Perşembe, Kasım 01, 2012

The Revenant ve Zombi Filmleri Temalarına Bir Ek


THE REVENANT



The Revenant filmindeki olağanüstü varlık, filmde zombi olarak tanımlanmasa da filmin oldukça çok sayıdaki ögesi ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Amerika (bütün kıtayı kastederek) ve Avrupa'da popüler kültürde ve sanatta zombi istilasının ortak temalarını taşıyor.

Bu ortak temalara geçmeden önce “revenant”ın ne olduğundan ve filmden biraz bahsedelim:

Zindanlar ve Ejderhalar'ın Acaibü'l-Mahlukat ve Garaibü'l-Mevcudat kitaplarına aşina okuyucuların da bildiği üzere, “revenant”, “zombi” ve “vampir” denilen yaratıklardan ayrıştığı gibi hayli benzeşiyor da. "Revenant" özünde Fransızca asıllı bir sözcük olup, "geri gelen" anlamında; ölüm denen şeyden geri gelen, yani hortlayan bir yaratık.

Özellikle bu film bağlamında konuşacak olursak, Revenant: Zombi gibi çürümekte olan bir bedene sahip, ancak bilinç sahibi; mevcudiyetini sürdürmek içinse bir vampir gibi kan içmek zorunda ve mevcudiyeti ancak geceleri sürebiliyor, fakat en azından yaygın vampir mitolojisindeki vampir zaaflarına (sarımsak, çeşitli inançlara göre önemli nesneler, güneş ışığı ile yanma, aynalarda yansımama) sahip değil.

Filmin konusu itibari ile diğer oksimoron canlılarla ortak şu özelliği ön plana çıkıyor: canlılara musallat olma, hayatı kabusa çevirme. Yaşayanlardan intikam alma...

Ölülerin Geri Geldiği Günler, dünyanın çeşitli yerlerindeki kültürlerde mevcut. Örneğin 31 Kasım'da, Amerika-Avrupa'nın yanı sıra dünyanın kalanında da kutlanan, Cadılar Bayramı gibi. Belki de tüketim kültürü ile hayli bütünleştiğinden artık zombi, vampir ve diğer hortlaklar bu günlerde çok sevimli formlar ile sunuluyor.

Ya da bunun korku-komedi arasındaki başka bir tür bağ ile ilişkisi var... Ancak bu yazının konusu olmayacak bu ilişki. Ancak, günümüzde Romantik/Korku/Komedi denilebilecek bir türün yükselişi ise popüler kültürde hortlakların sevimlileştirilmesi arasında karşılıklı bir ilişki olabilir.


 Romantik/Korku/Komedi denilebilecek türde Zombilerin Şafağı (Shaun of the Dead -İngiltere) gibi bilindik örneklerin yanı sıra Fido (Kanada), Juan de Los Muertos [Ölülerin Juan'ı – Zombilerin Şafağı/Ölülerin Shaun'u'na gönderme ile bir Küba filmi] gibi saklı kalmış çok sayıda Romantik/Komedi/Korku hazinesi mevcut. Bunların da yazının başında belirtildiği üzere son on senede boy vermeleri genelde 11 Eylül/Irak İşgali sonrası dünya ile ilişkilendiriliyor.

The Revenant'ı izlemek isteyebilecekler için tadını kaçırmayacak bir özetini vermek gerekirse Irak İşgali'nde görevli bir asker savaş nediri sorgularken tuhaf, ölü ama değil, bir çocukla karşılaşıp pusuya düşüyor ve ölüyor. Sonrasında ise iki tane “geri dönüş” var. Biri “Ev”e, diğeri ise “canlıların arasına.” 

Bu ikinci dönüşün nasılına filmde çok girilmese de savaşın kendi kirli yöntemlerinin yanı sıra Wikka ve devletin ihanetinin yanı sıra bireysel ihanetlerin de etkisi var gibi. 

İşgal Cephesi'nde tükenenlerin, Hıristiyanlık'taki halinin hayli çarpıtılmış bir türevi ikinci dönüş ile parti hayatında tükenmemesi, filmdeki Revenant, yaramaz çocuk Bart'ın alkol, uyuşturucu, parti dolu ikincil yaşamı/hortlaklığı iyice benimsemesine yol açıyor. Dahası gececil yaşamla, gündüzcül, yani normal yaşamın buluşma olasılığını, dahası geride bırakılan sevgili ile de buluşulma olasılığını ortaya çıkartıyor.

Yeniden idealize kahraman olma arzusu, cephede olmayan Ev'i burada arama, filmin belki de en önemli yönü intikamın sopsoğuk yenişini, bitmeyen savaşın ve bitmeyen partilerin ilişkisini gösteriyor.



Irakla başlayan işgal, Amerika'ya, sonra da İran'a taşınıyor.
Tatsız tutsuz konulardan, filmin de izleğini takip ederek, gülünçleştirilmesi şart, "Erkek Olma" konusuna geçelim.

Yine tadını kaçırmadan anlatmak gerekirse, The Revenant'ın en etkileyici sahnelerinden bir tanesi, Bart'ın kadim dostu, torbacı Joey'nin bir güzel kelle olup asker eskisi Bart tarafından konuşturulması.

Bu sahnedeki "konuşma", buradaki titreşim, türün iki filmi ile ortak bir temaya daha işaret ediyor: Yani, "Shaun of the Dead" ve "Juan de Los Muertos" ile.

Her üç filmde de kadınlarla ilişkilerindeki beceriksiz, toplumca saygın veya kabul gören işlerde çalışmayan, uyuşturucu ve eğlenceyi tercih eden "kankalar" mevcut.

İlişkiler, arkadaşlık, zombiler ve savaşın kendisi ile bitmeyen savaşta İngiliz cephesi Shaun of the Dead, Küba cephesi Juan de Los Muertos dersek The Revenant Amerika'da açılan cephelerden birine işaret ediyor diyebiliriz. Yalnızca diğer iki film, korku ve Komedi'nin yanı sıra Romantizm – kavuşamayan sevgili/eş ve tekrar birleşme- açısından daha olgun filmler gibi duruyor. Ancak The Revenant'taki "Romantizm" kısmının tuhaflığı da aslında bu üç Romantik/Korku/komedi'deki bir başka koşutluğu – hatta belki türün bir başka tematik özelliğini vurguluyor. Erkek Arkadaşlık Romantizmi

Shaun ve Ed, Juan ve Lazaro arasındaki ilişki, The Revenant'taki Bart ve Joey arasındaki ilişki ile koşut. Güncel Anglo-Amerikan kültürde vurgulanan Bromanticism (Erkek Arkadaş Romantizmi) ya da güncel genç kültürümüzde yaygın hali ile "kankalığın” platonik erkek ilişkisi, The Revenant'ın yukarıda bahsi geçen sahnesinde tematik bir özellik olarak iyice beliriyor.


Burada popüler Türk Kültürü'nün dillere pelesenk, “deermişim -ortamı gerermişim” ve “falan yani” sözcük grupların zirvesini oluşturan, “Kanka” sözcüğünün de belki de televizyonda tescilli ilk kullanan program "Kankigiller"i de hatırlatarak kimine göre yoldan sapıp, karanlık bir yola girelim. 
(http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/02/18/295534.asp ;
http://www.dailymotion.com/video/xf26pp_tatlises-tv-eyvah-kankygyller-gelyy_music
)

o|o

Erkek egemen kültürlerde, hele de savaşçının ve savaşın yüceltiği kültürlerde (Osmanlı, Japon, Antik Yunan, Roma) “kanka”ların, beri yandan aşık olması da yaygın bir durum; savaş saflarını sıklaştırdığı ve mücadeleyi arttırdığı düşünülüyor. Bunun için yalnızca Japon ve Antik Yunan yazılı eserlerine bakmaya gerek yok. Divan Edebiyatı ve Tasavvuf edebiyatında da erkek “dost”un ve şarap ve esrarın hayli tüketildiği sıkı parti ortamlarının yüceltilmesi sık rastlanılır bir durum.


Durum itibarı ile Arap ve Farsi ordulardaki kirpikleri ok, kaşları yay gulamları -haliyle erkek, köle Türk askerleri- görüntü itibarı ile de Antik Yunan'dan Hoplit ve Spartan askerleri anımsatması itibarı ile Juan de Los Muertos'tan aşağıdaki şu görüntü belki Romantik/Komedi/Korku filmlerde “romantik erkek arkadaşlığı” temasının köklülüğü konusunda zihinlere kazılı imgeleri toprak altından çıkartacaktır:




Not 1: Juan ve Lazaro'nun çatı katı sahnesi ile Bart ve kafası güzel Joey'yi konuşturma sahneleri arasındaki benzerlik açısından incelenmeli.

Not 2: Romantik/Korku/Komedi'nin yükselişi açısından (ve benzer temalar açısından) incelenebilecek diğer iki film: Dehşet Kapanı (Cabin in the Woods) ve Tucker & Dale vs Evil.

Okurlara vedayı, "Kara Büyü" şarkısı ile Kanki Nuri yapıyor:

Hiç yorum yok: