Pazar, Kasım 13, 2011

Ten Ten'in Maceraları: Tekboynuzun Sırrı


Valla ne yalan söyleyeyim ben bile performansım şaşırdım. Gidip Ten Ten’iseyrettiğim gibi, üzerine bir de yorumunu yazıyorum. Sanırım yıldızlar doğru konuma gelmek üzere. Sevdikleriniz ile vedalaşın :)






Gelelim filme. Filmin senaryo yazarları çok sağlam bir üçlü. Coupling’dentanıdığımız, sevdiğimiz Steven Moffat, hastası olduğumuz Shaun of the Dead’inyönetmeni Edgar Wrightve severek izlediğimiz Attack the Block’un yönetmeni Joe Cornish. Film üç klasik Ten Ten hikayesinin birleştirilmesi ve birazcık değiştirilmesi ile yazılmış. Kullandıkları hikayeler Altın Kıskaçlı Yengeç(The Crab with the Golden Claws), Tekboynuzun Esrarı(The Secret of the Unicorn) ve Kızıl Korsanın Hazinesi(Red Rackham’s Treasure). İlk hikayede Ten Ten ile Kaptan Haddok’un (Captain Archibald Haddock) karşılaşması ve Afrika’daki uyuşturucu tacirleri ile olan mücadeleleri, ikinci hikayede Kaptan’ın atalarını bulması ve Kızıl Korsan’ın hazinesini gösteren ipuçlarını, son hikayede ise hazineyi bulmalarını ve Kaptan’ın Mulensar Şatosuna çöreklenmesi anlatılıyor. Filmde bu ögelerin bir kısmı kullanılmış. Ana hikaye olarak da hazinenin esrarı ve onu ele geçirmek için kötü karakterlerle yapılan mücadele kullanılmış. Kötüler kitaplardakilerden biraz daha farklı. Benim gibi yarım yamalaktan daha fazlasını hatırlayanları şaşırtabilir. Ben Ten Ten’den geriye İnkalar ve güneş tutulması ile ilgili bölük pörçük bir kaç sahne, bir kaç gemi maketi, köpekbalığı şeklindeki denizaltı ve şifreli mesajlar hatırlıyordum. Şansıma Speilbergçalıştığım yerden sordu.



Ana üç karakter, Ten Ten, dostu Kaptan Hadok ve köpeği Fındık/Milou/Snowy dışında kitaplardaki hemen hemen bütün yan karakterleri filmde kullanmışlar. Komik dedektifler, Haddock’un ikinci kaptanı, uşak Nestor ve Milano Bülbülü olarak bilinen operacı Bianka Kastafiore. En önemli yan karakterlerden olan ve Kızıl Korsan’ın Hazinesinde kitaplara dahil olan Profesör Turnusol (Professeur Tryphon Tournesol) filmde yok.



Filmin kurgusu, hızı ve geçişleri yerli yerinde. Üç hikayeyi güzelce, abartmadan, köpürtmeden harmanlamışlar. Karakterlerin ve arka planların animasyonları çok başarılı. Özellikle Kaptan Haddok’un animasyonu süper olmuş. İfadesini, alkolden dolayı olan gelgitlerini çok iyi canlandırmışlar. Nedense ikiz dedektifler Dupont ve Dupond’un ya da Thomson ve Thompson’ın animasyonları filmin kalanına göre çok düz ve detaysızdı. Nedeni hakkında pek bir fikrim ya da bilgim yok. Aynı şekilde şehir, çöl ve binaların içlerini de çok güzel çizilmiş. Bir bütün olarak zevkle izleniyor. Benim şahsi görüşüm olmakla beraber, bir çizgi film olmasının verdiği kolaylık ile çekim açılarını çok iyi kullanmışlar. Ayrıca daha önce tükürdüğüm 3B’yi de yalayayım, çizgi film olmasından da dolayı üç boyut işi Ten Ten’de cuk oturmuş.



Bunlara rağmen beni yoran birkaç detay vardı. En başta olayları saflığı ve basitliği. Hem yaşımın hafiften geçmesinden, hem de artık okuduğumuz, seyrettiğimiz her şeydeki şiddetin dozundan olsa gerek Ten Ten’deki heyecan dozunun artığı sahneler bende heyecandan çok hafif bir bıkkınlık yarattı. Ancak Eralp’in yorumu benzer sahnelerin çok eğlenceli olduğunu ve hatta Speilberg’in son Indiana Jones’da http://www.indianajones.com/ yakalamadığı tadı Ten Ten’de bulduğu idi.



Velhasıl Speilberg kendi içerisinde hatti zatında tutarlı, hızı kurgusu tadında, süper animasyonlarla ve üç boyutla taçlandırılmış, heyecanın dozu ve şekli tartışmaya açık bir Ten Ten filmi çekmiş. Seyrederken zevk aldım. Tavsiye ederim. Filmi ile ilgili eleştirileriniz var ise de çekinmeyin, yazın!

Bu arada benim ve Eralp’in güzel düşüncelerinden farklı olarak Radikal yazarı Zeynep Heyzen Ateş, çoğu Avrupalı yazarın filmi beğenmediğini ve fazlası ile Amerikalı bulduklarını söylüyor. Hatta kullanılan terimler “tecavüz” ve “iğdiş edilmek” gibi iddialı. Ancak Ateş sadece diğer yazarların fikirlerine yer vermiş. Kendi düşünceleri mevcut değil yazısında. Yazının tamamı burada.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1068645&CategoryID=40 Karar size ait.

2 yorum:

didi dedi ki...

ben de geçen hafta gittim. yazdıklarına tüm kalbimle katılmaktayım. bazı yerlerde "animasyon mu lan gerçekten bu" dediğim bile oldu. hatta "adamlar bu işin dibine vurmuşlar, biz animasyon film yaptık diye ortaya çıkmasak keşke" oldu. (bknz: vizyondaki türk animasyon filmine)
üşenmemiş yazmışsın, eline sağlık

EnT dedi ki...

Çok teşekkürler, ancak halen neden üşenmediğimi çözemedim. Normal sayılmaz. Ancak umarım devam eder :)