Pazartesi, Aralık 19, 2011

"Bilgisayar ekranından bir halt okunmuyor yav" Hadi len!

Ben de bunu diyenlerdendim. Bir çok arkadaşım da aynısını iddia ediyor. Ebooklar, hikayeler ekrandan okunmuyor diye ısrar ediyorlar. Öte yandan iş hayatlarını bütün gün ekranda belge yazıp çizmek, kodlamak, doküman okumak ile geçiriyorlar.

Nereden denk geldim bilemiyorum ama Cory Doctorow bu konuda Locus magazininde 2007'de bir şeyler yazmış.

Gel zaman git zaman fikirlerim değişti, Cory Doctorow ile aynı fikirdeyim. Ben de yukardaki birkaç cümleyi yazarken Cory'nin linklerini google ile aradım, bir müşterinin makinasına iki ayrı versiyon JDK kurdum, RSS readerimi (Google Reader) ziyaret ettim, mail gelmiş mi diye baktım, takvimime ne yaptığımı yazdım, akşam ofis yemeğine çıktığımızda ne kadar soğuk olacak diye baktım, BBC Radio 4 sayfasında belgesel bitip başka bir program başladığında gidip kapattım...

Hayli bir kitap sahibi bir insanım ve ciddi bir kitap satın alma hastalığım mevcut.

Geçmişe Mazi - 2005 civarı Cambridge kütühanesi
Eskiden Ankara'da yaşarken çılgın gibi gidip Bilkent Kütüphanesinden bilim kurgu kitaplarını alıp sıra sıra okurdum. Larry Niven'den tut, Orson Scott Card gibi bi sürü sağcı salağı da o sayede okuyupbitirmiştim 1999 yılı olmadan. Gidip Olgunlar'daki sahafları her cumartesi tarar, ordan da Karanfil pasajına inip haftalık 5 milyon bütçemi harcamadan dönmezdim, orada da mı bir şey yok, Zafer Çarşısının arkasındaki çok daha az bilinen sahaflara inerdim. Cambridge'de iki defa taşınırken üç kitaplık dolusu çift-sıra tepeleme tıkıştırılmış kitabı hayır işleri için para toplamaya çalışan örgütlere bağışladım, Cambridge civarından da 2008 başında taşınırken kitap sayısında hayli bir azaltma yapmama rağmen o zamandan beri üç kitapluk daha aldım, dört tane daha şimdiden birbirine uyan IKEA Billy modellerli mi alsam diye düşünmekteyim (ama siyah çok pis toz gösteriyor yav).

Herneyse, buna rağmen alıp da okumadığım kitap sayısı artmakta. Kitap almak eski bir el alışkanlığı haline döndü. Hele ucuz, ikinci el, 1960'larda ilk veya ikinci baskı filan bir şey görürsem atlamamam mümkün değil. Ama koltuğa oturup okumaya ayırdığım zaman ciddi azaldı. Öte yandan okuduğum şeylerin sayısı ciddi miktarda artmakta. Netten okuduklarımın haddi hesabı yok. Her gün yayınlanan yeni kısa hikayeler, çeşitli yazarların eserlerini de netten okuyorum. Hala iki ayda bir Interzone geliyor postadan ancak ciddi bir şekilde üst üste konmuş şeklinde okunmayı bekliyorlar.

Benim gibi bir kitap kurdu eğer kitapları okumaktan vazgeçip her şeyi netten, parlak bir ekrandan okuyabiliyorsa şikayet etmeden, artık "ekrandan kitap okuyamıyorum" bahanesi iflas etmiştir.

Okuyorum, okuyorsun, okuyoruz. Parlak bir laptop ekranı olsun, bir tablet ekranı olsun, hala biraz elitist takılıp işin en kitaba benzer halini (elektronik mükekkepli ebook okuyucu), artık dijital ortamlarda okuyoruz. Her ne kadar özellikle 60/70/80'li arkadaşlar olarak şikayet etsek de durumdan, 90'lı arkadaşlar bizi hiç takmayacak, her şekilde okumaya devam edecekler dijital ortamlardan.

Gerisi bahane - şikayet etmeyi seviyoruz.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Şikayet demişken; Ah bir de şu fon rengini değiştirseniz! siyah üzerine beyaz yazıları okurken sadece benim mi başım dönüyor acaba.

Hakan dedi ki...

Webefendimize ilettim sitemleri daha önce. Kendisi şu anda Devlet emrettiği için ikametgahını Ankara'dan İstanbul'a aldırmakla meşgul. Umarım yakın bir zamanda biraz daha rahat okunan bir sayfa tasarımımız olacak.

EnT dedi ki...

Yerleşme ve internete bağlanma işleri bitince bakacağım. Umarım tez zamanda biter :)

EnT dedi ki...

Bu arada kindle candır :)

NoT: Valla sitenin rengine bakacağım. Valla. Söz yauv!