Geçenlerde nette dolaşırken Lauren Davis’in Ejderhamızrağı/Dragonlance ile ilgili yazısına denk geldim. Nostalji oldu. Eski günleri hatırladım. Hitit Güneşi’ni takip edenler, podcastleri dinleyenler bilirler, bu tayfanın cümlesinin Zindanlar ve Ejderhalar başta olmak üzere rol yapma oyunları geçmişi var. Bir kısmımız artık o dönemden utansa da var. Ben bıraklı yıllar oldu. Halen eş dost ile haydi oynat, oynayalım, üşenmeyelim uluslararası internetten oynayalım, oyun yazsana konuşmaları devam ediyor. Eski zor, vaktim yok, olmaz diye cevap verirken, artık cevap bile vermiyorum J.
Ejderhamızrağı seksenli yılların başında meşur ve merhum TSR firması tarafından oyun ve yanı sıra romanlar ile çıkartılmış bir rol yapma oyun evreni. İlk adımını Laura ve Tracy Hickman çifti atarken daha sonra TSR Tracy Hickman ile Margaret Weis ile ortak edip, yıllar süren verimli bir ikili yaratır. İkili pek çok oyun ve hikayenin bel kemiğini oluşturan kitapları yazarlar.
Ejderhamızrağı seksenli yılların başında meşur ve merhum TSR firması tarafından oyun ve yanı sıra romanlar ile çıkartılmış bir rol yapma oyun evreni. İlk adımını Laura ve Tracy Hickman çifti atarken daha sonra TSR Tracy Hickman ile Margaret Weis ile ortak edip, yıllar süren verimli bir ikili yaratır. İkili pek çok oyun ve hikayenin bel kemiğini oluşturan kitapları yazarlar.
Ejderhamızrağı evreni Krynn adı verilen bir gezegende pek çok TSR evreninde olduğu üzere iyi ve kötü ayrımının çok net olduğu bir tanrı ailesi ile oluşmuş bir oyun sistemi. Çok uzun bir tarihi ya da büyük bir coğrafyası yok. Ancak tarihi boyunca yaşanan büyük olayları, renkli ırkları, felaketleri ve bence en önemlisi etkileyici karakterleri var. Ama sizin vaktinizi daha fazla bu turizm tanıtım elçisi satışı ile almayacağım.
Gelelim Davis’in yazısına. Hatun kişi Ejderhamızrağı’nı bir sonraki fantastik film serisi olarak önermekte. Yüzüklerin Efendisi, Taht Oyunları ve bir iki daha ufak fantastik film var iken ejderlerin fink attığı bu dünyanın layiki ile beyaz perdeye taşınmayı hakkediğini ifade etmiş, devamında da nedenlerini sıralamış. Ben ve tanışıklığım olan pek çok zindansever kişi uzun yıllardan bu yana bir Ejderhamızrağı filminin iş yapacağını ve hatta süpper olacağını iddia eder dururdu. Tabi ki ikibinli yılların başından sonra bu özlem ve fikirler de eridi gitti.
Nedir Ejderhamızrağını bizim için böylesi lezzetli kılan. İlk oynamaya başladığım günden bu yana 21 yıl geçmiş. (Yazınca ürktüm. Bugün çalıştığım yerde, Krynn’i ilk telaffuz ettiğim gün anne rahmine bile düşmemiş çalışanlar var.) Ancak halen ben Ejderhamızrağı lafını duyunca durup düşünüyorum. Beni ve diğerlerini böylesi etkilemiş olması nedendir? Açıkcası net bir cevabım yok. Fakat aklımda kalan, gülümseyerek ve hatta bazen hüzünlenerek hatırladıklarımı yazabilirim. Sıradan başlayayım.
Felaket sonrası bir dünya. Belki hep sevdiğim için belki Ejderhamızrağından sonra sevmeye başladığım içindir. Eski adetler, ülkeler, büyüler ve hatta tanrıların unutulmuş olduğu, yavaş yavaş ortaya çıktığı öyküler beni hep cezbeder. Krynn’de de yaşanan felaketten sonra eskinin tüm tanrılarına olan inanç kaybolmuş, kutsal bir kişi bile kalmamış, eskinin yüce krallıkları yıkılmış, düzeni sağlayan iyilik timsali şövalyeler dağılmış, efsanevi elfler, cüceler kaçmış gitmiş. Dünyada kaos hakim.
Tarihin efsaneye dönüşmüş olması. Sevdiğim temalardan biri de eskinin gerçeklerinin, günlük hayatın detaylarının yaşananlardan sonra unutulması, masallaşması, basit olayların efsaneye dönmesidir. Sonrasında yavaş yavaş ortaya çıkar. Bu bana her okuğum, her gördüğüm yerde garip bir haz veriyor. Bilinen pek çok gerçek aslında yanlış ya da çarpıtılmış. (Bkz Kış Kralı serisi) Krynn’de de her şey bir efsane, masal olmuş. Tanrılar, ejderhalar, şövalyeler, büyü çocuk kitaplarında yer alıyor.
Etkileyici karakterler. Böylesi karışık bir ortamda hiç bir topluma ait olmayan birbirinin zıttı ikizler, bir yarı elf, bir kender (bilmeyenler için açıklaması zor, "kenderler wanderlust sever") yurdundan uzak bir cüce, iki bozkırda yaşamış, medeniyetten uzak yerli, soylu bir elf, hayatta kalmayı öğrenmiş bir kadın ve çok zaman önce unutulmuş bir şövalye cemaatinin kemiklerine sarılarak kendini şövalye ilan eden ama olmayan bir genç tamamen şartların zorlaması ile kendilerini uzun bir yolculukta buluyorlar. Karakterlerin neredeyse tamamı pek romana konu olabilecek kadar karışık ve derin. Aralarındaki ilişkiler çetrefilli ve gerçekçi. O dönem ki pek karakterden daha gerçekler. Hata yapıyorlar, kafaları karışıyor, doğru ile yanlışı karıştırıyorlar ve daha önemlisi (Martin kadar olmasa da) ölüyorlar. Güç için neredeyse herş eyini feda etmiş Raistlin Majere ve tabi ki genlerindeki meraktan dolayı korkuyu tanımayan kender ırkından Bilbo Baggins donundaki Tasslehof Burrfoot için pek çok kitap yazılabilir.
Ejderhalar. Pek tabi bir fantastik ortamda ejderhalar olmazsa olmaz. Ejderhamızrağı’nda da fazlası ile var. Ancak buradaki ejderhalar, zeki, ego sahibi ve her birinin diğerinden farklı bir karakteri var. Bir çok öykü, filmdeki gibi bilinçsiz, ateş kusan canavar değiller. Zekiler. Plan yapıp uyguluyorlar. Benim için bir ejderhada olması gereken pek çok özelliği taşıyorlar.
Bir pembe dizideki her şey ve fazlası. Öyküde mizah, macera, kan, romantizm, ihanet, düş kırıklıkları, umut, büyü hepsi var. Birbiri arkasından iş çeviren akrabalar, gizli hesaplar içierisndeki insanlar, basit zaaflar, kıskançlık, aşk kısaca insanın en doğal, gerçekçi hali var.
Raistlin Majere. Tekrarlanmayı hak ediyor. Açıklamıyorum. Bilen biliyor.
Davis’in eklediği daha farklı başlıklar da var. Ben de daha yazabilirim ama sizi eskinin öyküleri ile sıkmak istemiyorum. İlk okuduğumuz, oynadığımız yıllarda çok güzel ve lezzetli idi. Bir gecede bitirdiğim romanlarını hatırlıyorum. Düzinelerle hemi de. Her ne kadar oyunculara yönelik, basit kitaplar da olsa o yaşlarda çok güzeldi. Artık öyküler de değişti, bizlerle.
3 yorum:
2000'lerin başında Türkiye'den de bir "Dragonlance Trailer Project" çıkmıştı. Teaser'ını biliyordum ama bugün bu yorum için aratınca daha uzun versiyonlarını da (1,2,3) buldum..
dragonlance'in filminin yapılması için 3 önemli neden var bence:
1. Raistlin
2. Raistlin
3. Raistlin
soluksuz okuduğum her kitaptan sonra uzun uzun düşündüğüm bir sorudur benim de ama başarısız bir girişimin çok kötü sonuclara mal olacagını düşündüğüm için belki de hiç olmamalı diye karara bağladım en son ama kafamızda kurduğumuz karakterleri hangi ünlülerin canladırdığını(canlandırmaya çalıştıklarını) görmeyi gerçekten çok isterim.
Yorum Gönder