Improbable
Türkçe Baskı April Yayıncılık 2006
472 Sayfa
“Bititrmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz” gibi iddialı bir cümle yazıyor kitabın arka kapağında. Devamında ise Clive Cussler’ın övgü dolu sözleri bulunuyor. Kitabı büyük bir hızla bitirsem de sanırım bu yorumların biraz abartılı olduğunu kabul etmek zorundayım. Kitap için bilim kurgu tadında macera romanı demek biraz insafsızlık da olsa, çok da yanlış değil.
Hikaye istatistik, kuantum fiziği, oyun teorisi, zaman örgüsü, casusluk, kumar tutkusu ve sos olarak da şizofreni ile bezenmiş. Kitap basit ve yalın bir dil ile yazılmış. Şirin Okyavuz Yener’in yaptığı çeviri ile de çok hızlı okunuyor. Arka kapakta yazılanlar bu açıdan çok da yanlış değil. Kitabı bitirmem neredeyse iki gün sürdü. Yalnız bu süratte yazarın başarısının yanı sıra edebi açıdan vasatı aşamaması da var. Bu eksikliğini kitabın kurgusu kapatıyor. Kurguyu ve konuyu üzerine kurduğu zaman örgüsü ve diğer teorilerini yer yer denklemler, yer yer fizik teorileri ile destekleyen Fawer, kendi içerisinde tutarlı bir kitap yazmış.
Esas oğlan istatistik hocası David T. Caine’nin onu zorlayan delilik gelgitleri, kumar sorunu ve sınırı çok önce aşmış olan kardeşi ile bana tam bir Philip K. Dick karakterini hatırlattı. Muhtemelen çok fazla Dick okumamın yan etkisi ile daha yoğun karamsar, deliliğin eşiğinde bölümler bekledim. Ne yazik ki bana göre kitabı biraz daha renklendirebilecek, kara bölümler çok kısa. Buna karşılık Fawer karakterleri geliştirmek için uğraş vermiş. Hemen hemen hepsinin onu kovalayan şeytanları var.
Olasılıksız Adam Fawer’in ilk kitabı. İlk kitabıyla yazarlığa başarılı bir adım atmışa benziyor. Edinin, okuyun.
2 yorum:
Ben bu kitabı, senin de bahsettiğin arka kapak yazısı nedeniyle, çok büyük hevesle aldım; güzel de gitti başta...ama ne zamanki ortalarına geldim ve kadın ajanın hayat hikayesi başladı, bayıldım...ve bıraktım...bir süre sonra (yaklaşık birkaç hafta hiç dokunmadım) kaldığım yerden başladım tekrar ve yine hızlı gitti. yani o bölüm bana gereksiz uzun geldi. Bir de kitabı bitirdiğimde kafam çok fazla bilgiyle dolmuş (ya da dolamamış ve hafiften karışmış) gibi hissettim. Eh, tabii biz sizin gibi istatikçi değiliz efenim, her şeyi şıp diye anlayamıyoruz öyle...olasılıkmış, kuantummuş...ama yine de güzeldi :)
Istatistik mi kaldi bunca yildan sonra. Keske sip diye anlayabilseydim.
Okulda oyun teorisi al demislerdi de dinlememistim.
Yorum Gönder