Bundan hayli bir sene önce Mostly Harmless adlı kitap yayınlandığında heyecanlanmıştım. Douglas Adams'ın Otostopçu serisinin ilk kitaplarını okuduğumda hayatımda bu kadar komik ama yaratıcı bir şey okumadığımı farketmiştim. Öte yandan o zamanki hayranlığıma rağmen kitapların gittikçe yavanlaştığı belliydi. Bu arada Mostly Harmless'in yayın tarihi 1992. Aradan sittin sene geçmiş ve benim kıçımdaki teller ağarmaya başlamış galiba.
Douglas Adams, yazmaktan nefret eden bir yazardı. Her yazdığı satırın vurgusunu ve etkisini planlaya planlaya yazdığından bütün olay acı verici bir yük haline geliyordu Adams için. Günlerce en komik rakam nedir diye (42) düşünen ve dert eden bir adamdan bahsediyoruz. Kendisi esasinda Otostopçu olayını radyo oyunu olarak yazmıştı (nasıl süper olduklarını onların anlatamam. Bir yerlerden çekip dinlemiştim ama önce TV serisini İngiliz Kültür'den alıp izlemiştim, o da ayrıca eğlenceliydi). Bir radyo oyununun senaryosunu yazmak ile bir kitap yazmak arasındaki emek farkı Douglas Adams'ı çok zorlamıştı. Hatırlanması gereken olay şu: Otostopçu olayı önce bir radyo oyunuydu. Sonra bir kitap. Sonra TV serisi. Sonra başka kitaplar ve radyo oyunları. Adams'ın ölümünden sonra da sonunda bir film. Sonra BBC'de radyo oyunları tekrardan ve en son kitabın da yayınlanmasıyla bu seri sona erdi bir çoğu kişinin gözünde.
Douglas Adams serinin dördüncü ve beşinci kitaplarnı resmen baskı altında yazmıştı ve açıkçası kitaplarda bu hayli belli. Son derece başarılı şekilde yazılmış Dirk Gently kitaplarını da katarsak toplamda Adams'ın o kadar çok kitabı yok. Niye olduğunu anlamak için bu son derece zeki, sürekli manik-depresif sorunlarıyla mücadele eden adamı tanımak bilmek lazım. Ne yazık ki bunun için Stephen Fry olmak lazım!
Herneyse, gel zaman git zaman, Douglas Adams öleli hayli oldu (o acıklı gün 2001'de geldi ve gitti) ancak biz okurların adamın eserlerine ve karakterlerine açlığı azalmadı, hatta arttı. Son derece başarısız bir film Adams'ın romanlarını yeni bir nesile tanıtmaya vesile oldu. BBC Radyo 4'ün oyunları tekrar hatırlattı bu adamın radyo oyunundaki dahiliğini - her ne kadar (bildiğim kadarıyla) kitaplardan adaptasyon olsa da.
Bir gün radyoda bu serinin 6. kitabının yazıldığını duydum ve hemen Amazon'a saldırarak kitabı daha yayınlanmadan sipariş ettim. Kitabın yayın tarihinde BBC de kısaltılmış halini radyoda yayınlayacağını duyurdu.
Sonunda kitap masama geldi. Hevesle eve götürdüm ve okumaya başladım.
5. Kitabın sonunda Arthur sonunda öleceğine emindir. Stravromula Beta'ya gitmeden ölmeyeceğini bildiğinden içi rahat olan Arthur Dent, igrenc Vogon'ların her paralel evrendeki Dünya'yı yok etme kararına kurban gider. Burada Adams'ın bu seriden ne kadar nefret etmeye başladığını anlayabiliyoruz. Arthur'u öldürmek yetmiyor, bütün paralel evrenlerdeki dünyalar yokediliyor bir devam romanını engellemek için. Herneyse, aniden üçüncü kitabın başındaki bir karakter ortaya çıkar ve Arthur'a hakaret etmeye gelir. Bu uzaylı, meşhur ölümsüz Wowbanger, Arthur, Trillian, kızları Random, Zaphod ve Ford'u yokedilmekte olan dünyadan kurtarır. Wowbanger bir kaza sayesinde ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğundan beri evrendeki herkese sırayla hakaret etmeyi kendine amaç edinmiş olan bi pezevenktir. Zaphod, bu herife çok gıcık oldugundan bu herifin ölmesi gerektiğine kanaat getirir ve tanrılarla arasının iyi olduğunu, Thor'un Wowbanger'ı kesin öldürebileceğini iddia eder ve anlaşırlar(!). Zaphod, kendi uzay gemisine atlayarak Asgard'da Thor'u bulup Wowbanger'i öldürmeye ikna etmeye gider. Wowbanger de gemisindeki uzaylıları (eh, artık Dünya kalmadı sonuçta) evrendeki son kalan insanların yanına götürmeye kabullenir. Yolda Trillian ve Wowbanger, Random'un bütün itirazlarına ve somurtmalarına karşın birbirlerine aşık olurlar. Bir yandan da Vogonlar evrendeki bütün Dünyaları yok ettikten sonra bütün insanları yok etmeye karar verirler ve onlar da aynı hedefe doğru yola çıkar. En sonunda herkes aynı anda aynı yerde buiuşur ve Thor vs. Wowbanger kavgası başlar.
Bu kadar özet yeter. Açıkcası kitabı bu kadar yazsaydı da yeterdi yazarımız. Yazarımızın adı Eoin Colfer. Kendisi 18 tane kitap yazmış olmasına rağmen adını ilk defa duydum. Meğerse çocuk kitapları yazarmış. Neren bu adama verdiler bu görevi bilmiyorum. Adamın eşinden izni aldıktan sonra kollarını sıvamış bu olaya. Stephen Fry'a yazdırsalardı bence, cok daha güzel olurdu. Eminim teklif ettiler ancak Fry ile Adams çok iyi arkadaşlardı, muhtemelen Fry önündeki zorluğu tahmin ederek 'Hayır' dedi teklife. Ne yazık ki Eoin de aynı cevabı vermemiş.
Bir çok yerde olduğu gibi farklı bir yazar karakterlere ve olaylara farklı bir şekilde yaklaşıyor. Tasvirler, tanımlar. olaylar Adams tasvirleri, tanımları ve olayları değil. Kitapta bütün önemli unsurlara bir kez değiniliyor: havlu, rehber, gargleblasterler, Heart of Gold, balıklar, Arthur'un sanviç yapma yeteneği... Eski kitaplardaki karakterlerin hepsinden bir defa bahis en azından geçiyor, Arthur'un kayıp eski sevgilisi Fenchurch bir AI olarak geri geliyor, Prostnetnic Vogon Jeltz (ve kendisini pek de Vogon hissetmeyen oğlu!), bile ortalıklarda. Bütün eski espriler en az bir kere yapılıyor, Gargle Blaster esprileri bayılana kadar tekrar ediliyor. Birkaç yeni espri de araya serpiştirilmiş.
Bana en farklı gelen şey ise Rehber idi. Orjinal kitaplarda rehberi hep üçüncü kişi yazardı. Burada rehber girdileri TV serisinde olduğu gibi araya serpistirilmiş italik bir font ile, dipnotlarla. Pek de iyi olmamış açıkcası ama daha çok Wikipedia tatında olmuş. Nasıl laptopta izlediğim bir belgeseli durdurup Wikipedia'ya bakarım arada bir merak ettiğim bir konu hakkında, hikaye akışı çat kapı kesilip araya bir rehber hikayesi konmuş.
Kitabın beni en çok güldüren bir kısmı bir sahte irlanda aksanlı dolandırıcının yeni kurduğu koloniye tanrı araması faslı idi. Dolandırıcı arkadaşın Cthulhu ile kurduğu diyalog gerçekten hayli geyik idi. Ph'nglui mglw'nafh Cthulhu R'lyeh wgah'nagl fhtagn.
Bu kitabı okumak hayli bir zamanımı aldı, pek sarmadı açıkcası. Özellikle başta çok zordu ama gittikçe kolaylaştı. Ne zaman ki kendime "Bu bir Douglas Adams kitabı değil, keyfini çıkar, ciddiye alma" diyebildim, kitap hızladı ve kalan üçte biri son derece hızlı bitti. Ancak üçte ikisiyle resmen boğuştum. Aynı zamanlarda gelen The Unseen University adlı Terry Pratchett kitabında hiç öyle bir sorunum olmadı, kitaba ilk sayfadan girip hayvani bir şekilde sardım okumaya.
Öte yandan kitabın hakkını yemeyeyim. Bütün hatalarına rağmen eğlenceli bir kitap. Tek kusuru Douglas Adams ve Rehber serilerini hatırlatması, onları anısını zedelemesi. Eger bu adam bu kitaptaki bütün karakterlere başla bir isim verip yazmış olsaydı muhtemelen çok ciddi sevecek, Adams ile karşılaştırmayı bırakıp sahip olduğu esprilere gülüyor olacaktım. Son derece geyik, neşeli bir kitap ancak bu kitabı en bi orjinal ve ilk rehber kitabıyla karşılaştırıp aradan 30 yıl sıra hala okunabileceğini düşünmek hata olur. Şaka değil, ilk Otostopçu radyo oyunu 1978 Martında yayınlandı. İlk kitap tam 30 yıl once, 1979 Ekiminde ayınlanmıştı ve ilk kitap halen bilim kurgu ve komediyi seven gençlere önereceğim en önemli kitaplardandır.
Şimdi evime geri gidip küveti sıcak suyla doldurup plastik ördeğimi yüzdüresim var......
Borders, Oxford 15 Kasım 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder