Pazartesi, Kasım 03, 2008

Yolculuk

Kabaca yariyoldayken bulduk onlari. Samanyolundan Andromeda'ya yolculugumuz arasinda arastirma ve olcumler yaptigimiz bir suru kisa sayilabilecek ziplamalardan olusuyordu.

Zipla. Deneyleri yapacak uydulari sal. Bir onceki deneylerin sonuclarini incele. Uydulari tekrardan topla. Ziplamaya hazirliga basla.

Bir sure sonra kacinci ziplamada oldugunu unutuyor insan. Ote yandan insanligin Andromeda galaksisine ilk yolculugunu cok iyi bir sekilde kaydini tutmamak cinayetten ote bir suc olsa gerek.

Bilimadami aniden calisma odama daldi. "Tarihci, gel, bunu kacirmaman lazim!"

Pesinden kopruye kostum. Murettebatin kalanini olusturan Kaptan, Doktor ve Filozof zaten kopruye gelmisti ve Pilot her zamanki gibi kumandalarin basindaydi. Hepimiz yanina yigildik. Pilot gostergelerden birisine parmagiyla isaret etti.

"Bir kutle var, hayli yakinimizda ve haylice buyuk. Mesafe on-onbes parsek olsa gerek. Kutlesi de uc carpi on uzeri onsekiz kilogram."

Hepimizin birden bire nefessiz bir sekilde donduk kaldik.

Herseyden once kisa bir aciklama aramizdaki bilimle cok ilgili olmayanlar icin. Bir parsek 3 isik yilindan biraz fazla. Andromeda ve samanyolunun arasindaki mesafe asagi yukari 775bin parsek, yani iki bucuk milyon isik yili civarinda yuvarlak hesap. Gunes ile en yakin yildiz arasindaki mesafe kabaca 4 isik yili. Gunes ile dunyanin arasindaki mesafe 8 isik dakikasi. Yani bu cisimle aramizda asagi yukari 30-40 isik yili mesafe vardi. Ote yandan her iki galaksiden en asagi bir milyon isik yili uzaktaydik. En son bir yildizi gec, kucuk bir gezegen boyundaki bir kutle tespit edeli en az birbucuk yil olmustu. Kutleye gelince, bu olcumlerimizi aldigimiz cisim neredeyse bir ay kadar buyuktu. Birkac hidrojen atomu disinda bir kutleye galaksilerden bu kadar uzakta rastlamak gercekten cok buyuk bir olaydi. Hepimiz sessiz bir heykel gibi kala kaldik.

Sonsuzluk gibi gecen bir sureden sonra Kaptan hepimizin aklinda olan soruyu sordu: "Ne zaman yakinina ziplayabiliriz?"

---

Uzay-zamanin bu kadar duz oldugu bir yerde herhangi bir kutle cok uzaklardan hissedilebilir oluyor. Ziplamadan sonra cismin yanina yaklastikca ne kadar buyuk oldugunu farkettik. Capi iki yuz kilometreden biraz daha buyuk, yuvarlagimsi bir cisimdi. Boyutunu net olarak tespit edebildigimiz an kabin tartisan insanlarla doldu. Bu boyut ile bu kutle bir degildi. Sadece Pilot ve ben bu tartismalara girmektense koprunun videolarindan disariyisi seyretmeye devam ettik. Her iki galaksiden bu kadar uzaktayken bir yildiz isigi bile saglayacak kadar foton olmadigindan radar ile haritasini cikartmaya calisiyorduk.

Ekrandaki goruntu yavas netlesti ve daha cok detak gozukur oldu. Pilot agzi acik bir sekilde koltuguna yaslanmis bir sekilde kalinca ben titreye titreye girtlagimi temizleyip sakin bir sekilde konusmaya calistim: "Kaptan - bu bir gezegen degil. Bu bir gemi."

Kopru aniden bir sessizlige gomuldu ve geri kalanlar da ekranlarin basina toplandilar karsimizdaki manzarayi seyretmek icin.

---

En hayal kirikligina dusuren sey, gemideki herkesin milyonlarca yil once olmus oldugnu kesfetmemizdi. Kocaman ay buyuklugundeki cisim milyarlarca, hayir, trilyonlarca varligi hibernasyon kabinlerinde tasiyan bir yolcu gemisiydi. Muhtemelen icinde dolastigimiz kocaman, tuplerle dolu katedral buyuklugundeki depolar zaten bir atmosfer icerecek sekilde tasarlanmamisti. Cesitli yerlerden ornekler aldik ve izotoplari kullarak bir tarih bulmaya calistik.

Ilk rakamlar bu geminin ve yolcularinin en azindan birkac milyar yildir yolda oldugunu gosteriyordu. Geminin buyuk bir kismi hibernasyona yatmis yaratiklardan olusuyordu. Daha sonra yasam sistemlernin oldugu bolgeleri bulduk. Buralarda yasamlarini uyanik olarak bu kocaman geminin icerisinde gecirenlerin kalintilarini bulduk. Ote yandan pek bir sey kalmamisti geriye herhangi bir cevap alabilecegimiz.

---

Ne de olsa tekrar gelebilecegimizi dusunerek bir isaret vericisi biraktik ve kendi gemimize binerek yolulugua devam hazirliklarina basladik.

Filozof ile son bir kez gemiyi kendi gozlerimizle gorebilmek icin gozetleme haznesine cikmistik.
Filozof bana bir suredir dusundugu teorisini anlatmaya basladi:

"Bu yaratiklar bunca gunes sistemlerini terkedip yeni bir galaksiye gececek kadar cesaretliymisler. Ya cok ciddi bir nufus sorunlari vardi ya da arastirma ve kesif icin yanip tututsan, son derece yaratici ve merakli bir irk idi!"

"Ya da son derece umutsuz, herseye ragmen yeni bir yerde yeni bir baslangic yapmanin hayalini kovalayan bir irk" diye cevap verdim. Bu kadar kisiyi toplayip sadece tek bir gemiye tikmak ve bu kadar buyuk bir yolculuga kalkismak bana akil kari gelmiyordu.

Her ikimiz de yolculari son bir kez selamladik uzun yolculuklarina sag saglim devam etmelerini dileyerek.

Ziplama birkac saniye sonra geldi ve gozetleme kabini simsiyah ziplama boyutunun karaltisi ile doldu.

Kendi kendime konusurcasina devam ettim: "Ya da her irkin yaptigi gibi kendilerinden ustun ve daha tehlikeli birilerinden saklanmaya calisiyorlar. Acaba iclerine bu kadar korku sokan ne ola ki?"

Hiç yorum yok: