Pazartesi, Nisan 16, 2012

En alışkanlık yapıcı şey: Eski kitap kokusu

Sahaflardan kitap almayı çok sevdiğimi bilenler, eski kitapların kapaklarını, kokularını, elimde alıp hafifçe kurumuş, sararmış sayfalarını karışstırmayı sevdiğimi de bilir.

Peki eski kitap kokusu nedir? Abebooks'dan Richard açıklamış:



(Boing Boing'den arak ama sevdiğim bi konu, esasında hemen arakladım ama pazartesiye kadar bekleyeceksiniz bizden duymak için, öte yandan video kadar benim geyiklerimi de okuyun yaaa, bozuşuruz sonra :) )

Devam geyik hemen aşağıda.

Dijital yaşama geçtikçe bu koku azalacak herhalde. Artık bir çok şeyleri bir bilgisayar (laptop / pad / cep telefonu, e-kitap okuyucu, hepsi birer bilgisayar sonuçta) ile e-kitap olarak okuyoruz. O koku kaybolacak. İlgiçtir, bazı insanlar bu kokudan nefret ediyor, bir arkadaşım ikinci el, 60-70'lerden kalma kitapların kokusuna hiç dayanamıyordu, ben ise özellikle o dönemleri seviyorum.

Kimbilir sağlığa zararlı ne kimyasallar yavaş yavaş çevreye yayılıyor koku ile. Sonuçta ağaçtan kağıda, ordan da kitaba gelene kadar kamyol dolusu kimyasal maddeler kullanılıyor, bir kısmı kanserojen olsa...

Tabii bir ümit, bir gün bir haber çıkacak, 'eski kitap kokusu kansere tedavi' diye, o zaman ben 'oh süper' diyeceğim.

Hala okuduğumdan daha fazla ikinci el kitap satın almaktayım, okunması gereken kitap listesi sürekli artıyor. Yeni yazarları geç, 60-70'leri daha bitiremedim. Kesinlikle uykuyu iptal edip haydin diye girişmek lazım kitaplara. Bu arada Beggars in Spain'i kesinlikle öneririm, orjinal 1993'de yayınlanmış novella Nebula ve Hugo ödüllerini kazanmıştı ve ben Bilkent Üniversitesi Kütüphanesinden Nebula toplamalarını alıp okurken keşfetmiştim ve kesinlikle favorilerimdendir. Hemen ertesi yıl aynı şekilde her iki ödülü kazanan 'Even the Queen' Connie Willis hikayesi de benzeri şekilde okunup favorilere yerleşmişti. Bulduğunuz yerde okuyun.

Başka güzel bir keşif ise hem Hugo hem Nebula ödüllerini kazanan eserlerin listelendiği ve yorumunu yapıldığı bu link. Öte yandan bu olayı başarmış her kitabı ben tavsiye etmiyorum. Michael Chabon'un The Yiddish Policemen's Union romanına iki defa başlamama rağmen ortasını bile getiremedim. Belki bir daha denemem lazım. Şu zamanlarda bu başlayıp biraz okuyup kitabı bir kenara koymayı çok yapıyorum herhalde.


Hiç yorum yok: