Pazar, Mart 23, 2014

Drod Digor ve Dünyalı Bay P Arasında Geçen Kısa Bir Diyalog


Bir süredir bir Uzaylı ve bir Dünyalı’nın arasında geçen hayata dair bir diyaloğun nasıl olabileceğine kafa yoruyordum. Sonunda böyle kısacık bir söz dizisi ortaya çıktı. Ama oldukça keyif aldığımın altını çizmeliyim. Sanırım hikaye yazmaktansa diyalog yazmayı tercih ederim. Umarım sizler de okurken benim yazarken aldığım keyfi alırsınız...

Noh isimli gezegenden gelen uzaylı gezgin Drod Digor ile arkadaşı Dünyalı Bay P insanoğluna dair sohbet etmektedir.  Bay P  Digor’a Dünya’daki gözlemleri  hakkında  sorular sormaktadır. 

Digor: Bil ki sizin kitap adını verdiğiniz şeylerdeki gibi bilgece sözler bulamayacaksın bende.  Gördüklerini anlatan basit bir seyyahım sadece.  

 

Bay P:Peki Digor, sence neden yalnız bu kadar insanoğlu? 

Digor:Siz insanlar ruhlarınızı bir cehennem çukuru gibi derinleştiriyor ve sonra o çukurun içinde boğuluyorsunuz.  Yardım istiyor gibi görünüyor ama yardım için uzanan eli ısırıyorsunuz. Aslında çukurlarınızda boğulmaktan keyif alıyorsunuz. Bu sizin var olma biçiminiz yahut var olma yolculuğunuz. En sevdiği meyveyi kimseyle paylaşmamak için masanın altına gizlenip dişleyen küçük bir çocuk gibi.   Çünkü acı ve elem dolu bir ruh satamadığınız ve satın alamadığınız nadir şeylerden biri. Buna sahip olmak sanırım sizi  özgün kılıyor.

Bay P: Ölümlülük ve ölümsüzlüğü arama konusuna ne diyorsun?

Digor: Biz Drodlarda ölüyoruz. Ama ölümsüzlüğü aramıyoruz. Bizim geleneklerimizde ölümden korkulmaz. Ölümsüzlüğü aramak yaşama yapılabilecek en büyük hakarettir. Ölüm yaşamın içindedir çünkü. Ölüm ve yaşam bizim için birbirinden ayrılamaz iki sevgili gibidir.   

Bay P: Cennet ve cehennem?

Cennet ve cehennem sizsiniz. Şeytan ve melek de. Yeryüzündeki canlılar arasında kendini sorgulayabilme  ve iyi ile kötüyü ayırt edebilme yetisine sahip olan yalnızca sizsiniz. Ama ne garip bir çelişkidir ki  kendi cinsini ve öteki canlıları keyif için öldürebilme vahşiliğine sahip olan da yalnızca sizsiniz. Sonra da oturup yeryüzünde cezalandıramadığınız günahlar ve ödüllendiremediğiniz sevaplar için cennet ve cehennemi icat ediyorsunuz.  

Bay P:Ya aşk konusuna ne demeli?

Digor:”Aşk iki ruhun dansı olmalı. Unutulmamak adına birbirlerinde daha derin yaralar açmaya çalışan iki zavallı korkak ruh” gibi ağdalı ifadeler kullansaydım eminim dokunaklı olurdu. Ama maalesef dostum ben bu kadar derin anlamlar göremiyorum aşk olarak nitelendirdiğiniz şeyde. Bölünerek çoğalan tek hücreli atalarınızdan kalma bir alışkanlık olmalı bu. Bana kalırsa “Öteki yarısını aramak” gibi zırvalıklarınız da buradan kaynaklanıyor.  

Bay P:Kadın ve erkeği birbirinden bu kadar ayıran şey ne ola ki?

Digor:Kadının on binlerce yıllık köleliğidir tabii ki. Sence hangi efendi çekinmeden korkusuzca sırtını dönebilir kölesine. İşte bunun için erkek güvenemez kadına. Yalnızca kadın kendini adayabilir  erkeğe. Erkekse gitmek için hep halihazırdadır. Farklı yollara bakan yüzler her zaman ayrılıkların habercisi değil midir sevgili dostum?

 

Hiç yorum yok: