Pazar, Ağustos 25, 2013

İstemediğim ve terkettiğim kültürlere pencereden bakıp iç geçirmek

Ankara'nın Yeni Mahallesi,
Dikmen kadar olmasa da,
bi daa gidersem zik beni
Onbeş yıl öncesine kadar neredeyse hiç çizgiroman okumazdım. Yiğit ve Efe'den aldığım amerikan comiclerin zayıflığı ile Efe'nin çok iyi gizlenmiş, doksanlarda artık daha çok hafif pornolaşmış Heavy Metal arşivine ulaşması zor olması (Yenimahalle layn, iki otobüs değiştirilecek ya da dağlara pedal basılacak, zor be) beni iyiden iyiye soğutmuştu.

125cc motokros potpot istiyorum!
Sonra İngiltere'de gerek newsgroupslar (bkz, alt.binaries.pictures.manga), gerek çeşitli scanlator torrent siteleri derken kendimi ciddi bir şekilde mangalara verdim, çok da iyi ettim. Erişimi kolay olan Amerikan süperkahraman saçmalıklarından uzaklaşıp hikayeye ve çizgiye önem veren bir çok eser okudum. 5 yıl kadar önce gerek alt.binaries gibi newsgroupların yavaş yavaş ölmesi, gerek genel olarak Usenet'in nalları dikmesi ve en son nokta olarak da tek tek torrentlerle uğraşmanın adamı çok yorması, manga indirme dönemimi sona erdirdi. Her nasılsa kendimi eğer Amazon'dan ya da Forbidden Planet Londra'dan fiziksel olarak almazsam az manga okur buldum. Kayıp mı? Hem de nasıl. Kesinlikle çok sey kaybediyorum ancak elimdeki birikmiş mangaları okusam herhalde bir on senemi alır. Tek tek ingilizceye cevrilip basılmalarını beklersem yüz senemi. Japonca öğrenmeyi de beceremediğime göre...

Neyse, haliyle Metal Hurlant / Heavy Metal dışında pek bir bağımsız 'comic' tavir edebileceğimiz eserleri okumadim ancak birkaç yıl önce bağımsız bir çizer, Brandon Graham'ı Google Reader'e eklemiştim. Ne kadar iyi bir iş yaptığımı anlatamam herhalde. Brandon, hem çok süper şeyler çiziyor, hem de bir yerde her nasılsa zevklerimiz tutuşuyor. Brandon Graham, Royal Boiler bloguna çok yazmıyor ama her yazdığımda zevkten dört köşe okuyorum. Forbidden Planet'te yaptığı eserleri arasam da bulamadım, galiba gerçekten yanlış kıtadayım.

Avrupa'da, özellikle Belçika ve Fransa'da ciddi bir bağımsız çizgiroman grubu var ancak anlamadığım dillerde konuşuyorlar, yine Japonya'da dükkanlara girip girip bir şey alamadan çıkmam gibi, Eralp'in beni kıtada gezdirdiği çizgi romancılardan da bir şey alamadan çıkıyorum.

Haliyle süper kahraman diye istemediğim, manga ve özgür çizerler olsun, terkettiğim iki kültüre Graham blogunda bir şeyler yazdığında bakıp, derin derin iç geçirmek dışında bir şey gelmiyor elimden.

Bir ara Heavy Metal'in hayli bir arşivini indirmiştim (nereye koyduysam, 90'ların başında evimde 10+TB disk kapasitesi olacağını hiç hayal bile edemezdim), Moebius'un ölümü sonrasında ilk sayılarından okumaya başlamıştım. Daha sonraları erotikliği ön plana çıkarmalarına rağmen yine de arada bir çok başarılı bilim kurgu hikayeleri olurdu.

Ah ah... Hem bu kültürün bir parçası olmak istiyorum, hem de içimdeki üşengeçlik kılı "Önce elindeki Doctor Who'ları bitir, sonra mangaları oku, sonra animeleri izle, en sonra da birikmiş İnterzonelarını karıştır, en son olarak da sıra sıra bekleyen kitapları oku, ondan sonra kendine yeni bir hobi ara dangalak!" diyor ve hak veriyorum kendisine.

En son olarak da son blog girintisinden bir resimle kapatayım. Brandon'un referans attığı hiç bir şeyi bilmiyorum, Marvel'in hangi dizisi hiç bir fikrim yok, Thanos nedir anlamam ama Maison Ikkoku referansına taktım kafayı.

'Piyo piyo'

Kısacası, gidin Brandon Graham okuyun, blogunu takip edin. Kazara doğru kıtadaysanız ve bulabiliyorsanız çizgiromanlarını alın. Genel olarak da üşengeçlik kılınızı kazıyın, jiletin 5 bıçağı olsun.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

90'ların başı 10TB mi ? uykusuzluk sürçmesi olmalı zira 15 adet 1.44MB disketle Corel kurmaya çalıştığım günleri unutmak zinhar haram oldu. GB'dir o Great Britain'in GBsi ;)

Bir de jiletin bıçak sayısı arttıkça arasının dolup sıkışması ve kesmemeye başlaması daha kolay oluyor.

Tamam toz oluyorum !

PS: Siyah üstüne beyaz gitti iyi oldu ama sadece benim mi hala gözlerim şaşılaşıyor kontrast yüzünden. beyaz veya sarı üstüne siyah gibi yok gibi gibi.. dım dım dım

kansu dedi ki...

yazar demek istemis ki: "Bir gun evimde 10+ TB kapasite olacagini 90larin basinda hayal dahi edemezdim."

Hakan dedi ki...

Yazar demek istemis ki "Ben salagim zaten". Evdeki disk kapasitesi esasinda 25TB'den fazla ama bir TB'likleri saymiyorum artik, sadece file serverde 17TB var, su anda masamda laptopa takili bi 5TB daha var ki ne ki, 3TB diskler ayaga dustu, 4TB'ler makul fiyatlarda.
Tabi Kansu der ki "SSD", ben de derim ki "fiyat/kapasite orani vs. zaten bin yilda bir ulasiyorum ama DVD'den fazla dayaniyorlar kaldirip rafa bile koysam"...

/me shakes his fist and shouts "Damn you Moore! Damn you!"

Adsız dedi ki...

art niyetten arı bir selam göndermeyi bile becerememişsem hakikatten salağımdır belki de. belki de kahveyi bırakmaya çabalamamaktan geçiyordur daha fazla saçmalamamak.

dı lunatic is in my head..
raise the blade, make the change, re-arrange me 'til i'm sane.