Çarşamba, Kasım 19, 2014

İmparatoluk Marşı'nı bir de disket sürücülerden dinleyin

What's thy bidding, my master?
Bilgisayar maceramın önemli bir bölümü disketlerle boğuşmakla geçti. Kullananlar bilir. O plastik iblislerin bize çektirdikleri az değildir. CD okuyucular çıktığında bile bir şekilde disketleri kullandım. Fakat yıllar içerisinde işlevlerini yitirdiler. Evde dolapları karıştırsam bir kaç tane disket sürücü bulabilirim diye tahmin ediyorum. Yaşlı bir kadın gibi elektronik malzemeyi biriktiriyorum. Neyse benim gibi biriktirip ileride turşuya yatırmak yerine Anand Jain disket sürücüleri daha faydalı bir iş için kullanmış. Her ne kadar kendisinin akıl sağlığından endişe etsem de başardığı iş bir hayli etkileyici. Bu şahıs oturmuş, üşenmden disket sürücülerin o huzursuz homurtularından Yıldız Savaşları İmparatorluk Marşı çalımış. Nasıl becerdiğini, o homurtuları notaya nasıl döktüğünü bilmediğim gibi öğrenip aydınlanmak da istemiyorum. Sadece dinlemek benim için yeterli. Gerçekten bana çok zor gözüken bir iş becermiş. Buyurun disketlerin efendisine.

Salı, Kasım 18, 2014

Orta Dünya için Yeni Zelanda'ya uçmaya değer

Uçan herkes çok mutlu, yemeklere ne katıyorlar acaba?
Hobbit film serisinin sonuncusu yaklaşıyor. Şükürler olsun. Altı kitabı, evet altı kitaplarınızı iyi kontrol edin, üç filme sıkıştırıp pek çok detayı dışarıda bırakan Peter Jackson tek kitabı üç filme sığdırıp sündürdükçe sündürdü. Ne yazık ki sündürdüğü kısımları doldurmak için de bir hayli debelendi. Neyse konumuz bu değil. Neredeyse bir sene önce bundan bahsetmiştik. İsterseniz konuştuklarımızı buradan tekrar dinleyebilirsiniz. 

Esas bahsetmek istediğim Yeni Zelanda'nın Orta Dünya'yı sahiplenmesi. tabi ki bunun duygusal nedeneri de var. Yine de adamlar bu fırsatı iyi değerlendirip reklamlarını eğlenceli ve zekice yapıyorlar. Daha önce hava limanlarındaki dev Gollum maketlerini ya da uçuş görüntülerini görmüştük. Yaklaşan son film için Yeni Zelanda Hava Yolları yine pek eğlenceli bir güvenlik filmi çekmiş. Hobbit'in son filmi için de umarım aynısını söyleyebilirim. Aşağıdan izleyebilirsiniz. 

Pazartesi, Kasım 17, 2014

Ya siz zombiler?

All You Zombies Robert A. Heinlein'ın 1958 yılında yazdığı meşhur zaman açmazı öyküsü. Yiğit pek sever ve yanlış hatırlamıyorsam öykünün çevirisini de yapmıştı. Epizort 26'da da bahsetmiştik. Öykünün Predestination adlı filmi bu senenin Ağustos ayında gösterime girdi. Film IMDB'de 7,6 almış ki hiç fena değil. Tez zamanda izlemeyi planlıyorum. 


Öykü zaman yolculuğu üzerine bir açmazı anlatmasından başka vurucu başka detaylar içeriyor. Tabi böylesi detayları burada yazmak birazcık okumanın tadını kaçırabilir o yüzden isterseniz direk filmin görüntülerine geçin. Yoksa okuyun. Misal çift cinsiyetli olan esas karakter, geçmişe gönderilerek eski kendisini hamile bırakması.

Pazar, Kasım 16, 2014

Hitit Güneşi Podcast Epizort 86! LonCon 3!

Algan, Banu, Başar, Hakan ve Işın olarak 72. Dünya Bilim Kurgu Konferansı LonCon3'de buluştuk ve gezip gördüklerimizden bahsettik. Gelecek WorldCon'a hep beraber cümbür cemaat gidelim!

LonCon3'de Iain M. Banks anısına Azad oyunu yaratılıp oynandı.

 Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Cumartesi, Kasım 15, 2014

Geçmiş Cadılar Bayramınız mübarek olsun

Moe ile kankaları, küçük kardeşleri yaşlı, zengin, züppe lavukların takıldıkları garip sütbarına girdikten sonra çıkan kargaşada sadece tak tak ve bam bam bam sesleri değil Kubrick göndermeleri havada uçuştu. Simspon'ın gelenekselleşmiş Cadılar Bayramı özel bölümü her yıl olduğu bu yıl da ayrı lezüzatlı, ayrı eğlenceli. Geçen yıl yaptıkları göndermelere bu yıl da Stanley Kubrick ile devam ediyolar. Afiyet olsun.

Cuma, Kasım 14, 2014

Cingıl bels dedi doktor

Yeni Doktor için sezon başladı. Çok fazla yorum yapmayacağım. Halen bir iki bölümünü seyretmiş olduğum için çok da yorum yapmamam doğru olur. Yeni Doktor'un oturması için biraz daha seyretmekte fayda var. Yeni sezon hızla devam ederken klasikselleşmiş olarak yılbaşı özel bölümü duyuruldu. İlk görüntüler. Ho ho ho!

Haftanın Resmi

Mısır mitolojisini oldum olası severim. Tanrıları da ayrı ilginç gelir bana. Bu nedenle aşağıdaki Anubis yorumunu da paylaşmak istedim. Kian02'inin çizimi.  


Perşembe, Kasım 13, 2014

Meksika'da bir samuray

Pek sevdiğimiz yazarlardan Neal Stephenson, Charless C. Mann, Mark Teppo, Ellis Amdur ve çizer Robert Sammelin'in ortak yazdığı bir çizgi roman yayınlandı. İlgimi cezbetmesinin en önemli nedeni ise çizgi romandaki öykünün bir samurayı Meksika'ya götürmesi ve tabi ki Stephenson'un yazar ekibinde olması. Çizgi romanın ismi Cimarronin: A Samurai in New Spain. Konusu ve yazarları ile ilginç gözüken çizgi romanı henüz okuma şansım olmadı. Ancak io9'da hakkında güzel şeyler yazmışlar. Yazılanların en ilginç kısmı ise öykünün tarihsel olarak hatti zatında doğru olması ve dövüş sahnelerinin fiziken tamamen gerçek olması. Bunun için ekipte bulunan uzak doğu dövüş uzmanı Sammelin'i kullanmışlar. Hoş onun dışında Stephenson'un kesip biçme konusundaki takıntısı da biliniyor. Örneğini buradan görebilirsiniz. 

Çizgi roman geçen ay çıktı. Amazon'dan almanız mümkün. Hemi de kindle için de satılıyor. Bir şekilde edinebilirsem hakkında daha çok yazıp çizeceğim. Goodreads'de de fena şeyler yazmamışlar. Daha önce okuyan olursa görüşlerini bekliyoruz.


Çarşamba, Kasım 12, 2014

Kuyruklu yıldıza yumuşak iniş!

ESA, Rosetta misyonunda ilk defa bir kuyruklu yıldıza yumuşak inişi başardı!


xkcd'den canlı yayınlanan bu olayda emeği geçen bütün ESA elemanlarına tebrikler! Şimdi merakla kuyruklu yıldız yüzeyinden fotoğrafları bekliyoruz!

Birkaç sene önce NASA'nın Deep İmpact misyonu 9P/Tempel kuyruklu yıldızına kocaman bir ağırlık çarpmıştı ama yüzeyine iniş söz konusu olmamıştı.

Rosetta ve yavrusu Philae, 67P/Churyumov–Gerasimenko ile güneş sisteminde güneşe doğru yolda birlikte olacaklar ve bize gelişmeleri bildirecekler.

Haftanın Öteki Resimleri - Fantastik Motorlar

Bilenler bilir, bilmeyenler umursamaz, ben motorsikletlerden hazzederim, garajda üç tane biriktirdim şimdiden. Yer olsa dördüncüyü düşünüyorum diye itiraf ederdim.

Haliyle DeviantArt'ta bir takım motorsiklet temalarının toparlandığı bir kataloğu görünce kurcalamaya başladım.

Mesela Neisbe İs arkadaşımız Madmax'in 24. yydaki halini çiziktirmiş sanki:
 

Dahası zıplama çizgisi ötesinde. Hooopppp!

Salı, Kasım 11, 2014

Dünyayı geride bırakmak

Sid Meier benim ve benim gibi olduğunu düşündüğüm pek çok kişinin hayatında iz bırakan belki de yönünü değiştiren bir insan. Nedir yaptığı derseniz, yaptığı pek çok başından kalkamadığımız oyunu tasarlamak ve zaten çarpık olan hayata bakışımızı iyice çarpıtmak. Abartma diyorsanız basit bir örnek vereceğim, 2000'li yılların başında iş yerinde bir arkadaşımız Civilization'ı God Mod'da bitirmek için bizzat iş yerinde harcadığı mesai inanılmazdı. Bu arada bitirdi de. Her neyse geçenlerde yarattığımız teknolojinin nasıl bizden daha uzun yaşayıp, yok etme dürtümüzü nasıl devam ettireceğine dair bir kısa film paylaşmıştım. Bugün Sid Meier klasiği olan Civilization: Beyond Earth adlı oyunun tanıtım görüntülerini seyrederken aynı şey aklıma geldi. Yeni oyun bir hayli depresif görüntüler ile başlıyor.

Pazartesi, Kasım 10, 2014

Haftanın Videosu: PLUG

David Levy'nin yönettiği kısa bir bilim kurgu filmine takılalım bu gün.

İnsanlığın dünyayı terki sırasında geride unutulan Leila'nın başka organik yaşam biçimleri arama çabalarını izleyelim.

Pazar, Kasım 09, 2014

İstanbul Kitap Fuarı başladı

Ey kitap severler! Ey okumayı, hayal gücünü her şeyin üzerinde tutanlar! Ey sayfaların baş döndürücü kokusuna bağımlı olanlar. İstanbul Kitap Fuarı dün başladı. Fuar her zaman olduğu gibi TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi- Büyükçekmece'de 8-16 Kasım'da düzenleniyor. Benim gibi çalışıp bu hafta sonunu kaçırdıysanız sadece bir hafta sonunuz kaldı. Fuara pek çok yayınevi katılıyor. Bu sırada pek çok etkinlik ve imza günü de olacak. Etkinlik takvimini buradan görebilirsiniz. Sevdiğiniz yazarlardan imza almak, bir iki kelam etmek istiyorsanız ise imza günlerini iyi takip edin. Kitap mevsimini kaçırmayın derim!

Hitit Güneşi Podcast Epizort 85! İskoçyadan geyikler!

Niye geciktik: Death Metal albümü çıkarıcaz

Bu sene, üzerinden aylar geçti ama bu sene, dedik ki İskoçya'yı yerinde görelim, bakalım bu İskoçya'nın ayrılması nedir, ne değildir, bu ürettikleri içkiler ne menem bir şeydir, dağlarlardan, göllerden bahediyorlar, bir şeye benzer mi ve daha nice sorunun cevabı için Hitit Güneşi ekibi olarak İskoçya'ya çıkartma yaptık. Dere tepe düz gittik. Nice göl, dağ ve ada gezdik. Belirtmek gerekiyor ki huzurlu, sakin ve güzel bir ülke. Havası biraz sisli ama güzel, ara ara soğuk, çoğunlukla bulutlu. Hoş bizim gittiğimiz her yerde güneş çıktı.

Her neyse bu güzel ziyaretimiz sırasında Loch Ness'in kıyısında Fort Agustus'ta konakladık. Aradık, taradık gölü ama öyle canavar felan yoktu. Ama göl pek güzel. Konakladığımız tarihi bir binaya konmuş otelin şömineli salonunda geyiğe verdik kendimizi. Yanda odunların çıtırtıları bir yanda, elimizde içkilerimizle biz bir yanda. Arada gelip içki servisi bile yaptılar. Bir süreliğine kendimizi asilzade sandık valla. Ne konuştunuz derseniz buyrunuz.

Hakan, Özgür ve Mert oturdu. Ellerinde kadehleri, önlerinde şömineleri, Birleşik Krallık topraklarındayken konuya Kral Arthur ile ilgili bir film haberinden girdiler. Warner Bros'un altı filmlik bir Kral Arthur film serisini tartıştılar. Kaç film olurdan, film olur mu tartışıldı. Yeni dönemin gözde dizilerinden Vikings de masaya yatırıldı. Tarihsel olguların filme çekilmesi ve öyküleştirilmesinde neler kaybolur, neler eklenir. Bu soruya geyiğin dibinde cevap aradılar. Olmadı gezdikleri bir kalenin anlatımını öne sürüp geydiler de geydiler.

- Mert

Not: Tembel podkast editöründen iki laf: Bu kayıdı Nisan 2014'te kaydettik. Bu kadar geç yayına sürmem rezillik, özür dilerim. Yakında kayıtlarımızda tekrar hızlılık olacak, endişe etmeyin!

Linklere gelelim! RSS'den indirmiyorsanız zıplama çizgisinin hemen ardında!

Cumartesi, Kasım 08, 2014

Haftanın Resmi: Simon Stålenhag

Simon Stålenhag, Stockholm civarlarında yaşayan İsveçli bir ressam.

Dinozorlar ve terkedilmiş garip cihazların dolu olduğu çizimleri çok hoşuma gitti.


Alternatif veya yakın gelecekten gelmiş gibi duran çizimlerini sitesinden takip edebilirsiniz, hatta edin. Durmayın. Klikleyin buraya.

Gördüğümüz şeylerin çizimlerin dünyasında normal olmasından uzaktan kumandalı robotuyla polislere terör estiren çocuğa kadar, gerçekötesi bir gerçekçilik çizgisi var. Anti-yerçekimi tarım cihazındaki çiftçiyle sakince konuşan insan resmi ile yukarıda arka planda ne olduğunu anlamadığımız bir cihazların karşısında bildiğiniz İsveç klasiklerinden olan Volvo ve Saab parkedilmiş araba parkında oynayan çocuklar, bana sokakta elinde benim daha 10 sene önceki bilgisayarımdan daha kuvvetli bir cihazla dolaşan birisi gibi normal geliyor. Birkaç sene içerisinde alışık olduğumuz bazı şeyler aynen duracak, bazı şeyler çok değişecek.

1975'te annem öğrencilerine "2000 Yılında Ankara'yı hayal edin" diye sorduğunda 18-19 yaşındaki ODTÜlüler uçan arabalar, yürüyen kaldırımlar hayal ettiğinde annemin cevabı "Eminim kırmızı EGO otobüsleri hala yokuşları zorlayarak çıkacaktır" olmuştu. Ancak ne annem ne de çocuklar aradan geçen 25 artı 14 yıl içerisinde her iki grubun da bir şekilde haklı olduğunu kanıtlıyor. Hem kırmızı EGO otobüsleri hala orada, hem de cebimde 1975'e göre bir süper bilgisayarla dolaşıyorum.

Simon Stålenhag'ın çizimlerinde aynı tadı alıyorum, nasıl ki gelecek hem çok tanıdığım bir yer olacak, eminim hem de beni çok şaşırtan bir yer olacak.

Hoşuma giden birkaç resmi daha zıplama engelinin arkasında sakladım.

Salı, Kasım 04, 2014

Fare X


"Sen, aslında sen olmayabilirsin" Değişik bir önerme. Bunu felsefi bir söylem olarak yazmadım. Fare X ya da Mouse X bu soru üzerine onbeş dakikalık bir kısa film. Önermeyi şöyle bir soruya çevireyim. "Eğer etrafından kendinin suretleri ile karşılaşırsan ne yaparsın?" Muhtemelen gerçek, asıl, esas, tekil gibi kavramlar grileşmeye, muğlaklaşmaya başlar. İşte bu kısa film de bunun üzerine kurulmuş. Justin Tagg yönetmen konu hakkında da kısa bir söyleşi yapmış. İlgilenirseniz detaylarını okuyabilirsiniz. Mümkünse vaktinizi ayırıp bu ilginç kısa filmi seyredin. Tavsiye olunur.

Cumartesi, Kasım 01, 2014

Savaş, Savaş hiçbir zaman değişmez

Görev dağdan daha ağırdır
"Savaşı doğuran, yaşatan sizlersiniz. Onu yine sizler yücelteceksiniz." Zamanın herhangi bir evresinde bu ya da buna benzer bir söylem olmuş, oluyor, olacaktır. Hatalarımızdan en büyüğü olan yok etme dürtüsü hiç bir zaman değişmedi. Değişmeyecek de gözüküyor. Doğamızın bir parçası bu. Birbirimizi yok etmek için yeni araçlar, yöntemler geliştiriyoruz. İnsanlığın gelişm dürtüsü ve ivemsi tamamen savaş üzerine kurulu. Pek sevdiğim bir yerde güzel özetleniyor savaşın doğası: "Savaş, savaş hiçbir zaman değişmez."

Dima Fedetof savaşı ve bizleri anlatan çok başarılı Fortress bir kısa çizgi film yapmış. CG kullanmış. Anlatımı, çizimin tarzı ve havası çok etkileyici. Britanya Savaşı tadında olmuş. Savaş torunlarımıza kesinlikle bırakacağımız bir miras ama bu konudaki yılmaz azmimiz devam ederse bu miras bizim soyumuza değil bu gezegene kalacak. Çünkü bu zihniyet ile savaşın bizden daha uzun yaşayacağı kesin.