Haftasonu bir hayli gecikmeli de olsa Sherlock Holmes: A Game of Shadows’u seyrettim. Guy Ritchie’nin tarzını pek severim. İlk filmde yaptıkları da bir hayli hoşuma gitmişti. İkincisinin çekileceğini ve içerisinde Moriarty’nin olacağını duyunca da pek bir sevinmiştim. Ancak ilk görüntüleri ben de hafif bir şüphe oluşturmuştu. İşte bu saçma duygular içerisinde gittim ve seyir eyledim.
Tahminim filmi bir çoğunuzun seyrettiği yönünde yine de içeriği hakkında bilgi vermekten kaçınacağım. Genel olarak film tahmin ettiğim gibi ilk filme göre daha az başarılı ve onla elde ettiği başarıyı harcamaya yönelikti. İlk filmde kullanılan fikirler, yöntemler ve kişiler çoğu yerde tekrarlanıp, fazla bir yenilik getirmeden çekilmiş gibi duruyordu. Öykü çok hızlı gelişti. Oradan oraya yolculuklar, hızla gelişen kurgu ilk filmde olan o gizemli havayı ortadan kaldırmış. Holmes’un kafasının çalışma biçimi ve kavga sahnelerindeki önceden hesaplamaları biraz sıkmaya başlamış. Buna karşın Moriarty’i çok beğendim. İlk başta çok sıradan gözükse de bana göre Jared Harris’in de başarılı oyununun da katkısı ile şeytani zekası ve içinde kabaran asabiyeti çok güzel anlatılmış. Heyecan yaratan savaş sahnelerindeki top ve tüfengler için kullanılan çekim tekniği de güzel olmuş.
Tahminim filmi bir çoğunuzun seyrettiği yönünde yine de içeriği hakkında bilgi vermekten kaçınacağım. Genel olarak film tahmin ettiğim gibi ilk filme göre daha az başarılı ve onla elde ettiği başarıyı harcamaya yönelikti. İlk filmde kullanılan fikirler, yöntemler ve kişiler çoğu yerde tekrarlanıp, fazla bir yenilik getirmeden çekilmiş gibi duruyordu. Öykü çok hızlı gelişti. Oradan oraya yolculuklar, hızla gelişen kurgu ilk filmde olan o gizemli havayı ortadan kaldırmış. Holmes’un kafasının çalışma biçimi ve kavga sahnelerindeki önceden hesaplamaları biraz sıkmaya başlamış. Buna karşın Moriarty’i çok beğendim. İlk başta çok sıradan gözükse de bana göre Jared Harris’in de başarılı oyununun da katkısı ile şeytani zekası ve içinde kabaran asabiyeti çok güzel anlatılmış. Heyecan yaratan savaş sahnelerindeki top ve tüfengler için kullanılan çekim tekniği de güzel olmuş.
Bir de aklımı kurcalayan bir bölüm var. Filmin bir sahnesinde dudaklarına sürdüğü ruju ve gözlerine sürdüğü her ne ise, o suratına yayılan Holmes bana fazlası ile Heath Ledger’ın oynadığı Joker’i anımsattığı. Bir rastlantı mı yoksa bilerek yapılmış bir gönderme mi bilemiyorum. Nette şöyle bir baktım. Genelde herkes benzer fikirler beyan etmiş ama net bir haber yok.
Sonuç olarak ilk filmin seviyesine yaklaşamasa da ve her ne kadar benim gibi bir huysuzu tatmin etmese de, izlenebilir, keyifli bir filmdi. Aşağıda Holmes karakteri hakkında Radikal Kitap’ta A. Ömer Türkeş’in değerlendirmeleri var. Çeşni olsun diye koydum.
1 yorum:
Sarlok amca bu aralar populerken ister istemez akla Hugo odullu Neil Gaiman hikayesi A Study in Emerald
geliyor. Son derece legal linkten okuyunuz, okutunuz.
Yorum Gönder