Tembellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tembellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Salı, Mart 03, 2015

Uzay ve Gezegen...


Yukardan etraf daha bir şenlik


Avrupa Uzay Ajansı ESA'nın Uluslararası Uzay İstasyonundaki (ISS) Columbus modülüne üç tane yüksek çözünürlüklü kamera bağlamış. Buna 'Yüksek çözünürüklü Dünya Gözleme Sistemi' diyorlar.

Dahası, 7/24 sürekli uzaydan dünyaya yayın yapılmakta. Kameralar karanlıkta veya uydu haberleşme hattında olmadığı anlar dışında sürekli canlı yayında dünya yüzeyini göstermekte.

Aha güneş batyor uzayda. Yazıyı yazmaktansa bunu seyrediyorum.
Uzaya gitmemiz daha bir süre zor olacak ancak bu sistem şu anda çalışma odamda eski bir laptopa bağlı 17" bir ekranda sürekli gösterimde. Özellikle 45 dakikada bir olan güneş doğuş veya batışları her seferinde nefesimi kesiyor. Ayrıca Pasifik veya Atlantik üzerindeyken mavi-beyaz görüntü, bulutların şekilleri en çok hoşuma giden şeyler arasında.

Uzayda aylaklık yapma fikri sadece benim değil.
ESA astronotu Samantha Cristoforetti de aynı fikirde.


Herhalde beni uzaya gönderselerdi bütün zamanımı aylak bir şekilde dünyaya bakarak geçirirdim.

Aşağıdaki embed çalışacak mı emin değim ama NASA'nın sitesinden izleyebilirsiniz. İzleyiniz.

Perşembe, Ekim 30, 2014

Haftanın Öteki Resmi

Madem zaman bulamadığımdan podcast yüklemekte sorun yaşıyorum, şu resimle idare edin! Saat 18:43, ben kahvaltı yapmaya gidiyorum arkadaş!


Deviant Art'tan Grosnes'in diğer çizimlerine de bakın, çok eğlenceliler!

Pazar, Ağustos 25, 2013

İstemediğim ve terkettiğim kültürlere pencereden bakıp iç geçirmek

Ankara'nın Yeni Mahallesi,
Dikmen kadar olmasa da,
bi daa gidersem zik beni
Onbeş yıl öncesine kadar neredeyse hiç çizgiroman okumazdım. Yiğit ve Efe'den aldığım amerikan comiclerin zayıflığı ile Efe'nin çok iyi gizlenmiş, doksanlarda artık daha çok hafif pornolaşmış Heavy Metal arşivine ulaşması zor olması (Yenimahalle layn, iki otobüs değiştirilecek ya da dağlara pedal basılacak, zor be) beni iyiden iyiye soğutmuştu.

125cc motokros potpot istiyorum!
Sonra İngiltere'de gerek newsgroupslar (bkz, alt.binaries.pictures.manga), gerek çeşitli scanlator torrent siteleri derken kendimi ciddi bir şekilde mangalara verdim, çok da iyi ettim. Erişimi kolay olan Amerikan süperkahraman saçmalıklarından uzaklaşıp hikayeye ve çizgiye önem veren bir çok eser okudum. 5 yıl kadar önce gerek alt.binaries gibi newsgroupların yavaş yavaş ölmesi, gerek genel olarak Usenet'in nalları dikmesi ve en son nokta olarak da tek tek torrentlerle uğraşmanın adamı çok yorması, manga indirme dönemimi sona erdirdi. Her nasılsa kendimi eğer Amazon'dan ya da Forbidden Planet Londra'dan fiziksel olarak almazsam az manga okur buldum. Kayıp mı? Hem de nasıl. Kesinlikle çok sey kaybediyorum ancak elimdeki birikmiş mangaları okusam herhalde bir on senemi alır. Tek tek ingilizceye cevrilip basılmalarını beklersem yüz senemi. Japonca öğrenmeyi de beceremediğime göre...

Neyse, haliyle Metal Hurlant / Heavy Metal dışında pek bir bağımsız 'comic' tavir edebileceğimiz eserleri okumadim ancak birkaç yıl önce bağımsız bir çizer, Brandon Graham'ı Google Reader'e eklemiştim. Ne kadar iyi bir iş yaptığımı anlatamam herhalde. Brandon, hem çok süper şeyler çiziyor, hem de bir yerde her nasılsa zevklerimiz tutuşuyor. Brandon Graham, Royal Boiler bloguna çok yazmıyor ama her yazdığımda zevkten dört köşe okuyorum. Forbidden Planet'te yaptığı eserleri arasam da bulamadım, galiba gerçekten yanlış kıtadayım.

Avrupa'da, özellikle Belçika ve Fransa'da ciddi bir bağımsız çizgiroman grubu var ancak anlamadığım dillerde konuşuyorlar, yine Japonya'da dükkanlara girip girip bir şey alamadan çıkmam gibi, Eralp'in beni kıtada gezdirdiği çizgi romancılardan da bir şey alamadan çıkıyorum.

Haliyle süper kahraman diye istemediğim, manga ve özgür çizerler olsun, terkettiğim iki kültüre Graham blogunda bir şeyler yazdığında bakıp, derin derin iç geçirmek dışında bir şey gelmiyor elimden.

Bir ara Heavy Metal'in hayli bir arşivini indirmiştim (nereye koyduysam, 90'ların başında evimde 10+TB disk kapasitesi olacağını hiç hayal bile edemezdim), Moebius'un ölümü sonrasında ilk sayılarından okumaya başlamıştım. Daha sonraları erotikliği ön plana çıkarmalarına rağmen yine de arada bir çok başarılı bilim kurgu hikayeleri olurdu.

Ah ah... Hem bu kültürün bir parçası olmak istiyorum, hem de içimdeki üşengeçlik kılı "Önce elindeki Doctor Who'ları bitir, sonra mangaları oku, sonra animeleri izle, en sonra da birikmiş İnterzonelarını karıştır, en son olarak da sıra sıra bekleyen kitapları oku, ondan sonra kendine yeni bir hobi ara dangalak!" diyor ve hak veriyorum kendisine.

En son olarak da son blog girintisinden bir resimle kapatayım. Brandon'un referans attığı hiç bir şeyi bilmiyorum, Marvel'in hangi dizisi hiç bir fikrim yok, Thanos nedir anlamam ama Maison Ikkoku referansına taktım kafayı.

'Piyo piyo'

Kısacası, gidin Brandon Graham okuyun, blogunu takip edin. Kazara doğru kıtadaysanız ve bulabiliyorsanız çizgiromanlarını alın. Genel olarak da üşengeçlik kılınızı kazıyın, jiletin 5 bıçağı olsun.

Salı, Temmuz 09, 2013

Bana tembelliğin resmini yapabilir misin?


Kaç zamandır tembellikten Hitit Güneşini ihmal ediyoruz. Bu akşam daha bir ihmal edip Simpsons seyrederken bu bölüme denk geldim. Utanmadım, sıkılmadım daha da önemlisi üşenmedim buraya koydum. Arada bir Latin dili olduğunu var saydığım alt yazılar var ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Adamlar bir araya gelip çoksatan yazıyorlar biz bloga iki satır yazamıyoruz :p Yazamamak, yazmak ve para kazanmanın formülü üzerine, Neil Gaiman'ın katkıları ile The Simpsons: The Book Job.


Perşembe, Ekim 25, 2012

Yaz(a)manın dayanılmaz ağırlığı!

Yazmaya çalışanlar bilirler. Yazmak meşakkatli bir uğraştır. Aslında uğraş demek de yanlış olur bayağı iştir. Hele bir de hakkıyla yazanlar var ki onlar farklı bir mertebedeler. Bu disiplin gerektiren işi yılmadan tamamlayan yüce kişilerdir. Hitit Güneşi'ni takip edenler bilir. Biz tembellik konusunda pek çok değerli eser verebiliriz. Ancak üşenip başlamıyoruz. Sağ olsun Zachary Petit diye Adem evladı yapmış, the digital reader da yayınlamış. Yazmaya çalışırken neler olur? Neler bizi engeller? Hoş biz bunların ansiklopedisini de yazarız ama başka zaman.

http://www.the-digital-reader.com/wp-content/uploads/2012/10/how-to-publish-your-book1.jpg