Dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba, Ocak 02, 2019

Amerikan Tanrıları geri dönüyor, ilk üç dakikasını izleyin

Amerikan Tanrıları Neil Gaiman'ın en iyi kitabı olmasa da en bilineni oldu. Bunun da nedeni ise ilk sezonunu nefessiz izlediğimiz dizisi. Fakat ilk sezondan sonra çeşitli sorunlar baş gösterdi. Önce diziyi yürüten Bryan Fuller ve Michael Green ayrıldı akabinde de onların yerine gelen Jesse Alexander gitti. Nedeni hakkında ise rivayet çeşitli. Arada da Medyayı oynayan Gilian Anderson ayrıldı. Tüm olanların ise bizi ilgilendiren kısmı ise bir türlü beklediğimiz ikinci sezonun başlayamaması. Sonuçta zor da olsa yeni sezon 10 Mart'ta başlıyor.Yeni sezonun ilk üç dakikasını Odin'in gününde aşağıda izleyebilirsiniz.

Yeni tanrılar ile eskiler arasındaki savaş şiddetle yaklaşıyor. Tanrıların gazabından korkun . . .

Salı, Nisan 12, 2016

Ölüler Geliyor!

Taht Oyunlarının kitapların önüne geçeceği 6. sezonu yakında başlıyor. Dizinin en son görüntüleri yayınlandı. Görüntülerde Ak Yürüyenleri artık iyice ortaya çıkmış, Starkları yine ve yine azap çekerken, Tyron'ı bilgece ama iğneleyici laflar ederken, Cersei'yi asabi ve hırslar çemkirirken, ejderhaları uçup kusarken, askerleri ve figüranları her çeşitte ölürken, birilerini içerken, birilerini  sevişirken, birilerini dedikodu yapıp tehditler savururken görüyoruz. Yani kısacası daha önce olduğu gibi görüyoruz. Bir fark var tabii. Onları da izleyince görürsünüz. Ahanda aşağıda. Kış geldi, esas ondan sonra gelene bakın siz. (Resim birilerinin çalışması, heyecan yapmayın.)

Pazartesi, Haziran 22, 2015

Savulun! Amerikan Tanrıları geliyor

Amerikan Tanrıları yakın zamanda okuğum ve pek sevdiğim Neil Gaiman'ın kitabı. Geçen yıl kitabın dizisinin çekilmesi hakkında söylentiler çıkıyordu. Gözüken o ki söylentiler gerçeğe dönüştü. Freemantle Media'nın haberine göre Starz kanalı kitabın dizisinin çekilmesine onay verdi ve süreç başladı. Dizinin senaryosunu Bryan Fuller (Hannibal, Pushing Daisies, Heroes) ve Michael Green (The River, Kings, Heroes) yazacak. Gaiman ise ekipte yer alacak. Fuller dizideki gelişmeyi aşağıda ön çizimi twitterdan paylaşarak yaptı. Dizi yolda, bakalım ne zaman izleyebileceğiz?

Çarşamba, Mayıs 13, 2015

İnsan düşmeye görsün

Bugünlerde Şeytan olmak bile zor. SSK'sı tam yatmaz, sağlık kısmı sorunlu, diş hekimi desteği hiç yok, müşteriler desen ayrı bir dert, mesai saatleri eli kolu bağlıyor, ofis ortamı biraz sıcak. Vallahi çekilir dert değil. Sanırım Şeytan da benzer bir şekilde düşünmüş olacak ki sıkılıp Melekler Şehri Los Angeles'a ikametgahını aldırmış. Şeytan dediğime bakmayın. O sahne ismi. Gerçekte Lucifer Sabahyıldızı olarak doğmuş. Sonrası malum. 

Çarşamba, Nisan 29, 2015

Ve sihir İngiltere'ye geri döndü!

Sihir ciddi iştir!
Sussana Clarke'ın yazdığı Jonathan Strange & Mr. Norrell kitabından ve çekilmekte olan dizisinden burada çeşitli defalar bahsetmiştik. En sonunda dizinin uzun sayılabilecek bir tanıtımı yayınlandı. BBC'nin çektiği dizinin tanıtımında kitaptan hatırlayacağımız pek çok karakteri görebiliyorum. Tabi ki en başta pek muhterem Norrell Beyefendi'nin kibirini, sevgili Jonathan Strange'in hevesini, coşkusunu, pek centilmen Beyefendi'nin kurnazlığı ve sihirin ihtişamı ile tekinsizliğini izliyoruz. Ben bu diziden umutluyum. Mayıs ayında yayına gireceği söylenmişti ama şu an için ne zaman olacağı net değil. Bakalım nasıl çıkacak?

Cumartesi, Nisan 11, 2015

Esas Hafiye geri dönüyor

True Dedective beni hatti zatinda etkileyen bir dizi idi. Oyuncuların performansının yanı sıra, karanlık havası ve Lovecraft temaları muazzam bir eser ortaya çıkarttı. Dizinin genel başarısından sonra HBO iki sezon için daha dizinin yaratıcısı Nic Pizzolatto anlaştı. Yeni sezonda yeni karakterler ve öykü olacaktı. Pek çok oyuncunun ismi geçtikten sonra esas kadro olarak Colin Farrell, Rachel McAdams, Taylor Kitsch ve Vince Vaughn açıklandı. Konusu hakkında fazla bir şey bulamadım ama ilk tanıtım görüntüsü yayınlandı. Oyuncuların görüntülerine eşlik eden müziğin sahibini bulamadım. Farell'ın bıyıkları beni benden aldı ancak. Yeni sezon 21 Haziran'da başlıyor.

Pazartesi, Şubat 23, 2015

Gizli Dosyalar yeniden mi açılıyor

X-Files bir dönem çoğumuzun nefessiz seyrettiğimiz diziydi. Mulder ve Scully'e her ne kadar ısınamasam da anlatılanlar beni büyülemişti. O dönemde benzeri çok azdı. Bir de bir türlü bitiremediğim bilgisayar oyununu hatırlıyorum. Sonuna kadar gelip günlerce süründükten sonra va geçmiştim. Dizi uzun zaman devam etti. Filmleri çekildi. En sonunda da bana göre sessiz sedasız sona erdi.

Son habere göre Fox TV diziyi tekrar canlandırmayı planlıyormuş. David Duchovny ile Gillian Anderson ile dizi için görüşmeler varmış. Belki o dönem ki başarısından, belki de çekilecek konular giderek azaldığından tekrar diziyi düşünüyorlar. Ne de olsa diziye çevrilecek çizgi roman, roman ve filmler giderek azalıyor. Sonucunu ileride görürüz.

Dark Horizons'dan

Perşembe, Şubat 12, 2015

From Hell filmden sonra dizi oluyor

Başarılı filmlerin dizisinin çekilmesi konvoyuna From Hell/Cehennemden Gelen de katıldı. Alan Moore'un aynı adlı karanlık ve lezuzatlı çizgi romanından uyarlanan filmin FX kanalınca dizisi için bir çalışma var. Fakat Kasım'da okuğum bu haberden sonra yeni bir şeye denk gelmedim. Açıkcası ilk başta umduğumu bulamasam da giderek ısındığım gibi Constantine gibi örneklerin artmasında fayda var. Bir ara üşenmeyip 12 Maymun'a da bakmalıyım. Neye benzediği hakkında halen bir fikrim yok.

Pazartesi, Aralık 22, 2014

Sihir nereye gitti?

Daha önce Susanna Clarke'ın Jonathan Strange ve Mr. Norrell kitabının dizi olarak çekilmekte olduğu paylaşmıştık. Geçen süre zarfında dizinin ilk görüntüleri, kısa da olsa, ortaya çıktı. Bu kısa görüntüde İngiltere'de sihirin artık neden çalışmadığı konusundaki endişeli beyefendilere Bay Norrell bu konudaki yeteneklerini açıklıyor. Hemen aşağıda.

Cumartesi, Aralık 06, 2014

Sihir centilmenliğe halel getirir mi?

Sihir azizim
İngiltere sıkı kuralları, kemikleşmiş gelenekleri ve donuk toplumsal ananeleri ile farklı bir ülke. Bir centilmen yürür koşmaz derler. Diğer yandan ise Susanna Clarke farklı bir soru atmıştı ortaya. Bir centilmen sihire ilgi duyar mı? Sihri tatbik eder mi? Viktorya İngilteresinin katı ahlak anlaşıyında buna yer var mıdır? Clarke'ın çıkalı uzun yıllar olan ilk ama kallavi romanı Jonathan Strange & Mr. Norrell uzunca bir zaman önce çıkmıştı. Eralp sağ olsun sayesinde haberdar olup okudum. Yine zati şahanelerine gönderme yaparak özetleyeceğim bu roman "Yetişkinler için Harry Potter tadında".

2013 yılında çıkan haberlere göre BBC kitabı diziye uyarlayacaktı ve 2014 yılı içerisinde de bu diziyi izleme imkanımız olacaktı. Aradan geçen süre zarfında dizi için pek de takvime uygun bir gelişme olamadı. Fakat geçenlerde dizinin oyuncuları açıklandı. Bu yıl içerisinde izleyemeyecek olsak da ilerleme olduğunu görmek pek lezüzatlı. 2015 yılı içerisinde diziyi izletme zevkine erişebileceğiz.

Eddie Marsan (Best of Men, Ray Donovan, Filth) pek saygıdeğer Norrell Beyfendiyi, Bertie Carvel (Restless, Hidden, Matilda) ise sihirşinaz Jonathan Strange'i oynayacak.  Diğer oyuncular ise Alice Englert (Ginger & Rosa, Beautiful Creatures), Marc Warren (Hustle, Mad Dogs, The Musketeers), Samuel West (Mr Selfridge, Fleming) ve Charlotte Riley (Wuthering Heights, Easy Virtue).
 
Bekleyip göreceğiz. Ey kitabı halen okumayanlar. Dişinizi sıkın ve okuyun dizi yayınlanmadan. Biraz kalın olabilir fakat her şey de kolay olacak diye bir kaide yok.

Pazartesi, Ağustos 04, 2014

American Gods sonunda çekiliyor, gibi

Neil Gaiman'ın American Gods'ını halen okumadım. Good Omens'i bitirir bitirmez bakacağım. Ama önce aradan Unseen Academicals'ı çıkartmam lazım. Yani belirsiz yakın bir gelecekte gerçekleşmesini umduğum bir eylem. Kısmet. Her neyse bir süredir, yani neredeyse üç yıldır, kitabın dizi olarak televizyonlara taşınması için çalışan insanlar var. Bir süre önce HBO ve Tom Hanks güç birliği yaparak bu konuya eğilmişlerdi. Gelin görün ki başaramamışlar. Şimdi olaya Starz el atmış ve tekrardan hummalı bir çalışma başlamış. Olaya el atan kişiler ise Bryan Fuller (Hannibal, Pushing Daisies, Heroes) ile Michael Green (The River, Kings, Heroes). Bakalım başarabilecekler mi? Başarırlarsa bakalım ben o tarihe kadar kitabı okuyabilecek miyim? Sorular her yanımızda. Gaiman ise bu değişiklikten de hoşnut gözüküyor. Görünen o ki pek çok insan kitaptan alıntıları vücutlarına kazıyacak kadar kitabı seviyorlar. İşte Gaiman bu ekibin böylesi hayranların taleplerine cevap verecek kadar güzel bir dizi çekebileceklerine inanıyor. O inanıyorsa elbet bir bildiği vardır demek. Neyse bekleyip göreceğiz. Umarım çok beklemeyiz. Hem sizler diziyi hem de ben kitabı :)

Elalem ne dövmeler yaptırıyor

Geek Tyrant'tan arak

Cuma, Ağustos 01, 2014

Cheers tadında True Blood

Eskiden, televizyonda dizi izlemeye yeni başlandığı antik çağlarda Cheers adlı bir dizi vardı. Türçke ismi var mıydı bilemedim. Bilen bilir. Boston'daki bir barı ve müdavimlerini anlatan dizi uzun yıllar devam etti. Dizide oynayan pek çok kişinin ünü aldı yürüdü. Fraser'in kendi dizisi oldu. Dizinin tatlı bir açılışı vardı. Eskiden o güne kadar ki pek çok pub ve içki adetleri üzerine resimler sıralıyordu. İşte bir grup insan oturmuş True Blood için Cheers tadında bir giriş hazırlamış. Şarkı sözlerini değiştirmiş, eski canavar resimlerini koymuş. True Blood'ı seyretmeyi bırakalı uzunca bir zaman olsa da benim hoşuma gitti. Sanırım Cheers'i hatırladım, konunu True Blood ile alakası yok. Neyse ahanda aşağıda. 


Cumartesi, Haziran 28, 2014

Esas Hafiye ve Ktulhu

True Detective son dönemlerde seyrettiğim en etkileyici dizilerin başında geliyor. Karanlık atmosferi, derin karakterleri, etkileyici oyunculuğu, tekinsiz nesneleri,  gizemli kurgusu ile bir çırpıda izleyip bitirmemi sağladı. Her ne kadar sonu dizinin geneli kadar vurucu olmasa da lezzuzatlı bir tat bıraktı. İzlemeyenlerin biran önce izlemesini salık veririm.

Dizide Sarılı Kral ve Carcosa sürekli gönderme yapılan, uğruna cinayetler işlenen  gizemli kavramlar. Carcosa Ambrose Bierce'ın öyküsünde geçen meşum bir şehir. Daha sonra 1895 tarihli The King in Yellow adlı öykü seçkisinde Robert W. Chambers tarafından kullanılıyor. Chambers ayrıca Hali ve Hastur isimlerini de alıyor. Bu kitap tekinsiz öyküler arasında bir klasik olarak sayılıyor. İçerisine on adet öykü bulunan kitabı henüz okumadım ama yakın gelecekteki okuma listemin içerisinde. Umarım okuduktan sonra buradan hakkında bir şeyler yazarım.

Pazartesi, Haziran 09, 2014

Ryu ile Ken aramızda, yanı başımızda

Yaşı yetenler kadar pek kişi biliyordur Street Fighter'ı. Pek çoğumuz jeton dilenerek makineler başında tükettiği gençliğini. Aklıma hep İstanbul'un Kuşçuları'ndaki sarı saçlı, bıyıklı abi geliyor "istikbalime mal oldu" derken. Bir nevi bizim de geleceğimizin bir kısmı Ankara'da Sakarya ve Meşrutiyet Caddesinde kaldı :) Street Fighter bir döneme damga vuran, oyun makinelerine insanları esir eden efsane bir konsol oyunudur. Kulaklarımızdan aduket, oryuken nidaları hiç gitmedi. Oyunun yaratıcısı Capcom firması tabi ki oyun sayesinden voleyi vurdu. 

Yıllar içerisinde yeni sürümleri, çizgi filmi ve en sonunda bana göre izlemeye değmez bir filmi de çekildi. Bütün bunların üzerine Joey Ansah ile Christian Howard kendi başlarına dizisini çekmeye başladılar. 2010 yılında çektikleri ilk görüntülerden sonra diziyi bitirebilmek için Kickstarter'dan bağış topladılar ama ismi gizli bir bağışcı tarafından yapılan cömert bağıştan sonra dizi için finansman sorunu çözülmüş oldu. Street Fighter Assassin's Fist için 2013 yılının yazında başladıkları çekimleri şu an için tamamladılar ve Machinima'nın Youtube kanalından bölümleri yayınlamaya başladılar. 12 bölümlük ilk çalışma netten yayınlandıktan sonra, televizyon dizisi olarak yayınlanacak. Akabinde ise bir televizyon filmi olarak tamamı yayınlanacak.

Aşağıda ilk bölüm var. Fazlasını netten seyredebilirsiniz. Bence bir hayli güzel olmuş. Ken ve Ryu'yu böyle izlemek hem eğlenceli hem de nostaljik geldi bana. Umarım bu dizi daha büyük ama bu ruhu taşıyan bir prodüksiyona yol açar. Abi geçiyim mi?

Cumartesi, Mayıs 31, 2014

Constantine perdeden sonra camda

Constantine benim için Keanu Reeves'in oynadığı büyü, cehennem, ifritlerin ve günümüzün birbirine karıştığı etkileyici bir film idi. Şunca yıldır her seferinde keyifle izlerim. Görselliği, karakterleri, mekanları ve hafif maço anlatımı ile hep çok tadında bir film olarak düşünürüm. Tabi ki IMDB'de sadece ve sadece 6,6 almış olması bir utanç olarak tarihe geçmiştir. Bu kadar insan kesinlikle yanılıyor olmalı :)

Hmm, biraz tanıdık mı ne?
Filmin aslında bir çizgi romandan uyarlandığını çok daha sonraları öğrendim. Cehalet ve tembellik zor iş vallahi. Ancak film ve esinlendiği Hellblazer çizgi romanı bir hayli farklı. Normal olarak. yazılı eserlere saygı hiç kalmadı artık. Hellblazer ve esas adamı John Constantine ilk kez Len Wein'in yarattığı Swamp Thing adlı çizgi romanda ortaya çıkıyor. Yazımda parmağı bulunanlardan biri tabi ki pek çok eserin, karakterin arkasında olan ve pek sevdiğimiz Alan Moore. Constantine'in yaratılış sürecinin Sting ile ilgisini buradan Moore'un ağzından dinleyebilirsiniz. (Yauv bu adam amma çok yerden çıkıyor.)

Çarşamba, Mayıs 14, 2014

Taht Oyunları ekrana taşınırken değişiyor mu?

Taht Oyunları son dönemde giderek daha çok takip edilen ve izlenen bir dizi. Bunda G.R.R. Martin'in öykü anlatımı, Westeros'un puslu ortamı ve HBO'nun diziye verdiği önem ile yaptığı yatırımın etkisi var. Ayrıca kitapların ekrana uyarlanış biçimi, alınan, çıkartılan ve eklenen bölümler de bu başarıda pay sahibi. Başta Yüzüklerin efendisi olmak üzere pek çok kitabın televizyona ya da beyaz perdeye uyarlanması üzerine ne kadar huysuzluk yaptığımı arkadaşlarım yakinen biliyorlar ve hatta bilmekten dolayı bir usanç ve pişmanlık içerisindeler dersem çok da abartmış olmam. Özellikle belirli kitapların görüntüye taşınırken yönetmenin hayal gücü ve çapı ile sınırlı kalmaları, kafasına göre ya da izlenme kaygısı (tamamen duygusal) ile yapmış oldukları değişiklikler beni bir hayli hoşnutsuz kılıyor. Bu düşüncelerimi de dile getirmekten, hem de birden çok defa, hiç çekinmiyor ve usanmıyorum.

Ancak konu Taht Oyunları olduğunda her nedense garip bir sakinliğe bürünmekteyim. Açıkcası nedenini çok da bilmiyorum. Tabi ki bu durumun yaşımın getirdiği olgunluktan olduğunu düşünmüyorum. Sanırım Taht Oyunlarında beni çeken öykü ve anlatım tarzından çok Martin'in kişi ve olaylara yaklaşımı. Karakterleri bütün yalınlığı ve eksiklikleri ile ortaya sermesi beni cezbediyor. Aynı şekilde olay örgüsünde kahramanların! zor, hatta imkansız durumlarda mucizevi bir şekilde kurtulmaları, zorlukları aşmaları bu kitapta yok. Hatta tam tersine acayip çuvallıyorlar. Stark ailesi bunun en belirgin kanıtı. 


Salı, Şubat 18, 2014

Vaiz en sonunda ekranda canlanıyor

Preacher ya da Vaiz ilginç bir çizgi roman serisi. Garth Ennis ve Steve Dillon tarafından yaratılan Vaiz, Jesse Custer'ın taneıyı arama macerasını anlatıyor. Ancak bu arayışın ilahiyat ya da sufizm ile bir alakası yok. Jesse Custer (Jesus Christ göndermesi ne yazık ki) tanrıyı arıyor çünkü onun yarattığı ve yönettiği bir dünyayı kötü yönettiğini, bu yüzden de cezalandırılması gerekttiğini düşünüyor. Tanrıyı bulunca da kendi eliyle cezalandırmak, pataklamak gibi bir amacı var. Bu açıdan çok eğlenceli ve sıra dışı bir çizgi roman. Bu çizgi roman ile taa 2007'de yılında bir şeyler karalamışım. Detayını buradan bulabilirsiniz.
 
io9'daki habere göre AMC çizgi romanın dizisi için bir pilot çekme konusunda karar vermiş ve çalışmaya başlamış. Yazarlar da belirlenmiş. Aslında içeriği açısından (Kıçsurat, Katillerin Azizi ile ucube pek çok karakteri yaratmak heyecan verici. Daha fazla ipucu yok merak eden okusun.) zorlu bir dizi olacak. Umarım iyi bir iş çıkartırken çizgi romanın çizgi dışı detaylarını kırpmazlar. Bekleyip göreceğiz.

Cumartesi, Şubat 15, 2014

Günbatımdan şafağa dizi olarak devam ediyor

Günbatımından Şafağa ya da ecnebi dilindeki karşılığı ile From Dusk Till Dawn taa doksanlı yılların ortasında çekilen sinemalarda birazcık sönük kalsa da fantastik, korku ve türevlerini sevenlerin bayıldığı Tarantino’nun duyulmaya başladığı, Clooney’in parladığı, Rodriguez’in patladığı bir filmdir. Müzikleri pek sevdiğim Latin Blues/Rock kumpanyası Tito ve Tarantula’ya aittir. Filmi halen her seferinde beğenerek izliyorum. Daha sonra filmin yazarı Robert Kurtzman olayın hafiften suyunu çıkartarak devam filmleri çekti ama hiç birini izlemeye değer bile bulmadım. Eğer seyreden var ise değerli fikirlerini bekleriz. Velhasıl bu kült filmin çekilişinden yaklaşık 18 yıl sonra Amerika’da yeni yayın hayatına başlayacak El Rey kanalında dizi olarak karşımıza çıkacak.

Pazartesi, Eylül 16, 2013

Hayatımızı mahvedenler 2

Çocukluğumuzda seyrettikten sonra hayata bakışımızı, dizlerden, filmlerden ve hatta kitaplardan beklentimizi değiştiren dizi ve filmleri sıralamaya devam edeceğim. Dediğim gibi bunlar beni mahvedenler, benim yorumlarım. Ama eminim geniş bir kesişim kümemiz var. Bundan başka bir bölüm daha yazacağım.

Cumartesi, Eylül 14, 2013

Hayatımızı mahvedenler 1


Geçen gün kamunun görsel yayınlarından sorumlu bürokratiğinin çizgi filmler hakkındaki açıklamalarını okudum. Kendisinin pedagoji, psikolji ya da ilgili herhangi bir bilim dalındaki birikimini bilmiyorum. Ancak gözüken o ki kendisi büyük bir havuz probleminden ibaret. Açık musluk sayısı birikime izin vermediği gibi cereyan da yapıyor. Özetle bu bürokratik kişisi şunu söylemiş: çizgi filmlerde olağan üstü, doğa üstü, kurgusal ögeler var, bunlar çocuklar için tehlikeli. Başta dediğim gibi herhangi bir sayısal veri içeren çalışma varmış gibi durmuyor. Bu kişinin, bir tür sıvı içerisinde hareket eden çeşitli gri tek hücreli organizmaların arasında atlayan minik kıvılcımlardan ibaret haznesinde oluşan akımın yeterli olmaması çok doğal. Derdim kişilerin kendi küçük dünyaları ve havuzları ile yaptıkları büyük genellemeleri eleştirmek değil. Zaten bir noktadan sonra kendilerini imha edeceklerdir. Misal daha önce aynı kurum tarafından hazırlatılmış olan masal ve efsaneler ile ilgili çizgi filmleri ne yapacaklarını merak ediyorum. Aklımdaki cevapları sizler ile paylaşmanın genel ahlaka uyacağından şüpheliyim

Velhasıl bu açıklamalar bir süredir kafamda olanları yazmama vesile oldu. Son yaptığımız podcastlerin birinde olsa gerek, bizi bu hale getiren etkenlerden kısa da olsa dem vurmuştuk. O zamandan beri aklımda bürokratiğin ifadesi ile “hayal ürünü varlıklar, uçanlar, kaçanlar, uzaylılar, doğaüstü yaratıklar” ihtiva eden hangi görseller bizim neslin değerli fertlerini yoldan çıkarttığını düşünüyorum.

Aklıma gelenleri aşağıda sıralayacağım. Hatırladıklarımı sıraladım. Muhtemelen belirli detayları da atmış olacağım. Eksik gediği düzeltirsiniz. Liste biraz uzun olduğu için birkaç bölümde yazacağım.