Galiba bu ikinci gün keyfim daha yerindeydi. Migren olmaması filan feşmekan derken daha çok zevk aldım ve puanlar daha yüksek. Yine kendi fikrim olduğundan aynen öyle bırakıyorum puanları. Aşağidaki listede film isimlerine basarsanız gidip izleyebilirsiniz, kendi fikirlerinizi de iletirseniz sevinirim. Ne kadar taraflı olduğumu görmek iyi olur. Öte yandan rekler ve zevkler olayı da ayrı bir olay.
(Pascal Alain, 2011, Kanada)
Fena bir eser değildi. Bir asker kendine geldiğinde hiç bir şey hatırlamamaktadır ve hemen ayaklarının dibinde bir asker daha vardır, gırtlağı yarılmış şekilde. Nerede ve kim olduğunu anlamaya çalışırken bir vızıltı kendisini kaybetmesine sebep olur. Kısa bir sürede olup bitenlerin arkasında bir başkasının olduğu ortaya çıkar. Güzel bir son yapmışlar. CGI o kadar sırıtmıyordu.
(Ian Hothersail, 2010, UK)
Bir çiftin ayrılık hikayesiyle Dünyanın uzaylılar tarafından işgali çakışınca hayli ilginc sahneler ortaya çıkabiliyor. Komedi-drama tadında. Bir karakterin zıvanadan çıkmış uzaylı robot tarafından öldürülmesi bu kadar komik işlenebilirdi. Sonun çok klişe olmasından iki puan kaybetti bende.
(Adina Istrate, 2010, UK)
Yıl 1969. Ruslar tekrar öne çıkmak üzere uzay yarışında ve bir roketleri pistte hazırlanmakta. Amerikan devleti ve NASA, bilinmeyen bir genç yönetmeni kullanarak gizli bir yerde "Aya İniş" filmeye karar verir. Kaprisli yönetmen ve moron aktörler her şeyi hayli zorlaştırır. Arada bir yolunu kaybetse de güldürmeyi başardı. Yine klişe bir son ile bitti ancak en sson kareler bütün salonu kahkahalara boymayı başardı. Hiç CGI yoktu ve yine de inandırıcıydı.
(Trevin Matcek, 2010, ABD)
Klonlara kişilik konusunda grup terapisi. Daha ne diyebilirim. Mükemmeldi. Fikirden tutun oyuncular ve senaryo, her şey son derece başarılı idi. Filmin başından son karesine kadar son derece sürükleyici yapmayı başarmışlar, bir odada birkaç kişi ile çekilmesine rağmen bir klon olmanın nasıl kişilik sorunlarına yol açabileceğini birkaç dakika içinde anlatmayı başarmışlar. Hayran kaldım. Çok başarılı az bir CGI ile (eğer bi klon tip ikiz kardeş değillerse tabii) nasıl başarılı bilim kurgu yapılır örneği.
(Greg Jackson, 2011, Kanada)
Süpriz olarak bir 10 verdiğim film. Bildiğiniz manyak bilim adamı olayı süper anlatılmış. Doktor Maximilian Strand, Birleşik Bilim Liginden ölmüş eşini tekrar canlandırdığı için atılır. 10 senesini intikam ateşinde geçiren Maximilian amca, yarattığı (süper demeden geçemeyeceğim) robotlarla son saldırısını verecekken bir telefon gelir.... En sonundaki Hindenburg'un düşüşünde canlı yayınlanan meşhur radyo parçasına atıf olağanüstü idi. Ah Robotlar!!
(Tal Shamir, 2009, ABD)
Bilim kurgu demeye bin şahit isteyen, bomboş New York sahneleri rüzgar efektiyle. Sinemografisinden ve andırdıklarından (zombi veya salgın sonrası şehir havası) yüzünden 6 verdim gitti.
(Devi Snively, 2010, ABD)
Sonu taaa uzaktan gözüken ama başarılı irdelenmiş bir fantazi/korku hikayesi. Yaşlanmış köpeğini uyutup öldğrmeye götürmesi ve kendine yeni bir dost bulmasının hikayesi. Fikir çok yeni değildi ve akış konusunda çok fazla ipucu veriliyordu. Daha heyecanlı yapılabilirdi. Bir sahnede gözüken maske tırstırıcı idi!
(Julian Grant, 2010, ABD)
İzlerken ingiliz zannetmiştim, değilmiş. Müzikal deli bilim adamı animasyonu. Daha ne sevilmez ki? Deli doktorumuzun eşi hastalanmış, her gün durumu kötüden kötüye gitmektedir. Doktor elinden geleni yapar kızı kurtarmak için, bir yandan geçmişteki günlerini düşünerek. 10 vermememin tek sebebi hasta hatunun gözlerinin beni tırstırmasıydı.
(Tom Philips, 2010, UK)
Sürreal bir kukla gösterisi ve çocuk hikayesi olarak başlayan hikaye, aniden genç ve fakir bir balıkçının hikayesine dönüşüyor. Denizden ağlara takılan kadife bir elbise balıkçımızın şansını değiştirir. Hikayue gittikçe sürrealleşir. Hayran kaldım. Tam kafayı yemiş bir anlatımdı. Her sahnede bir sonrakinde ne olacağını bilmeden izledim. Tam puan.
Embedded - 4
(Matthew Savage, 2011, UK)
Afganistan'daki bir arama kurtarma ekibi gittikleri helikopter kazasında çok daha ilginç şeyler bulurlar. Afganistan yerine geçen sene yürüyüşe gittiğimiz Galler Brecon civarında çektikleri bariz sırıtıyordu. Belki ben çok şey istedim ancak zaten ellerindeki birkaç dakikayı çok gereksiz şekilde Askerlerin yanına verilmiş haber ekibi ayağında harcadılar. Sonra bir dakikada aaa uzaylılar. CGI bütçelerinin azlığından olsa gerek ancak CGI olmadan da bilim kurgu çekilebiliğinin bir sürü kanıtını izledim bu gun.
(Fred Mangan, 2011, Avusturalya Irlanda ortak)
Lego animasyon! Daha ne olsun! Okadaaarrr! Tam puan!
(Vincent Templement, 2009, Fransa)
Züpper başarılı zombi kısası. Kahramanımız beyin ve vücut parçaları peşindeki yaratıklardan kaçarken eski tip bi telefon kulübesinde bulur kendini (kaldı mı onlardan yav?). Etrafını yaratlıklar çevirdikçe sırayla polisi, arkadaşlarını ve ailesini arar ancak herkes kendi yaşamlarındaki küçük şeylerin derdindedir. Kahramanımızın geleceği her saniye daha karamsar görünmekteyken Polis'in cevap süresi gittikçe artmaktadır...
Son derece eğlenceliydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder