Başar, Eralp, Hakan ve Kansu yine eglendiriyo (umarız):
Zamanda yolculuk yaptığımızdan 18. epizort 17.'den önce gelicek.
Bu epizortta
Merlin hakkında konuştuk temelde.
Ayrıca şu
olaya saygılar. Çok ciddi eski TRT Radyo olayını andık.
İki hafta sonra 17. epizotta görüşmek üzere. (Tabii arada gaza gelip tekrar kayda girmezsek). Hanım! Tardis'i hazırla, yola çıkıcaz arkadaşlarla!
1 yorum:
Carl Jung'un mitolojilerle bilinçaltı arasında kurduğu bağlar gerçekten ilgi çekicidir. Ama bu konuda daha rafine bilgi edinmek isteyenlere Joseph Campbell'ın çalışmalarını okumalarını öneririm. Campbell, Jung'un tezlerini bir adım öteye taşır ve dünya üzerindeki tüm mitolojileri kapsayan olağanüstü bir kuram üretir. En önemli eseri The Hero With A Thousand Faces'tır. Dilimize de Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adıyla çevrildi. Ama Türkçe çevirisini artık bulmak olası değil, her yerde tükenmiş durumda. İngilizcesine daha kolay ulaşılır. Yalnız peşinen uyarmam yerinde olur, kitap çok ama çok ağır. Bu iş üzerine mesleki/akademik araştırma yapıyorsanız okuyun, yoksa pek bulaşmayın.
Merlin de post-modern dünyanın ilginç bir alegorisini ortaya koyuyor kanımca. Ve açıkçası, hoşuma gitmeyen biçimde din propagandası yapıyor. Hani pek çok yerde neo-konservatistler "Din yok edilmedi ama dört duvar arasına kapatıldı" diyerek öğretilerinin, var olmanın ötesinde toplumsal ilişkilerin her alanına müdahale edebilen egemen bir unsura dönüşmesini savunurlar ya, dizideki mahpus ejderha da bunun metaforunu oluşturuyor. Yeryüzündeki etkisi alabildiğine sınırlandırılmış ve rasyonaliteyle ikame edilmiş mistisizm, kahramanımız olması nedeniyle kendimizle özdeşleştirdiğimiz Merlin'in halis niyetleriyle meşrulaşarak dünyayı yeşillendirecektir. Tamam, geçmişte kötü kullanımları olmuştur, insanlığa bazı zararlar da vermiştir ama bakın artık Merlin var, o iyi yönde kullancak.
Sizin de kısaca değindiğiniz Hıristiyan yobazlar gibi bir şeylerin yasaklanmasını savunacak değilim ama bu diziler üzerinden bilinçaltına gönderilen mesajların adam akıllı incelenmesi ve taşıdıkları Truva Atı niteliğinin açığa vurulması gerektiğine inanıyorum. 21. Yüzyılın ortasında tarım toplumu değerlerinin yükselmesi tesadüf yahut doğal bir süreç değil ne yazık ki.
Yorum Gönder