Çarşamba, Nisan 08, 2015

Hugolar ve Dünyadaki en yaygın element

Bu hafta sonu Hugo Ödülü adayları açıklandı. Hugo Gernsbeck adına düzenlenen bu ödül dünya çapında bilim kurgu ve fantezinin en eski ve en itibarlı ödülü olarak kabul ediliyor. (Nebula felan da var tabii.) Adayları ve kazananları Worldcon’lara katılanların oyları ile belirleniyor. Yani yaklaşık 40 USD karşılığı bir bilet aldıktan sonra oy kullanma hakkına erişiyorsunuz. Özetle her sene dünyanın önceden katılımcılar tarafından belirlenmiş bir yerinde yapılan Worldcon’a katılan kişiler belirli bir süre zarfında aday gösterme ve gösterilen adayların hangisinin ödüle layık olduğunu belirleme hakkına erişiyor. Bahsettiğimiz katılımcı sayısı ise yaklaşık iki bin civarında. Misal bu sene 2.122 oy kullanılmış.

Bu girişi öncelikle Hugo Ödülleri nedir, nasıl yapılır kısmına açıklık getirmek için yaptım. Zira bu sene ki ödüller hiç olmadığı karar tartışmalı ve politik olacak. Bunla ilgili girizgâhı Hakan hafta başında Hugo adayları hakkındaki yazının yorum bölümünde pek güzel yaptı. Aslında onun üzerine fazla bir yorum yapmaya gerek yok. Sadece biraz daha detay vermeye çalışacağım.

Olay aslında hayli basit. Bir grup yazar diğer grup yazarın ödülleri hak etmediğine ama sürekli kazandığına inanıyor. Kızgın olan taraf kazanma nedenlerini ise işlerini yaptıklarından değil de yavru köpek suratları ile ağlamalarına bağlıyor. Çünkü oylama sırasında oy kullananların kitapların ciddi bir kısmını okumadığını ya da anlamadıklarını düşünüyorlar. Bu anlaşılabilir bir eleştiri gibi gözükse de sinir katsayılarının artması sonucu kendileri beğenmedikleri bu sistemi değiştirmek yerine “madem öyle, alın size böyle” şeklinde gayet entelektüel olarak sayılabilecek bir şekilde harekete geçtiler. Geçen sene de oyları etkilemek için çabaları olmuş fakat muvaffak olamamışlardı.

Yukarıdaki nedenlerle ve kendi asabiyetleri nedeni ile sinirli grup beğenmediği yazarları “Sad Puppies” (Islak köpek bakışı) ismi ile anarak kah dalga geçiyor kah aşağılıyor. Bu olayların aslında başlangıcı dediğim gibi daha eski. Misal gerginliğin bir parçası olarak geçen yıl Arthur C. Clarke Ödülünde Christopher Priest adlı bir yazar Charles Stross’un aday gösterilmesi ile başlayıp, jüriye, ödüle, diğer yazarlara saydırmış ve Stross’u “internet puppy” olarak tanımlamıştı. Priest’in çıkışı aslında “Ben çok güzel yazıyorum ama niye beni sevmiyorsunuz, neden bana ödül vermiyorsunuz?” duygusu ile “Bunadım artık ben, tuvaletimi tutacağıma ortamın orta yerine bırakayım” dürtüsü arasında bir yerde idi. Zaten ona göre de pek çok yazar ciddiye almadı.

Buraya kadar anladığım, takip ettiğim kadar ile olanları dilim döndüğünce özetlemeye çalıştım. Esas olaylar bu sene patladı ve sorun şu anda yaşananlar. Yukarıda kendilerini sinirli olarak tarif ettiğim yazar güruhu bu sene “Sad Puppies” ya da “Rabid Puppies” ismi konulmuş kendi aday listelerini (adaylarını değil, listelerini!) her ortamdan itelenmeye başladılar. Kim bu yazarlar? Eski kazanan yazarlara “yavru köpek” yakıştırmasını yapan Brad R. Torgersen, yazar ve ateşli silah eğitmeni Larry Correia ve kendini muhafazakâr, güneyli baptist(Türkçesini bulamadım) olarak tanımlayan Theodore Beale’in başlarını çektiği muhafazakâr olarak tanımlanan yazarlar ve daha önce Gamergate olarak adlandırılan olayda yer alan kişiler. Sağcı, muhafazakâr, Hristiyan ya da benzeri tanımlamaları herhangi bir aşağılamak ya da kötü göstermek için kullanmadım. Bunlar zaten bu yazarların kendilerinin kullandığı tanımlamalar. Bir aidiyet ve dünya görüşü belirtiyor. Ayrıca bu yazarların hiç birini okumadım. Nasıl yazdıklarını bilmem. Zaten de edebi kariyerleri beni şu noktada beni ilgilendirmiyor.

Buradaki sorun bu muhafazakar yazar kitlesinin, sayıları çok da fazla değil, kendi uygun gördükleri adayları blok halinde gerek takipçileri vasıtası ile gerekse, kesin olmasa da, alınmış biletler vasıtası ile sistemli olarak yarışmaya dahil etmeleri. Yani diğer yazarların okunmadan, ne kadar okunmadıkları tartışılır, ödülleri kazanma iddialarına karşılık “Siz okumayın, gerek yok. Alın size liste, bunları aday gösterin.” demeleri ve bunda da başarılı olmaları. Öyle ki ilan ettikleri 60 adayın, 51’i aday gösterilmiş durumunda. Bunun Türkçe meali ise blok halinde iteledikleri listelerden her halükarda kendi tercih ettikleri adaylardan birinin kazanacak olması. Bu noktadan sonra olay bir yarışma ya da oylama olmaktan çıkıp “Bizim beğendiğimiz adaylardan hangisini seçiyorsunuz?” adlı etkinliğe dönüşüyor. Bu şekilde ödüle, yarışmaya çok ciddi şekilde zarar veriyorlar. Tabi ki ilan ettikleri adayların çoğunluğunun muhafazakâr, sağcı ve Hristiyan olduğunu belirtmeme çok da gerek yok. (Aşağıda bir örneğini de detaylı olarak vereceğim.)

Yazımın bu noktasına kadar elimden geldiğince objektif davranmaya çalıştım. Bu noktadan sonra ise kendi görüşlerimi sade ama sert bir şekilde ifade edeceğim. Kendilerine göre daha sol görüşlü, demokrat, hoş görülü oldukları, dünya görüşleri kendilerinin ki ile çeliştiği ve daha fazla okur tarafından sevildikleri için diğer yazarları bariz şekilde çekemiyorlar. Bu adamlar açık bir şekilde primat, ırkçı, kadın düşmanı, homofobik ve faşistler. İşin en aptalca yanı oy veren okurları aptal yerine koyarak onlara hem bir liste zorlaması yapıyorlar hem de Hakan’ın daha önce belirttiği gibi muhtemelen bilet satın alarak oy üretiyorlar. (Sanırım sizlere çok tanıdık gelecek bir hareket biçimi.)

Alın size Torgersen’in son yazısından bir alıntı. (Çevirmeye üşeniyorum, kusura bakmayın)
Which is where YOU guys come in. Everyone who’s signed up as a full or supporting member of either Loncon 3 (last year’s Worldcon) or Sasquan (this year’s Worldcon) or MidAmeriCon II (next year’s Worldcon.) If you agree with our slate below — and we suspect you might — this is YOUR chance to make sure YOUR voice is heard. This is YOUR award (as SF/F’s self-proclaimed “most prestigious award”) and YOU get to have a say in who is acknowledged.

Bu da Beale’in yazdıkları.
What follows is the list of Hugo recommendations known as Rabid Puppies. They are my recommendations for the 2015 nominations, and I encourage those who value my opinion on matters related to science fiction and fantasy to nominate them precisely as they are. I think it is abundantly evident that these various and meritorious works put not only last year's nominations, but last year's winners, to shame.

Bu mantık ve akıl yoksunu kişiler oy kullanan kişilere sizin sesiniz duyulmuyor, sesinizi ve fikirlerinizi duyurun ama sizin fikrinizden çok bizim fikrimiz önemli. O yüzden listemizi önerin demeyi de ihmal etmiyorlar. İşin en ilginç kısmı ise bu değerlendirmeleri mükemmel olan farklı kişilerin tercihleri hep aynı kişiler olması. Bu adaylar o kadar muhteşem ki, tercih yapmaya gerek yok. Bir defolup gidin yauv.

Basit bir örnek vermek gerekirse pek çok dalda aday olan John C. Wright’in hayat görüşünü. Wright Legend of Korra adlı çizgi filmde iki kadın karakterin el ele tutuşmasından sonra çıldırmıştı. Zaten kendisinin homofobik görüşleri biliniyor.

Burada belirtmez isem olmaz Torgersen bütün bu suçlamalara ailesinin fotoğrafı ile cevap verdi. Eşi Afrika kökenli Amerikalı ve kendisini ile farklı politik görüşleri paylaştığını, ithamların hatalı olduğunu belirtiyor. Belki de kendisi için kısmen haklıdır. Ancak bu yaptığının ya da dünya görüşlerinin doğru olduğunu göstermez. Diğer yandan Beale blogunda ona destek verirken diğer yandan çalışan erkek kadın oranı hakkında yaptığı Afrika göndermesi gözlerimi yaşarttı.
 
Tüm kavgalar ile bu edebiyat yarışmasını aslında imha ediyorlar. Oyları üretiriz, hem de öyle bir üretiriz ki sadece bizim istediğimiz adaylar arasından seçim yapılır. Bu yolla sadece kendi beğendikleri, tercih ettikleri yazarları seçtiriyorlar. Buradaki beğeni kriteri de tabi ki geri zekalılıklarına yaraşır bir şekilde siyasi görüşleri. Tamam, bir yazarın siyasi ve dünya görüşüne göre okuyup okumayabilirsiniz. Bunun ne kadar doğru olduğu ayrı, uzun ve çetrefilli bir tartışmadır. Doğru ya da yanlış bu gerçekte yaşanan bir durumdur. Blok liste olarak aday gösterilen yazarların arasında elbet bu ödüle layık olanlar vardır. Fakat yazarların organize olarak, sistemli bir şekilde siyasi olarak beğenmedikleri yazarları dışarıda bırakarak Hugo Yarışması’nın işlerliğini sakatlamaları hatta yok etmeleri ve bariz faşizanlık yapmaları kabul edilemez. Buna karşı yapılacak en güzel cevap Hakan’ın da yorumda yazdığı gibi boş oy/no award vermektir. Bu işin böyle yapılamayacağını görmeleri gerekiyor. Ne yazık ki yapılan bu sistematik saldırıya karşı sistematik yapılacak olan savunma Hugo’nun canına okuyacak. Bakalım işin sonu nereye varacak. Gözüken o ki Harlan Ellison ya da Frank Zappa “Dünyadaki en yaygın iki şey hidrojen ve aptallıktır.” derken sonuna kadar haklılar. (Bilim kurgu yazarı olan Ellison’un bu lafı muhafazakârlara karşı sarf ettiği de belirtmek isterim.)

Aşağıda bu konu hakkında birkaç yazı var. Bu daha uzayıp gidecek.
 
 

4 yorum:

EnT dedi ki...

Aslında Hakan'ın yazması daha iyi ve açıklayıcı olurdu ama onun yoğunluğundan dolayı iki satır ben karalayım dedim.

Hakan dedi ki...

Benden iyi demissin. Ben Tourette sendromuna baglamaktayim su anda...

tacer dedi ki...

G.R.R Martin de topa girmiş:

http://www.theguardian.com/books/2015/apr/09/george-rr-martin-right-wing-broken-hugo-awards

EnT dedi ki...

Martin'in kendi blogunda nefret ve ayrışma üzerine yazdıkları bir hayli güzelmiş. Üşenmeyip bunları da eklemek lazım. Tembellik zor zenaat :)

http://grrm.livejournal.com/