Pazartesi, Mart 19, 2012

Zaman Yolcuları ve Karıları

Bundan 2 ay kadar önce yatağımda mevsimsel hastalıklarla boğuşurken okuyacak "hafıf" birşeyler arıyordum, Audrey Nifenegger'ın Zaman Yolcusunun Karısı adlı kitabı elime geçti. Zaten sevmediğiniz türdeki bir roman hakkında nasıl da romanı sevmediğinizi yazmak ne kadar doğrudur bilemem ama tahammül edebilirseniz bir iki laf etmek istedim. 

Genetik bir hastalıktan ötürü  zaman yolcuğu yapan koca ve daha çocukken müstakbel eşini tanımaya başlayan karısını anlatıyor kitap. Haliyle bilimkurgu kategorisinde ancak bilimkurgu türünün tüm kitaplarında olduğu gibi bu sadece bir arka plan. Bakın Ursula K. LeGuin teyzemiz Bilimkurgu Okumamak Üzerine adlı yazısında bilimkurgu ile ilgili ne demiş:
"...yazarlar onlarca senedir karakterleri ve insan ilişkilerini araştırmak için bu edebi türü kullanıyor. Ben bunlardan birisiyim. Tamamen hayal ürünü olan bir ortam, belirli bazı özellikler ve fırsatların yaratılması için en uygun ortamdır."
Bilimkurgu romanı yazmak fantastik edebiyattan daha zor olsa gerek zira Alacakaranlık ve mahdumları "Fantastik Romans" diye ayrı raf kategorisine sahipken "Bilimli-Kurgulu Romanslı" diye etiketlenmiş raflar görmüyoruz kitapçılarda. Bu bilimli kurgulu romantik yapıtta neleri sevip nelerden rahatsız olduğuma gelince... (Spoiler içermesinde sakınca yoksa tıklayınız!)

  • Zamanda yolculukla ilgili paradokslardan kaçınmak için "alnımızda ne yazıyorsa o olur"cu yaklaşımla yazılmış. Kimse büyükbabasını öldürmeye gitmiyor. Kaderci romanlar beni biraz bunaltıyor açıkçası. (Mesela zavallı Elric. Ne rünmüş, ne kılıçmış yahu. Farklı farklı alınlara aynı alın yazısı, yeter arkadaşım! :-) )
  • Kadın karakterimiz kadın bir yazarın elinden çıkmasına rağmen yeterince "güçlü" gelmedi bana. Bechdel testini geçer mi gözüyle okumadım ama geçiyorsa da zar zor geçiyordur. Diyebilirsiniz ki türü gereği öylesi makbuldür, boynumu büker susarım. Ben Paslanmaz Çelik Sıçan ve biricik Angelina'sı arasındaki romantik ilişkiyi tercih edenlerdenim. 
  • Sevdiğiniz kadının çocukluk yıllarına dönüp onlunla vakit geçirerek hem karakterine nüfus edip ileride beğeneceğiniz kadına dönüşmesine yardımcı oluyor hem de çocukluktan itibaren kendinize hayran bırakarak ileride karşılaştığınızda size aşık olmasını garantilemiş oluyorsunuz. Fena fikir değil, bir zaman makinesi verirseniz şöyle gözüme kestirdiğim birini biraz şekillendireyim. Ancak aksaklık çıkarsa Amy Pond gibi takıntılı bir arkadaşınız olur, uyarmadı demeyin.
  • Biraz da cinsellik: İnsan başka zamandan gelen kendisiyle sevişirse bu ensest bir ilişki midir, homseksüellik midir, masturbasyon mudur? Konuyla ilgili daha da aşmış eserler için Hakan'ın kitaplığından aşırabileceğiniz Gerrold'un The Man Who Folded Himself isimli romanını ve Escapepod'dan dinleyebileceğiniz Heinlein'ın --All You Zombies-- isimli öyküsünü tavsiye ederim. Her ne kadar işin içinde zaman yolculuğu olmasa da LeGuin'in birlikte büyümüş klonların benlik algılarıyla ilgili öyküsü Nine Lives da konuyu leziz bir şekilde işler.
  • Peki başka zamandan gelen "kocanız"la sevişmek caiz midir? Ya şimdiki zamandaki versiyonu bu esnada yanı başınızda uyuyorsa? Bu konuyu teologlara bırakmak gerek, sanırım bir kısmı zamanda yolculuk yapan kadınsa, 4 farklı versiyona kadar caizdir diyebilir? 
  • Zaman yolculuğu yapan karakterler genelde nasıl öleceklerini bilirler. Aile babası zaman yolcumuzun bu zorlu süreci karısı ile yaşaması iyi bir renk katmış. Genel olarak zaman yolcusunun "yalnız kovboy" olmaması, sevdiği kadınla nispeten normal bir hayat yaşama çabası da olumlu. Ne de olsa herkes zaman yolcluğuna/paralel evrenler seyahatine ailecek katılabilecek kadar şanslı değil.
  • Kitabın birinci tekil şahısının koca ve karı arasında gidip gelmesi de güzel bir sunuş olmuş. Ayrıca zamanda yolculuk ederken herkesin kendi zaman çizgisini korumuş ve ilgili kesişmeleri iyi işlemiş yazar. Delik-gedik farketmedim. Üstünde özenle çalışıldığı belli. (Vampir'in Karısı isimli romanı yazsaydı işi daha kolaydı şüphesiz.)


Buraya kadar okuyabildiyseniz teşekkürler! Nacizane fikrim, çok daha iyi bir "zaman yolcusu ve karısı" hikayesi için Doctor Who izleyiniz. Komedi, aşk, macera, suç, ceza, ölüm, yeniden doğuş ve daha niceleri pek zeki River Song ile en karizmatik zaman yolcusu, zamanın lordu Doctor'umuzun  öyküsünde! Duyduk duymadık demeyin. Romantizm isteyenler için, 2008 yılında Silence in the Library bölümnde ilk kez gördüğümüz Prof. River, geçen kasımda piyasaya sürülen DVD bonuslarından Last Night mini bölümünde gözleri sulandırıyor, kalpleri burkuyor ama yine de bir gülümseme bırakıyor. (Çok yaşa Seteven Moffat!)

Bonus olarak Neil Gaiman'ın elinden 2011 film Nebulası (Ray Bradburry Award) adayı The Doctor's Wife izleyiniz!
  

Hiç yorum yok: