Perşembe, Ağustos 09, 2007

Demgüsar Vakası 1

Şehri İstanbul'da umumi kabul görmüş lakabım ile Vak'a Nüvis Bekir Efendi, mahalle eşrafına göre Ulemadan Bekir Bey, saray ahalisine göre Şaşı Bekir Efendi, ulemadan pek muhterem alimlere göre Çenebaz Bekir, naçizane bendeniz, İmam Ahmet Efendi oğlu Bekir size elimden geldiğince Akdeniz’den Karadeniz’e, Rumeli’nden Anadolu’ya, Karaman'dan Rum’a ve hatta vilayet-i Zulkadriyyenden Diyarbekir ötesine, Şam, Haleb, Mısır, Medine, Kudüs ve külliyen diyar-i Arab'dan tutun da Allahsız ecnebilerin dahi nice memleketlere yapmış olduğum müstesna ziyaretler esnasında karşılaşmış olduğum vakaları, işitmiş olduğum havadisleri anlatmak isterim.
Dimağımda yer tutmuş olan nice kıssa, vakka, havadis ve şahsiyetin belki de en ilginçlerinden ve gariplerinden biri kefere Frenk ülkesine yaptığım ziyaret sırasında uğradığım Paşa Tahtı Şehri Sofya’da duymuş olduğum “Demgüsar Vakası”dır. Huzurlarınızda gaibten dehşetengiz mahlukatı, dudaklarınızı uçuklatacak batıni ilmi, esrarengiz şehlevent dervişi ve güzeller güzeli ahusu ile Demgüsar Vakasının ilk tekmili.

Demgüsar Vakkası - 1 Sofya İline Dair

Rumeli Eyaleti 24 sancak, 1227 kılıç zeamet ve 12378 kılıç tımardan ibarettir. Sancaklardan en büyüğü ise Paşa Tahtı olan Sofya şehridir. Uluğ bir dağın eteğine yerleşmiş olan şehir, ismini Bizans’ın kefere krallarından Justiyan tarafından, İsa Peygamberin doğumundan yaklaşık 700 yıl sonra yaptırılmış olan Azize Sofya kilisesinden almıştır. Her cenahında Bizans’tan yadigâr harabeler vardır. Azize Sofya’nın şehri 15.000 hanede 100.000 kişiyi barındırır. Dağlardan akan suyu pek lezzetli olup türlü mide, bağırsak, mesane derdine iyi geldiği söylenir. Sofya’dan Rumeli’nin garbına, Karadeniz’e uzanan toprakları fersah fersah üzüm bağları kaplar. Rumeli ahalisi üzüm ehli halk olarak namı frenk illerine kadar yayılmış dem imal ederler. Kervan yolu ve paşa sancağı olması nedeni ile tadına doyulmaz türlü demi ve envai çeşit meyi, Sofya şehrinin dört bir yanına yayılmış irili ufaklı 31 adet meyhanede bulmak mümkündür.

Âdemi gürbüz, sıhhatli, Havvası ise sırma saçlı, kalem kaşlı, ceylan gözlü, ahu endamlıdır. Ancak yerlisi biraz kaba olup, Osmanlı ve İslam adap ve terbiyesinden uzaktır. Saygıda kusur olmasa da biraz tembeldir esnafı da. Bu nedenledir ki hizmette Şehri-i İstanbul veyahut diğer Rumeli illeri ile karşılaştırırsan üzülürsün.

Eyaletin Paşa Tahtında hünkârımıza pek çok yararlılığı dokunmuş, baş üryan, sine püryan, kılıç al nice cenk meydanında baş üstünde baş, taş üstünde taş bırakmamış, Solak Ahmet Paşa oturur. Şehrin güvenliğinden de bölüklü ortalarından 76. ncı Orta mensubu yeniçeriyan mesuldür. Solak Ahmet Paşa dirlik hususunda pek sert olup, asayişi bozan külhaniye, demi fazla kaçıran bekriye, fermanlara riayet etmeyen külhaniye hiç müsamaha göstermez. Kilisesinin önündeki meydandan darağacı eksik olmaz.

Gündüzleri karakullukçular başlarında subaşı ile sokakları arşınlayıp şehri kol gezerler. En gözden ırak sokakta, en tekinsiz mahallede de bile asayiş berkemaldır. Gündüzleri böyle iken güneş Bulgarın Vitoş dediği dağın ardına devrildiğinde, sokaktan el ayak kesilir. Yerlisi kaçar, sığınır dam altlarına. Yeniçeriyan bile yoldaş bulmadan, boy boy meşale, kandil yakmadan çıkmaz sokağa. Çıksa da uzak durur karanlıktan, kuytudan. Gecelerin zifirisinde ise Şehri-i Sofya’ya musallat olmuş bir illet kol gezer. Bu öyle bir illettir ki, Rumeli’den Eflak-Boğdan'a, nice Balkan ili çeker bu azabı. Öyle bir illettir ki görüp de ruhunu teslim etmeden cemaate anlatabilen yoktur. Öyle bir illettir ki, müflis fukara, hane-harab gaibe karışır zifirin içerisinde. Öte yandan gariptir bu şer mahlûkat, barka el sürdüğü görülmemiştir. Uzak durur hanelerden. Lakin sokaklar ise haramdır âdem soyuna geceleri.

Ola ki yolunuz düşer ise Sofya şehrine gezin, tozun, eğlenin. Meyi, demi için, iyş-ü- işret edin meyhanelerinde. Huri suretindeki havvaların muhabbetinin tadına varın. Yine de tedbiri elden bırakmayın. Gün batımına yakın sokakta biçare kalmayın. Haneden ayrılmayın. Müslüman illerinde kulaktan kulağa "Demgüsar" mahlası ile anlatılan, Hz. İsa Peygambere tapınan Allahsız ecnebi diyarlarında ise, burada kağıda dökmek istemediğim nice hayırsız ad ile çağrılan, âdemoğlunun kanını mey niyetine içen, Kabil soyu ifrit tohumuna karşı tedbirli olun. Büyük ulema, zamanının yeganesi, hidayet-eda Şeyhülislam Ebu Suud Efendi Hazretlerinin tembihlerine kulak verin.

"Gaflet karşısında müminlere musallat olan, hile ve desiseler ile iştigal eden afaritten korunmak için öncelikle imanımızın tam olması, Peygamber Efendimizin sünnetlerini usulünce uygulamamız gerekmektedir. Habail-üs Şeytanın en esaslı hilelerinden olan şehvetten, avrattan, yani haramdan uzak durarak ancak helale uçkur çözmek esastır. Ey Müminler, yüce Allah'ın ve Peygamber Efendimizin öğretilerinden şaşmadan, ahrete giden bu dikenli fakat nur ile aydınlatılmış yolda, ancak imanımız sayesinde bize bahşedilecek olan Riyaz-ı Cennete ulaşabiliriz."

Vak'a Nüvis Bekir Efendi

Rumeli İlleri Şehrengiznamesi

Hicri 1048


Bir sonraki tekmilde Sofya'nın güzeller güzeli dilberi. Çok yakında !

1 yorum:

Roulth dedi ki...

Yine döktürmüşsün. Eline sağlık.