(Tam uykuya dalarken gelen bir fikirden çıkan garip bir kısa kısa hikaye, kusura bakmayın!)
Son Asker düştüğü yerden bize korku ile baktı. "Yapmayın!" diye haykırdı. Bir adım öne atarak yerden boruyu aldım, ağırlığını hissederek bir sağa bir sola salladım. Asker yüzünden akan kanları elinin arkası ile silerek bana baktı. "Benden sonra sizleri koruyacak kim kalacak" diye sordu.
Yanımdaki yoldaşlardan birkaçı kahkahalarına engel olamadı. Birisi sanki birilerine açıklama gerekiyorcasına ders verir sesiyle konuşmaya başladı.
"Zavallı asker, sen sonuncusun. Senden sonra bir askere ihtiyacımız olmayacak. Kimden korunmaya ihtiyacımız var ki? İşçi sınıfı kendi kendini koruyacak bundan sonra! Ne bir şeyden, ne de kimseden korkumuz var!"
Kime cevap vereceğini bilemeden bir ona bir buna bakan askerin en son gördüğü elimdeki borunun suratına bütün ağırlığı ile yapışmasıydı. Kafası bir karpuz gibi patladı, etrafa kıpkırmızı saçıldı. Vahşetin heyecanı damarlarımda bir ateş gibi dolaşıyordu.
Sonra bütün yoldaşlar bacaklarının ufak ufak tekmeler atmasını izledik, daha sonra kan akışının duruşunu. Sonra hep beraber dönüp kraliçemize baktık. Yüce varlık bizlerden tümüyle habersiz yumurtalamaya devam ediyordu ancak her yaptığımızın onun için yapıldığını ve haklı olduğumuzun bilgisi ile inanılmaz bir mutluluk yaşıyorduk.
O an yumurtalardan birisi sallandı ve ufak ufak parçalar halinde çatladı. İçinden uzun ince bir adam çıktı, bir elindeki tarağıyla ıslak saçını tarayıp, diğer eliyle kravatını düzeltti, uzun ucunu pantalonunun içine soktu. Yüzüne bakmak için kafamızı kaldırmamız gerekiyordu. Yukarıdan bize dik dik baktıktan sonra "Bu cesedi burada bırakmak için izniniz var mı? Be Oniki-Aş formunu alıp Z3 gişesine gidin, ordan harcınızı ödeyip geri gelin, ondan sonra da geri dönüşüm için gerekli belgelerinizi getirin, bir bakalım" dedi.
Yoldaşlar olarak bombok kalakaldık. Birimizden tek bir ses çıkmaz derken bir fısıltı etrafta çınladı:
"Aha şimdi sıçtık, bürokratlar!"
6 yorum:
En azından bu rüyalar aleminde Eralp, Deniz, Toprak ve Derin'in yaşlarını içeren dört bilinmeyenli denklem görmedim...
Var mı bürokrasi gibisi!
Bankaci baska ne der ki zaten? :-)
Vogon'larin saci var miydi? :o)
Güzel soru, ayrıca yazanın da Vogon'lu olduğunu düşünmekteyim ben.
Bunlar şimdi iyice üremiş, her yeri sarmış, yürümüş gitmiş. Nereye gitsem karşıma çıkıyorlar, insanı sinir hastası ediyorlar. En iyi çözüm, şu yumurtlayan kraliçeyi halletmek galiba.
Yorum Gönder