Cuma, Temmuz 29, 2011
Çarşamba, Temmuz 27, 2011
Amatör yazarlar için bir platform: Açık Kitap
Ayrıca amatör yazarlara e-kitaplarını üretebilecekleri araçlar ve yayınlayabilecekleri özgür bir platform sunmayı hedefleyen idefix, bana ne kadar zor da gelse içeriğe kesinlikle müdahale etmeyeceğini söylüyor. Bu platformadan anladığım kadarı bir taraftan bir şeyler yazarken diğer yandan da bir başka kişi editör olarak düzeltebilecekmiş. Sanırım önemli noktalardan biri de yazar eserine fiyat belirleyebilecek.
Hoşuma giden yorumlarından biri de "Yayınevlerinin asli görevinin yurtdışındaki çok satan listelerinden faydalanarak kitap basmak değil, yerli veya yabancı yeni yazar keşfetmek". Güzel bir düşünce umarım hayata geçirebilirler. Haberin tamamı aşağıdaki bağlantıda:
http://www.sabitfikir.com/haber/amator-yazarlar-icin-bir-platform-acik-kitap
Salı, Temmuz 26, 2011
Raven/Kuzgun
Poe'nun meşhur şiiri Raven ile aynı isimli, başrollerinde John Jusack, Alice Eve ve Luke Evans'ın oynadığı Raven filmi halen çekilmekte. Film Poe'nun son günlerini anlatırken Poe'nun son günlerinde yaşadığı hezeyanı bir seri katilin cinayetleri ile ilişkilendiriyor. Amerika'daki gösterim tarihi Mart 2012.
Pazartesi, Temmuz 25, 2011
Nick Frost ve Simo Pegg Yıldız Savaşlarını tekrar çekerlerse
Frost ve Pegg R2D2 ve CP3PO olarak huzurlarınızda :)
Pazar, Temmuz 24, 2011
Cumartesi, Temmuz 23, 2011
Geldiler!
Hakan'ın bulduğu yağlı boya resimden sonra bunu buldum. Artık aramızdalar. Çok yaşa İmparator!
Cuma, Temmuz 22, 2011
Çarşamba, Temmuz 20, 2011
Ölüm dolayısıyla satılık ev: J. G. Ballard!
2009 Nisanında ölen bilim kurgu yazarı, sözlüklere "Ballardian" kelimesini sokan, J. G. Ballard'ın evi satılığa çıkartılmış. İlgilenenlerin dikkatine! Yazarın Shepperton’daki yarı müstakil evi hayatının önemli bir bölümünü paylaştığı Claire Walsh tarafından satışa çıkartılmış. Emlakçı ilanında “ferah, üç odalı, yarı müstakil ve Shepperton Caddesi’ne sadece birkaç dakika uzaklıkta” olarak anlatılan evi satın almayı düşünen varsa yaklaşık 320.000 poundu gözden çıkarması gerekecek. Pazarlıkla ne olur bilinmez. Ne de olsa Türküz, sormaktan zarar gelmez :P
Salı, Temmuz 19, 2011
Yürüyen ölüler geri dönüyor!
Görüntülerde Rick Grimes biraz farklı gözüküyor. Kimin yürüyen ölü olduğu belli de kimin insan olduğu biraz tartışmalı.
Pazartesi, Temmuz 18, 2011
Çamaşırhane geri dönüyor!
Burada da Stross'un açıklaması var:
http://www.antipope.org/charlie/blog-static/2011/07/brief-absence-1.html
Pazar, Temmuz 17, 2011
Haftanın Resmi
http://www.otomatikarmut.com/index.php/harb-ul-ulduz.php
Cuma, Temmuz 15, 2011
A Game of Thrones - Genesis / That Oyunları - Yaratılış
Kazanmak için her yol mübah gibi yorum yapmışlar. Bana gayet normal geldi :) Ne yalan söyleyeyim pek gözüm tutmadı. Ama oynamadan da bilinmez. Hadi bahalım buyrun oyuna. Aman dikkat kış geliyor!
Perşembe, Temmuz 14, 2011
Şarlok Holms : Bir Gölge Oyunu
Holmes'un bir türlü diş geçiremediği Irene Adler karakterinin bu filmde olup olmadığını anlamadım. Imdb.com'da ismi geçse de filmin resmi sitesinde bahsedilmiyor. Bu filmin esas kadın kahramanı ise İsveç doğumlu Noomi Rapace. Kendisi ölümünden sonra üne kavuşan İsveçli yazar Steig Larsson'un sinemaya uyarlanan Milenyum Serisi ile tanınmıştı.
Velhasıl her şekilde Sherlock Holmes film ve öykülerinin hastasıyım. Huzurlarında Holms, Watsın ve Bir Gölge Oyunu. Hayi hak!
Çarşamba, Temmuz 13, 2011
Kara Koridor
“Black Corridor”
Yazan: Michael Moorcock
Granada Publishing, 1980
Michael Moorcock HititGüneşi blogunda adı sık geçen yazarlardan biri. Mert’in Michael Moorcock incelemesini buradan okuyabilirsiniz. Ayrıca Moorcock Hitit Güneşi podcastlarının ikinci bölümünde de konumuz olmuş.
Roman, dünyanın karmaşa içinde olduğu bir zamanda geçiyor. İngiltere’de ırkçılık son haddine varmıştır, İrlandalılar, İskoçlar gibileri bile ırkçılığa maruz kalırlar. Şehirlerarası savaşlar, mahalleler arası savaşlar bildiğimiz anlamda üretimi ve tüketimi bitme noktasına getirmiştir.
Bütün bu karmaşa içerisinde bir oyuncak şirketi sahibi olan Ryan, ailesi ve arkadaşlarından oluşan kendi küçük dünyasını kurtarmaya uğraşır.
Kitap uzayda yörüngesine girecek daha büyük bir kütle bulamadıklarından kendi çöpleriyle sarılmış yalnız başına yol alan bir uzay gemisi görüntüsüyle başlıyor. Gemide son üç yılını tek başına her gün aynı düzende yaptığı kontrollerle geçiren Ryan var. Bütün ailesi ve yakın arkadaşları geminin bir kamarasında yoğun sıvılar içinde Münih 15040’a altı yıl sürecek yolculuklarının bitmesini uyuyarak bekliyorlar.
Bölümler gemiyle geçmiş arasında dönüşümlü olarak gidip geliyor. Bir yandan Ryan’ın gemide tek başına geçirdiği günleri anlatırken, bir yandan da onu bu yolculuğu yapma kararına iten olayları anlatıyor. Karısının sokaklarda yaşanan vahşet yüzünden geçirdiği buhranlar, insanları evlerine kapayan yasalar, gittikçe yozlaşan ilişkiler, Ryan’ı ailesini dünyadan kaçırma fikrine itiyor.
Geminin içindeyse başka bir dünya var. Kimseye güvenmeyen Ryan geminin Münih 15040’a yapacağı yolculuğun tüm yükünü sırtlanmış ve herkesi yolculuğun başında uyutmuş. Amacı altı yıllık yolculuk boyunca tek başına gemiyi yönetip herkesi sağ salim Münih 15040’a götürmekmiş. Ancak ilk üç yılın sonunda yalnızlık başına vuruyor ve anıları, hayalleri ve gerçekleri birbirlerine karışmaya başlıyorlar.
Wikipedia’ya göre Karl Edward Wagner Kara Koridor’u en iyi 13 bilim kurgu dehşet romanı arasına koymuş. Gerek dünyanın durumu gerekse Ryan’ın gemideki durumuna bakınca daralmamak elde değil. Çok uzun bir roman olmadığı için bir çırpıda okudum.
Moorcock söyleyeceğini fazla uzatmadan söylemesini bilen bir yazar. Tek bir cümlede sahnenin bütün çehresi değişiyor ve bu değişimin aniliği öyle sarsıyor ki başa dönüp sahneyi o cümleye taşıyan kısmı bir daha okuyorsunuz. Sırf doğru anlayıp anlamadığını kontrol etmek için. Sonuç açık. Doğru anlamış ve dehşete düşmüşsünüz.
Üç yıl bir insanın geçmişini tek başına sorgulayıp yaşadıklarının korkunçluğunu baştan yaşaması için yeterince uzun bir zamanmış. Yaşanılan ya da tanık olunan vahşetlerse buna tuz biber oluyormuş.
Salı, Temmuz 12, 2011
İnsanlıktan Çıkış
Konumuz "Exit Humanity" adlı filmin bu tanıdık fikire tek katkısı olayların Amerikan İç Savaşı sırasında geçiyor olması gibi görünüyor. Bir de parçalardan anladığım kadarı ile hayatta kalmaya çalışan bir askerin kendisi ve şartlarla da yüzleşmesini anlatıyor. Bunlar benim tahminlerim. Arada bir kaç tane de çizgi film olarak boyanmış sahne vardı ama filmde ne kadar yeri var bilmiyorum. Filmin sitesinde animatör olarak Snezhan Bodurov'dan bahsetse de ayrıntıya girmemişler.
Kanada yapımı filmin fragmanı fena gözükmüyor. Eğer alıştığım ve sıkıldığım ceset kesme ve parçalama sahnelerinden daha fazlasını içeriyorsa güzel bir film olacak diye umuyorum. Kısmet.
İstimpunka dair
İşte bu noktada sanırım topa biraz sert girmiş. Amerikalı eleştirmen Fredric Jameson'ın yazdığı bir makaleye atıfta bulunarak istimpunkın geçmişin "strelize" ve "fetişleştirilmiş" hali olduğunu üstü kapalı olarak iddia etmiş. Hatta yetinmeyerek bu türün bir moda olarak Viktorya dönemi İngiliz hayat tarzı ve davranışlarına karşı bir özlem olduğunu ancak yaşanan bilimsel gelişmlere bakıldığında bu şekilde bir dönemin oluşmasının pek de mümkün olmadığını yazmış. Türün bir kaçış edebiyatı olduğunu, günümüzdeki bilimsel gelişmeleri alıp, o dönemin estetiği ve zerafeti ile süslenerek bize sunulduğunu söylemiş.
Benim de sorunum tam burada başlıyor. Bir kurgu esere, hem de fantastik ya da bilim kurgu öğeler içeren bir esere, "bunların olması mümkün değil" ya da "mantıksız bunlar" gibi bir bakış açısından yaklaşmak çok sakıncalı. Sonuçta bunlar kurmaca metinler. Kendi içerisinde bir bütünlüğü olduğu sürece gerçek dünyada olan bitenle bu kadar da ilişkilendirmeye çalışmak kurgunun doğası ile çeliştiğini düşünüyorum.
Bilimsel gelişmeleri Viktorya döneminin estetiği ve zerafeti ile sunulmasının ise nasıl bir olumsuz ya da eksik yanı olduğunu anlamış değilim. Sonuçta bu bir türdür ve yazılan kurguyu bu şekilde sunmaktadır. Bunu beğenmemek ve okumamak herkesin hakkıdır. Ancak bu şekilde paketlenmesi ya da bu şekilde kurgulanması yanlıştır demek bana göre çok vahim bir durum.
Aşağıda yazının tüm metni ve Roberts'ın yorumlara cevabı var. Roberts'ın yaptığı yerinde gözlemleri bir kabahat, eksiklikmiş gibi sunması beni rahatsız etti ancak karar sizinlerindir.
http://www.strangehorizons.com/reviews/2011/06/aurorarama_by_j-comments.shtml#comments
Cumartesi, Temmuz 09, 2011
Küba'dan Sevgilerle
Huzurlarınızda Nori, Dori ve Ori!
Cuma, Temmuz 08, 2011
Bilim Kurgu Ansiklopedisi Ücretsiz Olacak!
http://blogs.publishersweekly.com/blogs/genreville/?p=1337
Haftanın Resmi
Darth Vader ne hallere düştü yauv. Adidas'ın yeni Star Wars koleksiyonu :) Daha çok Hoth sistemindeki buzul gezegene gönderme yapmışlar.
http://www.freshnessmag.com/2011/07/02/star-wars-x-adidas-originals-fall-winter-2011-collection-lookbook/
Çarşamba, Temmuz 06, 2011
Yazarken nerelere dikkat etmeli??
http://notoskitap.blogspot.com/2011/03/yazarken-nelere-dikkat-etmeli.html
Salı, Temmuz 05, 2011
Hitit Güneşi Öyküleri #3! Gökçe Mehmet Ay'ın Cin Büyüsü!
Hitit Güneşi Öyküleri denememizin üçüncü bölümü. İkinci bölümü
atladığımız dikkatinizi çekecektir. Merak etmeyin o da sırada.
Bu kez Gökçe Mehmet Ay'ın bir öyküsü olan Cin Büyüsü var.
Gökçe bizi kırmadı ve kendi öyküsünü kendi okudu. Biz de keyifle dinledik. Gökçe bize güvenip bu kaydı vereli aylar oldu ancak tembel Podcast Editörü Hakan'ın yeteneksizliği yüzünden ancak yayınlıyoruz.
Umarım siz de keyifle dinler ve görüşlerinizi bize bildirirsiniz.
Ayrıca yeni öykülere de her zaman açığız.
Gökçe'yi Türkçe Bilim Kurgu ve Fantazi blogundan izleyebilirsiniz.