Cuma, Nisan 13, 2012

Sol direk yumruk ve Sherlock

Olağanüstü yetenekli insanların bakış açısı farklı tabii ki
Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes karakteri yüzyılı aşkındır bizlerle. Son birkaç sene içerisinde aniden bir popülerlik kazandı karakter. İki (2009) yeni (2011) Holivud filmi üstüne leziz Gatiss-Moffat birliği sayesinde yazılmış, her birisi birbuçuk saatten toplam iki seride altı bölüm olarak yayınlanan BBC serisi, bütün dünyada Sherlock Holmes'i tekrar tattırdı bizlere.

1996-97 gibi bir şubat tatilinde Bilkent Üniversitesi Kütüphanesinden kafam kadar kalın bir kitap şeklinde bütün Holmes kısa hikayelerinin (toplam 56 tane) toplamasını alıp okumuştum bir haftada. O zamana kadar Conan Doyle'un bu karakterini daha çok televizyonda gördüğüm ve bir iki Türkçe'ye çevrilmiş romanlarından biliyordum. Bu kitap Conan Doyle'un yazım tarzından çok İmparatoriçe Victoria zamanının kapılarını açtı bana. Bu hikayelerin çoğunluğu The Strand'da yayınlanmıştı ve daha çok bir seri niteliği içeriyordu.

Şimdiki zamane polisiyelerinin aksine, o zamanki suçlar daha çok kıskanç kocalar, boşanmayı isteyen ancak zamanın yasaları yüzünden cinayete yönelen eşleri, tünel kazılarak yapılan banka soygunları, şantaj... Çok ender olarak gerçekten zamanemizi ilgilendirecek karakterler ve suçlar ortaya konuyordu. Yine de oturup okunuyordu çünkü Holmes'in eninde sonunda suçu nasıl kanıtlayacağını merak ediyordu okuyan.

"İddiaların aksine aramızda kesinlikle bir ilişki yok!'
Şu ya da bu şekilde bütün dünyada meşhur olmuş bu detektifin yeni versiyonlarının hepsini izledim denemez - Mert, Guy Ritchie filmleri hakkında çok güzel şeyler demekte. Ben ise BBC'nin modern Sherlock Holmes adaptasyonuna hastayım.

Afganistan'dan dönmüş asker doktor Watson (HHGTTG filminin Arthur Dent'ini oynayan Martin Freeman tarafından canlandırılıyor), Benedict Cumberbatch'ın canlandırdığı Holmes'un yanına taşınıp maceradan maceraya atlanıyor. Modern teknikler (cep telefonları, blackberry'ler, iPhone'lar, laptoplar, cartcurt) çok hoş bir şekilde eklebilmiş. Modern ancak orjinal Conan Doyle hikayelerine dayanmış senaryolar ile 90 dakikalık uzunluklarıyla yüksek kaliteli bir eğlence yaratmayı başarmışlar.

İlginç noktalar var tabii, aradan geçen 120 yıla rağmen Büyük Britanya İmparatorluğunun tekrar Afganistan'da sonu olmayan bir savaşta olması gibi şeyler çok inceden işlenmiş. Orjinal Watson da İkinci İngiliz-Afgan savaşının gazilerinden birisi.

BBC'nin adaptasyonu hakkında çok şey diyebilirim ama herhalde tek bir cümle ile özetlemek daha doğru: İzlemeyen aşkolsun. İnce ince analiz yapma yeteneğimi henüz geliştiremediğimden bu kadarla idare edin, en yakın torrent sitesine uğrayıp bir kopya edinin. Başka bir yoldan nasıl ele geçirirsiniz emin değilim.

Üçüncü serileri 2013'te. Eğer Benedict Cumberbatch çekiyorsa canınız John Finnemore'un yazdığı ve oynadığı Cabin Pressure radyo komedisini 100 derece hararetle öneririm.

Tabii dünyanın geri kalanı telif hakkı çoktan gitmiş olan bir eseri kullanma konusunda özgür. Amerikan  CBS dangalakları Moffat/Gatiss'in eserini 'amerikanlaştırarak' yayınlamayı düşünüyor ve bir pilot bile yapmışlar anladığım kadarıyla. Adı Elementary. Ne gereği vardı? Amerikalılara farklı bir aksanla konuşursan anlamıyorlar bu bir, ikincisi ne öyle MI6 veya İngiliz Bürokrasisi hakkında bahsetmek? İçinde FBI, NSA, CIA olmazsa anlamaz dingiller. İlk başta İngiliz serisinin yapımcılarına sırnaşıp 'hadi sizle yapalım' demişler, sonra nanik nanik yiyince biz kendimiz yaparız diye basmış gitmişler. Amerikan Coupling veya Red Dwarf'ından ders almayanları... Ayrıca yine Amerikan versiyonu Life On Mars'ı hatırlatma gereği bile görmüyorum, yazık yazık...

O kadarla kalmıyor, Sherlock Holmes Amerikan serisinde New York'ta yaşayacak ve Watson'u da hatuna çevirmişler. Holmes-Watson arasındaki seksüel çekiciliği hiç saklamaya gerek yok Amerikalılar için ama kazara birisi erkek olursa günaha girerler izlerken  aman aman. Manyak bunlar.

Ders olsun diye şuna bir bakın.



Herhalde son zamanlarda BBC'nin Sherlock'u dışında en başarılı Sherlock Holmes adaptasyonu 8 sezondur süregelen tıp dedektiflik serisi House. Holmes tekniklerini kullanarak, Wilson adlı onkoloji uzmanı doktor arkadaşı ile beraber House bölümlerce çözülmesi çok zor hastalıkları çözüp hastalarını kurtarıyor. Benzeri şekilde Holmes'un morfin alışkanlığı gibi kendisinin bir ağrı kesici bağlılığı var. Her ne kadar zor tutar gibi gelmişse de yine bir ingiliz komedyeni Hugh Laurie tarafından oynanan House, herhalde televizyonun son yıllardaki en başarılı serilerinden birisi.

Bu arada değinmeden geçemeyeceğim. Redscharlach rufuzlu arkadaşımızın Tumbler blogu beni öldürdü bitirdi. Hararetle tavsiye ederim. Sherlock temalı geyikler yanında 1970'lerde anne-babalarımızın moda zevkinin ne kadar kötü olduğunu hatırlatarak tarihten ders almamızı öneren bir seri eser. Çok da eğlenceli.

Bu fikirler keşke benim aklıma gelebilse ah ah! Kıskançlık! 

Hiç yorum yok: