Çarşamba, Mayıs 30, 2012

Pterry'ye ödül!

Favori yazarlarımızdan Terry Pratchett, PG Wodehouse'un komedi ruhunu çağrıştırdığı için Billinger Everyman Wodehouse ödülüne layık görülmüş.

(Daha okuyamadığım) Snuff romanının dili ve komedisi ödül jürisinin en sevdiği roman olmuş bir sürü başka komedi yazarının eserleri arasında.

Şu birkaç haftadır eski Pratchett romanlarını okuyup kendimi gülerek intihar ettirme çalışmalarım sürmekte. Daha yeni dahiliğini kanıtlayan Witches Abroad'u bitirdim ve Small Gods ve Pyramids kitaplarını aynı anda tekrardan okumaya başladım. Ondan önce de Tiffany Aching serisinden iki kitap okumuştum. Kısacası başka herşeyi bıraktım, tekrardan Terry Pratchett romanlarını dizmekteyim.

Snuff'un paperback hali çıktı mı acaba, bir Amazon'a bakayım.

Pterry'ye tebrikler, nice yeni romanlara!

Pazar, Mayıs 27, 2012

Çok Zekice, Çok İyi Kurgulanmış: Cabin in the Woods

Bir süredir işin yoğunluğundan Hitit Güneşi ile pek fazla ilgilenemiyorum. Hatta kendimle de ilgilenmekte zorluk çekiyorum. Mesai tanrıları kurban istiyor. Her neyse geçenlerde biraz kendime geleyim diye her tarafta hakkında çok iyi şeyler okuduğum Josh Whedon'ın Cabin in the Woods filmine gittim. Josh Whedon'un sevdiğim pek çok işi var. Firefly bunların başında geliyor. Bana hitap etmeyen işleri de mevcut. Buffy ve Avengers beni hiç sarmadı. Ama Wheadon'ın tarzını hep sevmişimdir. Bu nedenle Cabin in the Woods'ta ne yaptığını, kendi tarzında bir korku filmi çektiğini çok merak ediyordum.Açık ve net söylüyorum çok başarılı bir iş çıkartmış. Çok zekice kurgulanmış, bazı göndermeleri gözüne sokan, çoğunu alttan alttan veren göndermelerin haddi hesabı olmayan bir film. 

Konuyu anlatıp seyretmemiş olanların seyir zevkini kaçırmak istemiyorum. Ancak son yıllarda seyrettiğim en zekice yazılmış filmlerden bir tanesi. Karakterler ve olay örgüsü özenle yazılmış ve hemen hemen her şey cuk diye yerine oturuyor. Filmi baştan sonuna kadar keyifle izledim. Şiddetle tavsiye ediyorum. Gidin izleyin. Sizler izledikten sonra daha detaylı yazacağım ama dediğim gibi mesai tanrıları kurban ister. 

Cuma, Mayıs 25, 2012

Pazar, Mayıs 20, 2012

Nebula 2011


2011 Nebula ödülleri açıklandı.

  • Roman: Among Others -  Jo Walton (Tor)
  • Novella :“The Man Who Bridged the Mist” - Kij Johnson (Asimov’s, October/November 2011)
  • Novelette: “What We Found,” -  Geoff Ryman (F&SF, September/October 2011)
  • Kısa hikaye: “The Paper Menagerie,” - Ken Liu (F&SF, March/April 2011)
  • Ray Bradbury En bi süper dramatik zımbırtı (nam-ı diğer Outstanding Dramatic Presentation) ödülü : Doctor Who: “The Doctor’s Wife,” -  Neil Gaiman (yazar), Richard Clark (yönetmen) (BBC Wales)
  • Andre Norton Gençler için Bilimkurgu ve fantazi kitabı Ödülü: The Freedom Maze - Delia Sherman (Big Mouth House)
  • Damon Knight Büyük usta ödülü: Connie Willis

Favori yazarlarımdan Connie Willis'in kazanması beni mutlu etti ancak bu Doctor Who episoduna gelene kadar sırada daha neler vardı diyeceğim. Gittikçe (bir avuç kişinin aday gösterip azcık daha fazla kişinin oy kullandığı) Hugo ödüllerinin değeri hakkında hayal kırıklığına ugramamın üstüne, zaten uzun süredir ne kadar değerli olduğu tartışılan Nebula ödülleri iyice manasızlaşıyor sanki. Yazarların zaten arkadaşları olduğu başka yazarlar hakkında oy kullanması ne kadar etik, ne kadar değerli, aday olan eserlerin kaç tanesini okuyabildiler, kaç tanesi sadece Gaiman adını görüp Doctor Who'nun bu bölümüne oy verdi acaba, bilmek zor. Bana kalırsa Doctor Who diyeceksek, aynı sezondan  The Girl Who Waited çok daha iyi bir senaryo ve oyunculuğa sahipti. Tabii yazarının Gaiman değil, Being Human'ın yazarı Toby Whithouse olması aday ve ödülü genel olarak Amerika tabanlı olan SFFA'nın ödüllerini kazanmasını engelliyor. En azından Gaiman'ın ismi var sonuçta. Bana sorarsanız The Doctor's Wife çok daha başarılı olabilecekken hızlıca yazılıp bir kenara atılmış, sonra da bütçe dertleriyle iyice kırpılmış bir senaryo tadı vermişti. Tabii sizlerin düşünceleri farklı olabilir.

Bu arada Being Human herhalde son zamanlarda izlediğim en eğlenceli ve yeni bir tat getiren hayalet/vampir/kurtadam dizisi. 2. Sezondan başlamıştım, şimdi pilotundan itibaren tekrar izlemeye başladım. Herkese öneririm. 

Cuma, Mayıs 18, 2012

Haftanın Resmi


Deviant Art'tan voitv'nin çizimi. Bunun pek çok istimpunk çizimi yapmış. Ellerine sağlık.

Perşembe, Mayıs 17, 2012

Fareler, Tanrılar, İnsanlar…



China Mieville, yazar olarak bana tanıdık bir isimdi, ancak Türkçeye çevrilmiş eserlerinin olduğunu kitapçı raflarından tesadüf ederek öğrendim. "Perdido Sokağı İstasyonu" ve "Kral Fare", daha çok Marksist kuram ve siyaset bilimine ilişkin yayınlarla tanıdığımız Yordam Kitap Yayınevi tarafından dilimize kazandırılmış. İki kitaptan hangisini okuyacağıma karar vermek için her iki kitabın da arka kapak yazılarını okudum, ve sofistike bir kitap okuru olarak ince olanı, yani Kral Fare’yi almaya karar verdim... "Perdido Sokağı İstasyonu" cesaret kırıcı bir kalınlığa sahipti.

Salı, Mayıs 15, 2012

İnanılmaz Örümcek Adam Geliyor!


Çocukluğumun favori çizgi romanlarından biri de Örümcek Adam'dır. Her ne kadar Marvel'in tarzı beni açmasa da Peter Parker'ın maceraları beni hep çekmiştir. Daha sonra kanallarda yayınlanan çizgi filmlerini bile zevkle takip etmiştim. Ne yazık ki yakın dönemde çekilen ve sayısını hatırlayamadığım filmleri damağımda pek de lezzetli birt at bırakmadı. Bu yaz bir Örümcek Adam filmi daha geliyor. Dört dakikalık bir tanıtımı yayınlanmış. Benden bir yorum yok. Bakın fikrinizi siz söyleyin.

Pazartesi, Mayıs 14, 2012

Tron: Uprising

Tron taa 84 yılında çekilen o dönem için yeni sayılabilecek pek çok görsel efekt içeren lezüzatlı bir film idi. Geçen yıl biraz zorlama sayılabilecek bir şekilde Tron: Legacy ile devamı çekildi. Devam filminin çok da iyi karşılandığı söylenemez. Genel kanı efektlerin göz alıcı ama karakterlerin ve öykünün zayıf olduğu yönünde. Ben ise garip bir şekilde filmi sevdim. Sanırım ilk filmden fazla bir şey hatırlamamam için ve Daft Punk’ın (elektronik müzikten anlamadığım ve fazla haz etmediğim halde) müziklerinin etkisi büyük.

Pazar, Mayıs 13, 2012

Marvel dünyasında bir gün

Marvel ve genel olarak Amerikan çizgi roman (ve akabinde fimleriyle) aramın iyi olmadığını bilen bilir ancak Disassembled isimli bu video beni hayli eğlendirdi! Spidey, Wolfi, Thor, Hulk vesairenin günleri ne kadar kötü olabilir görünce benim bisikletle dolaşmaya gidip zinciri kırıp eve gerisin geriye bibuçuk saat yürümem gerekmesi çok da kötü birşey gibi gelmedi...



(io9'da gördüm ilk)

Cumartesi, Mayıs 12, 2012

Nostalji: Aztec Challenge

Kaçınız bu oyunu hatırlıyor? Kaçınız bu oyunun ipnotize edici müziğini yıllar sonra bile mırıldanırken buluyor kendini? Severek oynadık dinledik.


Bu da oyun müziğinin Press Play on Tape'den distortion versiyonu:

Portal: No Escape


Portal 2007 yılında Valve tarafından yapılan bulmacalı, koşturmacalı bir oyun. 2011'de devamı Portal 2 de çıktı. Çok az oynayabildim ama pek lezüzatlı, pek eğlenceli bir oyun idi. Zaten Valve işini iyi yapıyor.


Dan Trachtenberg (kendisini hiç duymamıştım) Portal: No Escape adında oyunu çok güzel anlatan, zekice ve bol hareketli bir kısa film çekmiş. Hatti zatinde başarılı.

Perşembe, Mayıs 10, 2012

Leibowitz Icin Bir Ilahi

Bilimin ve muhendislerin (hehe) kiymete bindigi kiyamet sonrasi dunyada gecen romanimiz Leibowitz Icin Bir Ilahi Turkce'ye cevrilmis, kitapcilarda bizi bekliyormus!

Cumartesi, Mayıs 05, 2012

2012 Arthur C Clarke Ödülü


Bu sene Arthur C. Clarke ödülü sonunda belli oldu. Sonunda diyorum bu sene biraz ödüle aday kitaplar, yazarları, yazarlıkları, jüri üyeleri ve yetkinleri birazcık tartışıldı. Daha önce yazmıştık. Bu senenin kazananı "The Testement of Jessie Lamb" romanı ile Jane Rogers oldu. Priest'in zaten tek dişe dokunur bulduğu roman da buydu. Umarım birazcık sakinleşmiştir.

Gelelim yazar ve romana. Ne yazık ki aramızdan okuyan olmadığı için pek ahkam kesemiyorum. Bildiklerim Rogers'ın geçmişi ve kitabın bana pek de ilginç gelmeyen konusu hakkında. Kitap tüm insanlığın sonun getirebilecek ama kimsenin nedenini bilmediği bir illetin devası olan bir kız ile ilgiliymiş. Miş dyorum çünkü hiçbir yerde basit de olsa tatmin edici bir özet bulamadım. İngiliz olan Rogers 1952 doğumlu ve yazarlığın yanı sıra öğretmenlik, senaryo yazarlığı ve editörlük yapıyor. Jessie Lamb ile Man Booker Ödülüne de aday olmuştu Rogers. Velhasıl pek fazla ortalarda olan bir yazar değil. Anladığım kadarı ile de kitaplarının çoğu bilim kurgu dışı türlerde. Bu ödüle kadar pek tanınmamıştı. Sonrasında da ne olacağını bilemem :)

Salı, Mayıs 01, 2012