Bugünlerde iyice tembelleştik, iyice koptuk sanırım.Pek sevdiğim insanlardan ve yazma konusunda pek yetenekli Murat Başekim'in ilk kitabı DG çıktı biz uyuyoruz. Murat daha önce Deli Gücük için senaryo ve öyküler yazmıştı ki belki ayrımcılık olacak Deli Gücük'ün en beğendiğim kısmı onun yazdığı öykülerdi. Bir taraftan insanı ürperten diğer yandan meraka gark eden karanlık Deli Gücük öykülerini bir nefeste okumuştum.
Murat şimdi de DG adında İletişim Yayınlarından çıkan kitabında Deli Gücük'ün öykülerini anlatmış. Ben uyumakta olduğum için ne okuyabildim ne de alabildim. Tez zamanda okuyarak sizinle paylaşmak istek, azim ve kararlılığındayım. Daha almadan, okumadan Murat'ın yeteneğine olan güvenimle size tavsiye ediyorum. Bakkallardan çakkallardan ısrarla isteyiniz.
Bu oğlanın memleketinde bir mahluktan bahsederler: Enkebir... Bir nevi gece cini. Anadolu’da başka başka isimlerle bilinir. Ardahan’da Yolazdıran, Aladağlar’da Harparik, Yozgat’ta Kibilik, Diyarbekr’de Kepoz derler ona; Harput’ta Kamos, Niksar’da Aldaçı, Zile’de Hobur, Kars’ta Mekir, Edirne’de Koncolos... Çukurova’da Varsaklar ona Kara-kırnak ya da Kara Tırnak der. Sürmene’dekiler ise Karakura. Lazlar Germakoçi bazen de Dağkoçi der... Dağ Adamı yani. Kaftarküski, Çarşamba Babası veya Ahubaba diyen de çoktur ona. Kimi Kara Baba diye bilir onu. Ama şu kuru bozkırın göbeğinde, Anadolu’nun çorak kasıklarının ortasında, onu esas Deli Gücük diye bilirler... Oğlan onu imdada çağırıyor.
19.yüzyıl Anadolu bozkırı, binbir dilli beddua, göz gözü görmez yağmurlar, kimsenin uğramadığı tenha yollar, gece uykusundan sağ çıkan yolcular, afyon ve tütün dumanı, şayia ve velvele, kan pıhtısı...
Memleket kokan adalet. Huzursuz seyyah, kargalarla konuşan adam "yalan dünya, kahrolası hayat". DG, Osmanlı taşrasında, dünyayla, alçaklarla, kendiyle hesaplaşıyor...
Murat Başekim, karanlık bir adamın hikayelerini anlatıyor. Rahatsız edici, tekinsiz ve tuhaf...Zifiri bir siyahlıkla edebiyat şehrengizine çörekleniyor.
19.yüzyıl Anadolu bozkırı, binbir dilli beddua, göz gözü görmez yağmurlar, kimsenin uğramadığı tenha yollar, gece uykusundan sağ çıkan yolcular, afyon ve tütün dumanı, şayia ve velvele, kan pıhtısı...
Memleket kokan adalet. Huzursuz seyyah, kargalarla konuşan adam "yalan dünya, kahrolası hayat". DG, Osmanlı taşrasında, dünyayla, alçaklarla, kendiyle hesaplaşıyor...
Murat Başekim, karanlık bir adamın hikayelerini anlatıyor. Rahatsız edici, tekinsiz ve tuhaf...Zifiri bir siyahlıkla edebiyat şehrengizine çörekleniyor.
http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=II96WLV0JG3GEQ4DDJ6O&searchstring=dg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder