Salı, Haziran 05, 2012

Sci-Fi London 2012: Death

Film: Death
Yönetmen: Martin Gooch
Yayın tarihi: 2012

Bir sene daha gelmiş geçmiş. Geçen sene Başar ve Ent efendi ile beraberce katıldığımız Sci-Fi London film festivaline tekrar gitme zamanı gelmişti. Başar efendi 'abi ben sadece kısalara gelirim' dediği için (onların hızlıca yorumları yakında bir podcast epizortu olarak geliyor!) bana da uzunlara gitmek düştü. Toplamda galiba 11 seansa gittim, 3 tanesi kısa, gerisi uzun metraj, bir tanesinin de seans fiyatına DVD'sini aldım ama daha izlemedim. Başar'la buluşmayı ayarlayamadığımızdan... Benim eski püskü laptopumun DVD playeri nanay, evimde televizyon yok, 15.1" iş laptopunda da izleyesim olmadı, Başarın duvar kadar televizyonundan izlenir artık. Herneyse... Sadede gelelim.



Festivalin açılış filmi olarak seçilmiş Ölüm (yani neymiş, Death) adlı film haliyle hayli bir gaz yaptıydı. Bir de dünya premiyeri filan falan, kesin süper bir filmdir dedim ancak açılış filmine gidemedim biletler tükendiği için. Neyse ki festival yöneticiler madem öyle işte böyle diyerek bir süperlik yapıp ek gösteri koymuşlar, ona gittim. Film seçeneklerim yüzünden ve hafta içi olması sebebiyle (işten çık 5:30'da, giyin kuşan, motorsiklete atla, 60km yol yap akşam trafiğinde (yarısı otoyol ya neyse), motorsikleti parket, kitle,  sinemaya yürü, otur, 6:30'da filan başlayacak filme yetişme ihtimalim hiç yok) yine de bu benim festival açılış filmim oldu.

Martin Gooch tarafından çevrilmiş ve kendisinin ilk uzun metrajlı filmi. Belli oluyor. Daha önce Sci-Fi London'da bir sürü defa çıkmış, bir sürü kısa bilim kurgu filmi çekmiş. Açıkcası elinde yine bir kısa filme yakışır bir senaryo var, kesinlikle kötü bir senaryo da değil esasında. Uzun metraja uzayınca filmin süresi, biraz kasmış, olmamış ama başarısız demek yanlış olur. Herhalde festival açılış filmi filan falan diye biraz gaz yapmamış olsaydım çok daha hoşuma giderdi. İngiltere için en azından, hayli meşhur denebilecek aktörleri de kullanabildiğinden filmin akışındaki zorlukları muhtemelen Gooch'un ilk uzun metraj denemesi olmasına yükleyeceğim.



Filmden biraz bahsedelim.
Babalarının ölüm haberini alınca birbirleriyle pek iyi ilişkisi olmayan kardeşler, yanlarında koca ve kız arkadaşları ile baba yadigarı malikaneye gidip bir ölümün arkasından ne yapılırsa onları yapmaya çalışırlar.

Aşagıda spoiler var, eğer bir şekilde filmi bir ara izlemeyi düşünüyorsanız burayı atlayabilirsiniz.

Meğerse sahnedeki 4 kardeşden birisi hayaletmiş. Uzun bir süre hayalet genç diğerleriyle sanki oradaymış gibi davransa da hızlıca farkediyorsunuz. Baba bir şekilde bu kardeşin ölümüne sebep olunca saplantı yapmış, ölüler dünyasıyla haberleşmeye karar vermiş, bu iş ile uğraşırken ailenin parasını çarçur edip bitirip üstüne bir de borç takmış. Gıcık amcalarının da devreye girmesiyle geriye kalan üç kardeş hem babalarının ölümünü hem de geçmişin acılarını, hem de günlük yaşamdaki dertleriyle mücadele edip en sonunda bütün herşeyi düzene koymayı başarıyorlar.

Hem aile draması, hem maskaralık var, biraz steampunk (ölülerle konuşma cihazı eğlenceliydi), birazdan da fazla fantazi, araya sokuşturulmuş birkaç saniyelik komedi enstantaneleri (bazı çocukların karanlık ve fırtınalı bir gece Ölüm kılığında kapıyı dandun çalıp çikolata istemeleri mesela herkesi "Off!!!"lattı) ilginç bir karışım vermiş.

Martin Gooch'un öteki filmlerini şu anda hatırlayamadım (listeye bakmadım ya, tembelim tamam), bence film kesimi konusunda biraz ders görmesi lazım. Bu filmin süresi 92 dakika, 60 dakikaya indirilip senaryo daha akıcı hale getirilirse çok daha başarılı olabilecek bir film. Bazı sahneler tümden çıkartılabilir, muhtemelen kesim sırasında masada kalmış sahneler eklenip biraz hareket kazandırılabilinir ya da iyice kesip 30 dakikalık bir kısa filme çevirip çok çok daha hızlı ve akıcı bir hale getirseydi süper olurdu. Filmin konusu, senaryosu ve oyuncuları hayli iyi, bana kalırsa bir tek yavaşlığı her sahnenin gerekenden iki üç kat uzun sürmesi bu filmi başarabileceği seviyenin gerisinde tutuyor.

Herşeye rağmen Apollo'dan çıktığımda keyifliydim. Hem festivali açmış olmak, hem de eğlenceli bir film görmüş olmam başarı hissi verdi bana.

Sırayla diğer uzun metrajların da yorumlarını yazıp kısaların hangilerini sağda sola bulabilirim bakıp yayınlayacağım.

Hiç yorum yok: