Pazar, Kasım 13, 2011

Brian W. Aldiss - The Dark Light Years

  • Brian W. Aldiss - The Dark Light Years
  • Yıl: 1964
  • Sayfa: 159
  • Ben ne okudum: Four Square Books versiyonu İlk Baskı 1966


İngiliz Yeni Dalga akımının, hatta 1960'larda bütün bilim kurgu dünyasını talan eden Yeni Dalgacıların en başında gelen Brian Aldiss'in satirist bir yaklaşımla yazdığı bunalım ve karamsarlık dolu bir İlk Karşılaşma (temas lafı kullan dendi ama hoşuma gitmiyor o laf nedense) romanı olan Karanlık Işık Yılları (The Dark Light Years) romanını bir solukta okudum desem yalan olur. Yurt içi (ama ülke dışı!) iş yolculukları , akşamları çalışmalar filan derken 159 sayfayı bitirmem bi hafta aldı. Rezil bir durum. Zaten keyifsiz bir dönemime de denk gelmesi ve kitabın karamsarlığı ciddi bir bunalım havasına soktu beni.

Öte yandan okuduğum en iyi ilk karşılaşma kitaplarından birisi olduğu kesin. Bir türlü okumayı başaramadığım ama bana defalarca anlatıldığından okumuş kadar olduğumu zannettiğim Stanislav Lem kitabı Fiyasko aklima geldi biraz. Ancak bu kitap Fiyasko'dan 20 küsür önce yazılmış.

Herneyse, sadede gelelim. Once kısa bir özet.

Dapdrof gezegeninde yaşlı bir insan, Ainson, iki tane utod, Snok Snok Karn ve Quequo ile sohbet etmektedir. Ainson artık ölme zamanı geldiğine işaret edince utodlar da mutluluk gösterirler ve Ainson'un leş yaşamını hevesle beklediklerini ifade ederler. Aionson haydi iyi geceler, benden bu kadar derken Quequo ve Snok Snok Karn ise eski günleri yadetmeye başlar.

Kitap Utok'ların yeni bir gezegen keşfetmesiyle başlıypr ve en başından sonuna kadar karamsar bir hiciv ile yazılmış. Uzaylılar yeni bir gezegene ilk defa indiklerinde ilk dedikleri "Bence bir hata" ve nitekim gezegene bu ismi veriyorlar. Bir süre ne yapacakları hakkında tartıştıktan sonra gezegenin yeterince iyi olduğuna kanaat getirerek imparatorluklarına katılıyorlar: "Bu toprakların tümünün Üçlü Yıldız'lara ait olduğunu ilan ediyorum. Sıçmaya başlansın!"....

Şaka değil. Scalzi'nin en uzun bir osuruk esprisi yapacağım demesine benzeyen bir olay olmasına rağmen Aldiss zamanla neler olup bittiğini açıklıyor. İnsanlık tarihinde Uygarlık bir insanın kendisiyle dışkısı arasındaki mesafe ile ölçülürken Utod'ların tarihleri ve yaşam şekli bunun tam tersi. Bok içinde domuzlar gibi uzanıp keyif yapmayı en büyük değer sayan bu uzaylılar ne yazık ki tam bu anda bir İnsan grubuna yakalanıyor. Haliyle İnsanlık da en iyi yaptığı şeyi yaparak yaratıkların ikisi haricinde hepsini hemencecik vuruveriyor.

Burada hikaye Utod'ların bakış açısından İnsanların bakış açısına geçiyor.

Yeni gelenlerin bir keşif gemisinden olduğunu ögreniyoruz. Geminin uzman araştırmacısı Ainson bu yaratıkların rastgele bir hayvan olmadığını, uzaylılar olduklarını ögrenyor ve bok içindeki gemilerini bulunca ve Dünyaya hayvanlarla gemileri götürmeyi başarınca aniden kendisini meşhur buluyor, Yaratıklar da kendilerini İngiltere'de bir hayvanat bahçesinde.

Dünya'da ise İngiltere ve Brezilya savaşmakta ve ekonomik ve sosyal yaşam ilginç yönlere gitmekte. Öte yandan kitabın geri kalanı Utod'ların ve İnsanların birbirleriyle ilişkiyi geç, herhangi bir haberleşme yöntemi kuramaması hakkında. En sonu herkes için üzücü bitiyor denebilir. Son sayfada bir ümit bırakmış dayanamayarak.

Aldiss arada bir sürü yan karakterin hikayesini anlatmaya çalışıyor ancak topu topu 150 sayfalık bir şey içerisinde herhangi bir derinliğe girmesi mümkün olmuyor. Özellikle şimdiki zamanlardaki bir burun silmesini 1500 sayfada anlatan bilim kurgu/fantazi yazarlarına alışık okuyucuların bu kitapta istediklerini bulmaları çok zor olacak. Öte yandan bu 2010'larda değil başka uzaylılarla veya dünyadaki başka olasılıkla yeterince zeki goril veya yunus gibi hayvanlarla ileşim kurmayı bırakın, insan insana herhangi bir şekilde anlaşmayı başaramıyorken Aldiss'in bu kitabı beni etkiledi. Tümüyle farklı bir kültürü, tarihi dışında sadece kafasındaki tırtıklarla değil, 6 nefes borusu, iki kafası ve götlerinden de ses çıkartarak konuşan, çamur ve bok içerisinde olmayı kutsal bulup felsefe tartışan bir kültür ile iki ayak üstünde yürüyen, kendi vücudundan o kadar utandığı için sürekli üstlerini kapatıp aynı fikirde olmadığı her benzerini ve tadı iyi olanları yemek için, kötü olanları zevk için öldürmeyi kendisine amaç bilen bir kültür nasıl bir iletişim kurabilir ki?

Benden 5 yıldız.

Hiç yorum yok: