En sonunda kaç zamandır seyretmeye niyetli olduğum ancak tembellik nedeni ile sürekli ertelediğim İngiliz uzaylı filmi "Attack the Block"'u seyretmeyi başardım. Sanırım seyretmeye muktedir olmam benim için bir başarı hikayesi. Herneyse film bir çok işte parmağı olan ve Simon Pegg ile Nick Frost'un ekibinden olan Joe Cornish tarafından yazılıp yönetilmiş. Oyuncuların çoğu onsekizinden küçük gençler. Tanıdık Nick Frost ve birkaç filmde oynamış Jodie Whittaker var. Genç oyuncular bana göre çok başarlıydılar. IMDB'de gördüğüm kadarı ile bu gençleri ilk filmi.
Gelelim filmin konusuna. Eğer konusu hakkında bir şey duymak istemiyorum, önce seyredeceğim diyorsanız bu paragrafı okumayın derim. Olaylar Güney Londra'daki bir toplu konutta ve çevresinde geçiyor. Bu konutta yaşayan beş İngiliz delikanlısı kankalık ilişkileri dışında kendş aralarında çetecilik gibi işlerle de iştigal ediyorlar. Bilmeseler de aynı konutta oturdukları taze hemşire Sam'i soyarken gökten elma misali bir uzaylı düşüyor ve olaylar başlıyor. Bu ilk uzaylıyı sürüsüne bereket diğerleri izliyor. Gençler de mahallelerini ve yaşadıkları toplu konutu korumak adına harekete geçiyorlar. Arada Nick Frost'un oynadığı esrar satıcısı Ron ve işvereni Hi-Hatz de oalylara dahil oluyor. Bolca hareket, İngiliz argosu, dişleri ledden imal uzaylılar ve kan revan ile film devam ediyor.
Film basitçe yazılmış ve çekilmiş. Uzaylılardan başka özel efekt yok. Uzaylıların neden geldiği hakkında detaya kaçmadan, abartmadan basit bir biyolojik açıklama koymuşlar. Bolca İngiliz veyahut Güney Londra argosu ile eğlenceli diyaloglar var. Çocukların yaşlarının verdiği cesaret ve ergenliklerinin verdiği maçoluk ile tüm bu uzaylılara yaklaşımı, mahallerini/toplu konutlarını korumaya çalışmaları çok güzel oturmuş. Arada azınlık ve siyah olmak ile ilgili bir sürü göndermenin yanı sıra İngiliz olmamamdan dolayı kaçırdığım ya da anlamadığım bir çok başka gönderme var. 88 dakkikada sıkmadan izleniyor. İzlemediyseniz ilk fırsatta izleyin.
Bu arada duyduğum kadarı ile filmin Amerikan versiyonun yapılması da gündemdeymiş.
Gelelim filmin konusuna. Eğer konusu hakkında bir şey duymak istemiyorum, önce seyredeceğim diyorsanız bu paragrafı okumayın derim. Olaylar Güney Londra'daki bir toplu konutta ve çevresinde geçiyor. Bu konutta yaşayan beş İngiliz delikanlısı kankalık ilişkileri dışında kendş aralarında çetecilik gibi işlerle de iştigal ediyorlar. Bilmeseler de aynı konutta oturdukları taze hemşire Sam'i soyarken gökten elma misali bir uzaylı düşüyor ve olaylar başlıyor. Bu ilk uzaylıyı sürüsüne bereket diğerleri izliyor. Gençler de mahallelerini ve yaşadıkları toplu konutu korumak adına harekete geçiyorlar. Arada Nick Frost'un oynadığı esrar satıcısı Ron ve işvereni Hi-Hatz de oalylara dahil oluyor. Bolca hareket, İngiliz argosu, dişleri ledden imal uzaylılar ve kan revan ile film devam ediyor.
Film basitçe yazılmış ve çekilmiş. Uzaylılardan başka özel efekt yok. Uzaylıların neden geldiği hakkında detaya kaçmadan, abartmadan basit bir biyolojik açıklama koymuşlar. Bolca İngiliz veyahut Güney Londra argosu ile eğlenceli diyaloglar var. Çocukların yaşlarının verdiği cesaret ve ergenliklerinin verdiği maçoluk ile tüm bu uzaylılara yaklaşımı, mahallerini/toplu konutlarını korumaya çalışmaları çok güzel oturmuş. Arada azınlık ve siyah olmak ile ilgili bir sürü göndermenin yanı sıra İngiliz olmamamdan dolayı kaçırdığım ya da anlamadığım bir çok başka gönderme var. 88 dakkikada sıkmadan izleniyor. İzlemediyseniz ilk fırsatta izleyin.
Bu arada duyduğum kadarı ile filmin Amerikan versiyonun yapılması da gündemdeymiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder