. Çölde bir başınıza kalmayın ne olacağı belli olmaz.

Cumartesi, Ağustos 09, 2014

Hiçbir şey bilmiyorsun Jon Kar

Jon Snow ya da Jon Kar (Türkçe çevirisini okumadım) Taht Oyunlarında şimdiye kadar hayatta kalan karakterlerden biri ya da öyle gözüküyor. Konu karakter katili G.R.R. Martin olunca hiç bir şey belli olmadığı gibi Jon Snow'un cehaleti bizim için de geçerli. Hiçbir şey bilmiyoruz. Somn dönemde duyduğum ama erdemlerimden biri olarak kulak tıkadığım bir teori vardı. Ancak bu teoriden kaçmam mümkün olmadı. Konuyu uzatıyorum çünkü henüz kitabı okumamış ya da çok az okumuş olanlar için, tabi ki dizi için de geçerli, veyahut kitapların geleceği hakkında bilgi/fikir edinmek istemeyenler için top çeviriyorum. Eğer Jon Snow ile ilgili bu teoriyi öğrenmek istemiyorsanız bu satırdan sonrasını okumayın. 

Cuma, Ağustos 08, 2014

Guardians of the Galaxy gişede çoştu

Valla filmi çekileceğinin netleşmesine kadar böyle bir çizgi romandan haberim yoktu. Halen de pek fazla fikrim yok. Fakat film gösterime girmesi ile ciddi bir hasılat elde etti. 170 Milyon USD'ye mal olan film, hafta sonu 94 Milyon USD'yi geri verdi. Çarşamba günü itibari ile de 126 Milyon USD gelir elde etmiş durumda. Bu rakamlar sadece  Amerika'daki getirisi. (Kaynak BoxOffice) Hafta sonu rakamları ile tüm zamanların Ağustos ayı için en iyi açılışı demek bu. Ne oldu da oldu derseniz hiç bir fikrim yok. Filmi seyretmedim. Çizgi romanı okumadım. Nesi iyi bilmiyorum. Ancak beğenildiği kesin. IMDB'de 8,8 gibi bir puan almış. Belki de Fatih efendi bize yorum yapar. Ne de olsa filmi seyretmiş.

Haftanın Resmi

Gleb Alexandrov'dan Kraliçe'nin Gemileri.



Pazartesi, Ağustos 04, 2014

American Gods sonunda çekiliyor, gibi

Neil Gaiman'ın American Gods'ını halen okumadım. Good Omens'i bitirir bitirmez bakacağım. Ama önce aradan Unseen Academicals'ı çıkartmam lazım. Yani belirsiz yakın bir gelecekte gerçekleşmesini umduğum bir eylem. Kısmet. Her neyse bir süredir, yani neredeyse üç yıldır, kitabın dizi olarak televizyonlara taşınması için çalışan insanlar var. Bir süre önce HBO ve Tom Hanks güç birliği yaparak bu konuya eğilmişlerdi. Gelin görün ki başaramamışlar. Şimdi olaya Starz el atmış ve tekrardan hummalı bir çalışma başlamış. Olaya el atan kişiler ise Bryan Fuller (Hannibal, Pushing Daisies, Heroes) ile Michael Green (The River, Kings, Heroes). Bakalım başarabilecekler mi? Başarırlarsa bakalım ben o tarihe kadar kitabı okuyabilecek miyim? Sorular her yanımızda. Gaiman ise bu değişiklikten de hoşnut gözüküyor. Görünen o ki pek çok insan kitaptan alıntıları vücutlarına kazıyacak kadar kitabı seviyorlar. İşte Gaiman bu ekibin böylesi hayranların taleplerine cevap verecek kadar güzel bir dizi çekebileceklerine inanıyor. O inanıyorsa elbet bir bildiği vardır demek. Neyse bekleyip göreceğiz. Umarım çok beklemeyiz. Hem sizler diziyi hem de ben kitabı :)

Elalem ne dövmeler yaptırıyor

Geek Tyrant'tan arak

Pazar, Ağustos 03, 2014

Şeytan çıkarmak caiz midir?

Günümüzde teknoloji çok gelişti. Bilgisayar, internet, cep telefonları, tabletler derken artık her anımızda bir cihaz var. Yakında insanlığın bir sonrasına geçip makinelerle bütünleşmeye başlarsak hiç şaşırmayın. Ancak her şeye rağmen bazı konulara halen hakim değiliz. Bilinmeyen bizi kuşatmaya devam ediyor. Örneğin bugün bir şeytan çıkartmak için cep telefonu kullanabilir miyiz? Kullanırsak caiz midir? Çıkarsa ne olur? Bu çıkarma işlemne cep telefonu operatörleri kaç köntür yazar? Bunun gibi soruların cevaplarına halen haiz değiliz.

İşte böylesi önemli bir sorunun cevabına Alfonso Garcia kısa bir film ile cevap arıyor. Aslanın Ağzı La Boca del León. Tamamen cep telefonu ile çekilen film telefon ile şeytan çıkartılabilir mi'den daha önemli bir soruyu soruyor. Onu da sonunda görürsünüz.

Cumartesi, Ağustos 02, 2014

GRR Martin'den okuyucularına mesaj


Martin bizi seviyor
Bir çoğumuz dizisi ile olsun kitabı ile olsun G.R.R. Martin'in Taht Oyunları serisinin sonu bekliyor, merak ediyor aşeriyor. Sonuna kadar karakterlerin sayısı yetecek mi? Yoksa hepsi ölecek mi? Bazı karakterler kayrılmaya devam edilecek? En sonunda kim galebe çalacak? Duvarın imar izni var mı? Yoksa zamanında Gece Bekçileri üzerinden rant için mi kullanılmış? Daenerys kimle evlenecek? Tyrion başına gelmeyen kaldı mı? Ve daha nice sorular bizi bizden alıyor. Fakat gelin görün ki hepsinden daha önemli bir soru var. Martin tüm bu yavaşlığı ve rahatlığı içerisinde bu kitapların sonunu getirebilecek mi? Ne de olsa bir üçleme olarak başlayan seri teoride yedi kitaba ulaşmış durumda ve  Martin yedi kitap ile de son bulacağını iddia ediyor.

Martin geçenlerde bir İsviçre gazetesi olan Tages-Anzeiger'e verdiği görüntülü röportajda kendisinin Robert Jordan gibi kitapları bitirmeye ömrünün vefa etmeyeceğine dair iddialara yukarıda ifadesi ile cevap verdi. Hoş sonra bu duruşunun hayranlarına karşı olmadığını da ifade etse kendisinin sıkıştırılmaktan pek hoşlanmadığını biliyoruz. Ayrıca bu endişelerde haklılık payının olmadığını ifade etmek pek de doğru olmaz. Ne de olsa Martin 60 yaşında ve obezitenin kalp sorunlarına yol açmasının pek yaygın olduğu bir ülkede yaşıyor. Umarım sonunda hepimiz mutlu sona kavuşuruz.

The Guardian'dan

Cuma, Ağustos 01, 2014

Cheers tadında True Blood

Eskiden, televizyonda dizi izlemeye yeni başlandığı antik çağlarda Cheers adlı bir dizi vardı. Türçke ismi var mıydı bilemedim. Bilen bilir. Boston'daki bir barı ve müdavimlerini anlatan dizi uzun yıllar devam etti. Dizide oynayan pek çok kişinin ünü aldı yürüdü. Fraser'in kendi dizisi oldu. Dizinin tatlı bir açılışı vardı. Eskiden o güne kadar ki pek çok pub ve içki adetleri üzerine resimler sıralıyordu. İşte bir grup insan oturmuş True Blood için Cheers tadında bir giriş hazırlamış. Şarkı sözlerini değiştirmiş, eski canavar resimlerini koymuş. True Blood'ı seyretmeyi bırakalı uzunca bir zaman olsa da benim hoşuma gitti. Sanırım Cheers'i hatırladım, konunu True Blood ile alakası yok. Neyse ahanda aşağıda.