İstimpunk akımı (Akım lafını şimdi attım. Tam olarak nasıl adlandıracağımı bilemiyorum) giderek pek çok yerde karşımıza çıkıyor. Ben estetik olarak seviyorum. Estetik derken kitapların, oyunların geri planında olması hoşuma gidiyor. Yoksa müzikte, günlük giyimde, ev tekstilinde, ev aletlerinde, aksesuarlarda ve daha pek çok yerde abartılarak kullanılması bana biraz gereksiz geliyor. Geçen gün kuzenimin düğünde bir çift şapka, ceket, gözlük, saat, felan takıp takıştırıp gelmişlerdi. Bunu biraz fazla buluyorum. Neyse bir gün belki daha detaylı olarak Yiğit bu konu üzerinde burada yazar. Onun çok daha acımasız fikirleri var.
Neyse lafı fazla uzatmayım. Geçenlerde The Order: 1886 adlı bir bilgisayar oyunu çıktı. Aslından ondan bahsetmeye çalışıyorum. Ulen güzel midir? Yeni bir makine alıp oynasam mı? gibi sorular ile boğuşmaya bile kalmadan oyunu bitirdiler. İnternete meze ettiler. Bana bir hayli Dishonored'ı anımsatmıştı. (Halen müziğini mırıldanıyorum.) Ancak dediğim gibi oyunu oynamaya bile heveslenemeden her tarafta yazıp çizip parça pinçik ettiler. Oyun Viktorya dönemi İngilteresi benzeri alternatif bir Londra'da Kral Arthur ile Yuvarlak Masa Şövalyelerinin mücadelelerini anlatıyor. Ortamda zeplinler, elektrik silahları, Tesla, (tabi ki) hilkat garibeleri, istim makineleri ve tabi ki günümüz teknolojileri var.
Konusu ilginç duruyordu. Hakkına bir yığın şey okuduktan hiç oynayasım kalmadı. Hatta burada uzun uzun yazasım da yok. Sadece görselleri hoşuma gittiği için açılış görüntülerini ve yazmamak için de Honest Trailer yorumunu aşağıya koydum. İlgilenen buyursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder