Bir süredir işin yoğunluğundan Hitit Güneşi ile pek fazla ilgilenemiyorum. Hatta kendimle de ilgilenmekte zorluk çekiyorum. Mesai tanrıları kurban istiyor. Her neyse geçenlerde biraz kendime geleyim diye her tarafta hakkında çok iyi şeyler okuduğum Josh Whedon'ın Cabin in the Woods filmine gittim. Josh Whedon'un sevdiğim pek çok işi var. Firefly bunların başında geliyor. Bana hitap etmeyen işleri de mevcut. Buffy ve Avengers beni hiç sarmadı. Ama Wheadon'ın tarzını hep sevmişimdir. Bu nedenle Cabin in the Woods'ta ne yaptığını, kendi tarzında bir korku filmi çektiğini çok merak ediyordum.Açık ve net söylüyorum çok başarılı bir iş çıkartmış. Çok zekice kurgulanmış, bazı göndermeleri gözüne sokan, çoğunu alttan alttan veren göndermelerin haddi hesabı olmayan bir film.
Konuyu anlatıp seyretmemiş olanların seyir zevkini kaçırmak istemiyorum. Ancak son yıllarda seyrettiğim en zekice yazılmış filmlerden bir tanesi. Karakterler ve olay örgüsü özenle yazılmış ve hemen hemen her şey cuk diye yerine oturuyor. Filmi baştan sonuna kadar keyifle izledim. Şiddetle tavsiye ediyorum. Gidin izleyin. Sizler izledikten sonra daha detaylı yazacağım ama dediğim gibi mesai tanrıları kurban ister.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder