 |
Ankara'nın Yeni Mahallesi,
Dikmen kadar olmasa da,
bi daa gidersem zik beni |
Onbeş yıl öncesine kadar neredeyse hiç çizgiroman okumazdım. Yiğit ve Efe'den aldığım amerikan comiclerin zayıflığı ile Efe'nin çok iyi gizlenmiş, doksanlarda artık daha çok hafif pornolaşmış Heavy Metal arşivine ulaşması zor olması (Yenimahalle layn, iki otobüs değiştirilecek ya da dağlara pedal basılacak, zor be) beni iyiden iyiye soğutmuştu.
 |
125cc motokros potpot istiyorum! |
Sonra İngiltere'de gerek newsgroupslar (bkz,
alt.binaries.pictures.manga), gerek çeşitli scanlator torrent siteleri derken kendimi ciddi bir şekilde mangalara verdim, çok da iyi ettim. Erişimi kolay olan Amerikan süperkahraman saçmalıklarından uzaklaşıp hikayeye ve çizgiye önem veren bir çok eser okudum. 5 yıl kadar önce gerek alt.binaries gibi newsgroupların yavaş yavaş ölmesi, gerek genel olarak Usenet'in nalları dikmesi ve en son nokta olarak da tek tek torrentlerle uğraşmanın adamı çok yorması, manga indirme dönemimi sona erdirdi. Her nasılsa kendimi eğer Amazon'dan ya da Forbidden Planet Londra'dan fiziksel olarak almazsam az manga okur buldum. Kayıp mı? Hem de nasıl. Kesinlikle çok sey kaybediyorum ancak elimdeki birikmiş mangaları okusam herhalde bir on senemi alır. Tek tek ingilizceye cevrilip basılmalarını beklersem yüz senemi. Japonca öğrenmeyi de beceremediğime göre...
Neyse, haliyle
Metal Hurlant / Heavy Metal dışında pek bir bağımsız 'comic' tavir edebileceğimiz eserleri okumadim ancak birkaç yıl önce bağımsız bir çizer, Brandon Graham'ı Google Reader'e eklemiştim. Ne kadar iyi bir iş yaptığımı anlatamam herhalde. Brandon, hem çok süper şeyler çiziyor, hem de bir yerde her nasılsa zevklerimiz tutuşuyor.
Brandon Graham, Royal Boiler bloguna çok yazmıyor ama her yazdığımda zevkten dört köşe okuyorum. Forbidden Planet'te yaptığı eserleri arasam da bulamadım, galiba gerçekten yanlış kıtadayım.
Avrupa'da, özellikle Belçika ve Fransa'da ciddi bir bağımsız çizgiroman grubu var ancak anlamadığım dillerde konuşuyorlar, yine Japonya'da dükkanlara girip girip bir şey alamadan çıkmam gibi, Eralp'in beni kıtada gezdirdiği çizgi romancılardan da bir şey alamadan çıkıyorum.
Haliyle süper kahraman diye istemediğim, manga ve özgür çizerler olsun, terkettiğim iki kültüre Graham blogunda bir şeyler yazdığında bakıp, derin derin iç geçirmek dışında bir şey gelmiyor elimden.
Bir ara Heavy Metal'in hayli bir arşivini indirmiştim (nereye koyduysam, 90'ların başında evimde 10+TB disk kapasitesi olacağını hiç hayal bile edemezdim), Moebius'un ölümü sonrasında ilk sayılarından okumaya başlamıştım. Daha sonraları erotikliği ön plana çıkarmalarına rağmen yine de arada bir çok başarılı bilim kurgu hikayeleri olurdu.
Ah ah... Hem bu kültürün bir parçası olmak istiyorum, hem de içimdeki üşengeçlik kılı "Önce elindeki Doctor Who'ları bitir, sonra mangaları oku, sonra animeleri izle, en sonra da birikmiş İnterzonelarını karıştır, en son olarak da sıra sıra bekleyen kitapları oku, ondan sonra kendine yeni bir hobi ara dangalak!" diyor ve hak veriyorum kendisine.
En son olarak da son blog girintisinden bir resimle kapatayım. Brandon'un referans attığı hiç bir şeyi bilmiyorum, Marvel'in hangi dizisi hiç bir fikrim yok, Thanos nedir anlamam ama
Maison Ikkoku referansına taktım kafayı.
 |
'Piyo piyo' |
Kısacası, gidin Brandon Graham okuyun, blogunu takip edin. Kazara doğru kıtadaysanız ve bulabiliyorsanız çizgiromanlarını alın. Genel olarak da
üşengeçlik kılınızı kazıyın, jiletin 5 bıçağı olsun.