Cumartesi, Eylül 29, 2012

Duman Doğu’dan yükselir: Bacigalupi’den oryantal istimpunk

Blog olarak istimpunka batmış vaziyetteyiz. Ne olduğunu tam olarak anlamasak da (ver zembereği, ver pistonu, karart atmosferi hafif sepya yap, tepesine dirsekli soba borusu dikip dumanı da saldın mıydı aha sana istimpunk) galiba seviyoruz bu şeyi. Görselliği genellikle şık ve anakronistik olunca bilimkurgu duyargalarımızda hoş karıncalanmalar yaratabilen istimpunk’ın güzel örneklerine maalesef ne sinemada ne edebiyatta sık rastlayamıyoruz. Böylesi bir yoksunluk içindeyken önüme bir istimpunk ziyafeti getirerek beni edebi zevklere gark eden Kurma Kız’ı (Windup Girl) iştahla takdimimdir.

Cuma, Eylül 28, 2012

Salı, Eylül 25, 2012

Bottom of Ninth: Yeni nesil çizgi roman?

 http://www.bottom-of-the-ninth.com/wp-content/uploads/2012/04/chandypitchhopefullyfinal.gif
Basılı ya da bilgisayara taranmış bir çizgi roman okurken hissiyat her ne kadar arada kağıt ya da bir likit kristal ekran da olsa pek değişmez. En fazla benim gibi tembel bir adam yerinden kalkmadan kanepeye kurulmuş televizyondan çizgi roman okuyabilir ya da hareket halindeyken otobüsde, metroda tabletten okuyabilirsiniz. Bunlar üç aşağı beş yukarı çizgi roman okuma deneyiminin size sunduklarıdır. 
 http://www.bottom-of-the-ninth.com/wp-content/uploads/2012/04/candygordyindugout-600x337.jpg

Bu okumanın hep bir üst seviyesi çizgi film ya da animeler diye düşünürdüm. Peki ya arada bir sunum olsa. Misal yarı çizgi roman yarı çizgi film. Karelerin içerisinde hareket eden karakterler olsa. Üzerine bir de ses eklense nasıl olurdu? Bu yeni nesil bir çizgi roman mı sayılırdı?

Cuma, Eylül 21, 2012

Salı, Eylül 18, 2012

KEŞKE KILAVUZU OKUSAYDIM: c64&Siberpunk&Elektronik Müzik


MUTANTLAR, İŞTE GELDİM BURADAYIM




Merhaba, yaratık adam;
Gördüm seni önceden.
Nerede o salak dostların?
Köşede duruyordunuz, yağmur yağıyordu.
Ucube birader, 
Sevgilini de bilirim.
Çenesi seninkinden büyük kızın, nasıl bilmeyeyim.
Tepeden tırnağa ışınlanıyor hem,
O Hintli gözleri yok muydu Sonya'nın çocukken.

Ben sadece...
Öylece dolanıyordum, maceradan maceraya:
olağan, muhteşem maceralara.

Bir leke,
bir süredir oradaydı, fark ettim:
Bir düzensizlik, gerçekliğin manzarasında.

Yoni, Los Angeles'tan, bir adama çıraktı.
Acaba parlak lekelerden anlar mıydı?
Sandım ki öyle, süründüm üzerime.

Ne fena, kılavuzu okumamıştım.

Mutantlar, işte geldim buradayım - Buradayım
Mutantlar, işte geldim buradayım - Hortlayacağız yeniden
(Alo mutantlar, buradayım) 

Nagisaken, 
diğerleri ile tanıştırdı:
Yaratık adam sırıtmaktaydı.
Toyluğumu bildiniz; sen de, diğerleri de.
Oynamayı sevdiğimi de.

(Mutantlar, işte buradayım)

Pek neşeliydi.
Uzuvlarım gidene dek
Büyük şeyler fırlatırdık etrafa, 
ne neşeliydi.

Bacaklarımı kaybedince, 
hepiniz sağa sola attınız beni. 

(Metropolis'te uyuyanlar, hortlayacak)
(Mutantlar, işte buradayım)

Ne kötü, keşke kılavuzu okusaydım.

Nagisaken belki burada bulur beni
Kımıldayamaz oldum hem.

Metropolis'te uyuyanlar
Hortlayacaklar yeniden.

Mutantlar, işte buradayım!
Mutant dostlar, burdayım.

Keşke kılavuzunu okusaydım.


[Plundersonics'in, 21.yy'da C64 müziği yaratıcı kullanımı temalı, Output 64 derleme albümündeki "Mutants Here I Am" şarkısından; resim kaynağı freakshow.net. Şarkıda kullanılan örneklem kaynağı: Crazy Comets]

Pazartesi, Eylül 17, 2012

Divan-ı Cima: İstimpunk Usulü Cima.


Evet istimpunk ögeli kitap ve materyali severim. Ama Yiğit'in de dediği gibi bir edebi tür müdür gibi tartışmalar pek beni ilgilendirmiyor. İşin sadece estetik ve tarafını seviyorum. Yoksa teknolojik olarak tutarlı mıdır veyahut anakronizmin ne kadar dibine vurduğu gibi hususlara pek kafa yormam. Ancak geçen gün SFSignal'da dolanırken gözüme çarptı. Kickstarter'da A Steampunk's Guide to Sex adlı kitaplarının basımı için para topluyorlardı. Konuyu anlatımları falan geyikti ama sonunda artık gerçekten bunlara biraz kafa yorup bu kadar uğraşmalarına gerek var mı diye düşündüm. Her şey güzelde bazen çok abartıyorlar. Buharlı titretgeç mi????

Pazar, Eylül 16, 2012

Gel kuçu kuçu


Tamam geçen gün yazdıklarımı geri alıyorum. Zombi işi daha çok su çeker. Play Dead 18 dakikalık bir kısa film. Andreas ve Diego Meza Valdes bir zombi felaketinde hayatta kalmaya çalışan köpekleri anlatmışlar. Ne de olsa köpek kendi bacağından asılır.

Cumartesi, Eylül 15, 2012

Abercrombie'nin yeni romanı yolda: Red Country


The First Law serisinin yazarı Joe Abercrombie aynı dünyada geçen altıncı kitabı Red Country İngiltere'de 18 Ekim'de satışa çıkacak. Kitabın ana karakteri bir kadın olacak gibi ama diğer detaylar belirsiz. Abercrombie'ın üçlemesi için eğlenceli ama çok tahmin edilebilir olduğunu düşünüyorum. (Ama Dokuzparmak karakteri ile tayfasını beğenmiştim) Bu kitapta da benzer bir tarzı olacak gibi. Yazarın sitesinde kitabın bir bölümünü okumak da mümkün.

http://thewertzone.blogspot.com/2012/09/updates-abercrombie-and-morgan.html

Cuma, Eylül 14, 2012

Haftanın Resmi ve T-shirti... Snoophulhu!

Her genç elemana lazım! Ruhunuzu genç tuttuğunuz sürece!


Amerikalılar 10 dolara kapabiliyormuş.
(Boingidibong'dan arak.)

Coruscant'ın arka sokakları: Star Wars 1313


Yıldız Savaşlarında her ne kadar dram da olsa hep şehirlerin, galaksinin parlak, cilalı yönlerini gördük. Mos Eisley'deki Cantina bile hafif parodi, hafif karikatürize idi. Coruscant'ta genç jedilar kelle avcılarını kovalarken bile iç karartan, insanın üzerine üzerine gelen, ne idüğü belirsiz yaratıklarla çevrili bir ortam yoktu. Ancak yeni Lucas Arts oyunu Star Wars 1313 Coruscant'ın karanlık katlarında, George Lucas'ın arkasını döndüğü varoşlarda geçiyor. Oyun için çizilmiş tasarımlar bize Coruscant'ın cilası silinmiş, boyası kalkmış şehri gösteriyor. Oyunun kendisi vasatbir 3rd person shooter gibi gözüksede şehir ve ortam etkileyici olacak gibi. Sanırım ilk kez Yıldız Savaşlarını Disneyvari tarzının dışında görebileceğiz.

Aşağıda Coruscant'ın izbe batakhanelerini, hayattan bezmiş yaşayanlarını, kaybetmiş R2 serisi robotları ve etini para için satanları bulabilirsiniz. Nerede Jedi, nerede Sith!

Perşembe, Eylül 13, 2012

Bir keman ve bir solist ile Taht Oyunları

Bu haftaki yurttan sesler korosu programımızın bu haftaki konukları kemancı Lindsey Stirling ve vokal Peter Hollens. Kendileri bestesi Ramin Djawadi'ne ait olan, güftesi bulunmayan Taht Oyunlarında dinleyeceğiz.


Bu da ikilinin heyecanlı Skyrim çalışması


Çarşamba, Eylül 12, 2012

Dishonored: İntikam herşeyin ilacı mıdır?


Son dönemde Assasins Creed furyası devam ediyor. Oyunun detayları, çizimleri, hikayeleri ve çeşitliliği bu başarıyı hak ediyor .Doğal olarak benzer türde oyunların türemesi de gayet doğal. Dishonored ilk başında bunun başka bir örneği olarak da görünebilir. Elindeki uzun bıçağı ile intikam için çatıdan çatıya atlayan gizemli bir katilin başka şekilde yorumlanması gayet zor. Ancak gerek oyunun geçtiği distopik İngiltere ve arkada yatan gizem gerekse oyundaki teknoloji ve büyü ile hattı zatında ilginç bir oyun gibi duruyor. 

Salı, Eylül 11, 2012

Yeni bir zombi filmi daha, peki kim daha ölü?


Artık zombi filmlerinin modası geldi ve geçiyor. Yeni bir konu, yeni bir bakış açısı üretmek gittikçe zorlaşıyor. Bu ortamda Cockneys vs. Zombies filmi bu türe yeni bir soluk getirmese de kesinlikle eğlenceli ve ilginç duruyor. İngiliz tarzı kendini gösterdiği filmde Snatch'den tanıdığımız Bricktop, Türkçe meali ile Alan Ford baş rollerden birinde. Görüntüler eğlenceli ama izleyince akla şu soru geliyor: burada zombiler hangisi ve o yaşta o silahların kullanılmasına izin vermek ne kadar doğru?




Haftanın İkinci Resmi

Daha birkaç gün önce Concept Ships blogundan  Steve Burg'un çizimlerini atmıştım. Çok hoşuma giden iki tanesi daha! Hastasıyım. Üstüne basın, kocaman oluyorlar.

Eski bilim kurgu kapaklarından fırlamış sarı-siyah uzay gemisi olayı zaten çok hoşuma giden bir olay.


Bu aşağıdaki Uzay 1999 gemilerini andırdı bana:


Pazartesi, Eylül 10, 2012

Michael Moorcock - Barbarians of Mars

Michael Moorcock severiz. Ancak her Moorcock romanı aynı kalitede değil. Bunu hangi sahaftan aldıysam hatırlamıyorum ama birkaç kuruşa aldığım Barbarians of Mars romanında açıkça görebiliyoruz. Esasında biraz geri salıp baştan alayım.

Kitabın adı, Barbarians of Mars... Veya Masters of the Pit. Yazarı Moorcock, veya Edward P. Bradbury. Yani anlayacağınız Moorcock'un 1960'larda haldır huldur Elric cart curt yazarken araya sıkıştırdığı 158 sayfa uzunluğunda bir hikayecik. Anladığım kadarıyla New Worlds dergisine yazmış, zaten kendisi derginin ana insanlarından birisi olduğundan 1930'larda Campbell'in Heinlein'e yaptırdığı gibi farklı isim kullanarak yazmış.


Barbarians of Mars, bir serinin üçüncü kitabı. Diğer iki kitabı okumamış olmama rağmen hiç de gereği yok okumaya bu kitabı anlamak için: Bu kısa eser, Burroughs tadında fantastik bir hikayeden öte bir şey değil. Homage diyebilirsiniz ama o da değil. Zeplinlerle kırmızı gezegenin orasından burasına yolculuk yapıp her 10 kilometrede bir ekolojiden alakasız bir ırkla karşılaşıp yarısını öldürüp geri kalanını dost ilan ederek kahramanımız Michael Kane herhangi bir plot peşinde koşmuyor.


Devamı çizgiden sonra...

Cumartesi, Eylül 08, 2012

Fotoşop, Obama ve Thundercats!

Gerçek olsa süper olurdu ama.... Obama Thundercats'ların donanım sağlayıcısındaykene...

Sword of Omens

Dean Trippe arkadaşımız Flickearrrr'aa bir sürü benzeri fitişoplanmış Obama resimleri koymuş ama Thundercats geyiği çok tatlı. Gerisi ahanzi burada!

The TARDIS
'Doktor? Biz geldik? Aç kapıyı?'

John Brunner - The Long Result

Brunner'dan daha önce buralarda bahsettim. Gittikçe sevdiğim bir yazar haline gelmekte. Her ne kadar bu zamanlarda adı pek anılmasa da, 1960'larda bilim kurgu dünyasında sesi hayli duyulmuş bir yazar. Türkçeye çevrilmiş bir kitabını okuduğumu da zaten çok sonra farketmiştim. Esas olarak endisiyle buraya geldikten sonra tanıştım denebilir. Sahaflardan bulduğum Brunner romanlarını okudukça adama saygım da artmakta. Her ne kadar bilim kurgu dışında "Ciddi yazarlık(!)" da denemiş olmasına rağmen şu günlerde adı anılırsa sadece bilim kurgu dünyasında anılmakta.

1965 basımlı The Long Result, ilginç bir roman çünkü anladığım kadarıyla ilk politik bilim kurgu romanlarından birisi. Tümüyle şans eseri okunma sırası gelmiş olmasına rağmen (Moorcock'un The Barbarians of Mars'ı bitince soluma dönüp "okuncaklar" kitaplığındaki göz hizasındaki raftan ilk gördüğüm kitabı çekmiştim) son zamanlarda okuduklarımla benzer bir temaya sahip: Irkçılık.

Devamı için zıplayalım hep beraber, bir, iki üüüü.....

Cuma, Eylül 07, 2012

Salı, Eylül 04, 2012

Rurouni Kenshin Japonya'da vizyona girdi


Rurouni Kenshin ya da Samurai X, veyahut esas ismi ile Rurouni Kenshin: Meiji Swordsman Romantic Story'nin filmi geçen hafta Japonya'da vizyona girdi. Film ilk iki gününde yaklaşık 5 Milyon Usd hasılat elde etmiş. Görünen o ki Japonlar filmi sevmişler.


Nobuhiro Watsuki tarafından çizilen ve Meiji Döneminde geçen bu pek verimli manganın animesi, romanları ve oyuncakları yapılmıştı. Listeye filmi ya da filmleri eklenmiş durumda.

Pazartesi, Eylül 03, 2012

Uzayda yoldan çıkanlar: Star Wars Detours


Seth Green ve Matthew Senreich yaklaşık yedi yıl önce başlayan ve şu anda 100 civari bölüme oluşan popüler kültür taşlaması tek kare animasyon Robot Chicken'dan sonra yeni bir dizi ile geliyorlar. (Nedense Robot Chicken'ı gördüğümde aklıma WoW geliyor, neyse konudan sapmayalım) Yeni dizinin ismi Star Wars Detours ve bu direk merkezinde Yıldız Savaşları var. Daha önce Adult Swin kanalında yayınlanan Robot Chicken'ın aksine bu sefer dizi Cartoon Network'de yayınlanacak.

Pazar, Eylül 02, 2012

The Camera, Kısa Film

Aslında bu kısa film pek de bizim tarzımıza uymuyor. Ancak gerek filmin çekim tarzı gerekse sadeliği çok hoşuma gitti. Basit bir öyküsü var. Sahildeki boş bir evde, gizemli bir polaroid makine bulan bir kız. 

Filmin yazarı, yönetmeni ve her şeyi olan Peter Lewis tüm çekimleri bir SLR fotoğraf makinesi ile gerçekleştirmiş. Sade çekimler ve çok uygun bir müzik eşliğinde anlatıyor hikayesini Lewis.

Cumartesi, Eylül 01, 2012

Dredd'den yavaş çekim teknikleri

Geçenlerde Dredd filminden yavaş çekimle çatışma, kan, revan ve uyuşturucu ile bezeli görüntüler yayınlanmıştı. Film ekibi yavaş çekimi neden ve nasıl kullandıklarını anlatmışlar. Yeni Dredd nasıl olacak bilmiyorum ama çekimleri kesinlikle beğendim. Umarım filmin konusu ve anlatımı da en az görüntüler kadar iyidir. Buyurunuz detaylara: