"Güneşin batması ile aysız bu gecede her yöne uzanan harap bozkır tamamen karanlığı büründü. Ne etrafı saran yer yer yıkılmış asfalt yollar, ne orada burada devrilmiş elektrik hatları ne de yolları takip eden viran binalar. Ancak tüm karanlığın ortasında tek bir yer halen seçilebiliyordu. Eskiden pek çok isimle anılsa da, ona uzanan tabelalarda ismi neon ışıklarla aydınlatılmış olsa da her şey gibi onun adı da artık geçmişte kalmıştı. Harap diyarların gezginleri ona yeni adlar vermişlerdi. Fosforlu Dilber, Işıltı Cehennemi, Karanlığın Ortasındaki Karanlık ya da en kısa ismi ile Işıma.
Gezgin omuzna astığı paçavralara sarılı kesik namlulu Dul Bırakan çiftesini yavaşça yere bıraktı. Sırtındaki çantayı çıkartıp yere bıraktıktan sonra seri hareketlerle içerisinden kalın bir kumaşa sarılı bir cihaz çıkarttı. Üzerinde bir kaç düğme ve bir tane de konsol vardı. Konsolun üzerindeki tuşa basınca konsol hafif mavi bir ışıkla canlandı. Cihazın yanına takılı apartı eline alıp ileride parlayan efsanevi şehire doğru bir kaç saniye tuttu. Tutmasıyla cihazdan tıkırtılı sesler yükselmeye başladı ve konsolun üzerindeki rakamlar çıldırarak artmaya başladı.Gezgin cihazı yere hızla bırakıp, çantasını yan gözlerini karıştırmaya başladı.