Cuma, Ağustos 31, 2018

Valerian - Bin Gezegen İmparatorluğu

Bazen bekleriz, bekleriz, bekleriz. Hayaller kurarız. Kendimizi hazırlarız, pompalarız. Yüksek beklentiler yaratırız. Heves yaparız, arkadaşlar arasında konuşur, nasıl istediğimizi anlatırız, birkaç resimden nasıl olacağını hayalleriz, hayal gücümüzün bizi götürdüğü yerlere gideriz.

Ondan sonra gelir önümüze esas eser. Şanlı Edessa’da künefe yemekten tut, yeni bir Yıldız Savaşları filmine kadar, önümüze sunulan hayallerini kurduğumuzun bir gölgesidir ancak. Bir tadına bakarız, ama aklımızın bir köşesinde hep bizim umduğumuz vardır. Elimizdeki hiç de vasat olmasa da, ortalamanın üstünde olsa da, biz bir şaheser beklerken elimizde ancak ‘iyi’ bir şey vardır… Bunun verdiği acı, o kadar hakkında konuştuğumuz arkadaşlarımızdan utanmamız, kendimize kızgınlığımız, hepsi birden ‘ne bu yaaaa’ sorusuna dönüşür. Oysa ki sorun önümüzdeki değil, hayallerini kurarken çok yüksek çıtaları geren bizlerdir. Çıta alçakta olsa hop, üstünden atlardık ancak boyumuzun çok üstündeki bir çıtanın değil üstüne çıkmak, altından bile zor zıplayınca tad iyice kaçar…

Valerian & Laurelline orjinal sahneleri...

Çarşamba, Ağustos 29, 2018

La Belle Sauvage

Arkadaşlarla biraz içtik.
The Trout Inn'in lisanssız bir fotoğrafını bulamadığımdan,
temsili olarak bu fotoğrafımı koymak zorunda kaldım.
Philip Pullmann, bundan kabaca 20 sene once Lyra’nın hikayesini bizlere okutarak kendimizi çok farklı bir evrende, ruhlarımızın vücutlarımızın dışında yaşadığı ve hayvan şekline büründüğü, cadıların arktik bölgelerde cirit attığı, kilisenin insanları baskı ve kontrol altında tutmaya çalıştığı maceralardan geçirmişti. Devam iki kitabı aynı derece etkileyici olmasa da kendilerini okutturmuş, ve üçüncü romanında Tanrı’nın öldürülmesi ile seriyi bitirmiştik.

Aradan geçen yıllarda Amerika’da en çok yasaklananlar listesinde olmaya devam eden, hatta benim bir iş arkadaşımın bile ‘çocuklara o kitapları okutturmuyoruz’ dediği bu seri yine de bir çok insana da ‘Daha! Daha!’ çığlıkları attırmıştı.

Cuma, Ağustos 03, 2018

Haftanın Resmi

Karnın iki parmak altından dikkatlice fileto çıkartıyoruz.
Geçenlerde internette denk geldim bu resime. Görünce aklıma fugu balığı yapan özel lisanslı Japon ahçılar geldi. Hani şu çook zehirli balığı hazırlayabilmek için uzun, zor ve pek çoğunun bitiremediği bir sınav sonunda elde edilen lisans gerekiyor. Neyse gel gör ki bu mizansen bir fugu balığına değil bir suşi mutfağına göndermeymiş. Rocky Meng pahalı zevkleri olanların müdavimi olduğu bir mutfak çizmiş. Ama kaynak resim ona ait değil. Resimle ilgili daha fazla bilgi aşağıda mevcut.